10 Mayıs 2025 - Cumartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Dünya

“Avrupa Hegemonyası’ndan Önce” Dünya’da Avrupa Alt Sistemi(2)

Yahudiler, Lombardiyalılar ve Cahorslular, yüzde otuz ve kırk oranlarında zengin kesime borç veriyor. Yahudilikte de faizin kesin bir dille haram olmasına rağmen kaynaklar, verdikleri hizmete karşılık toplumda benimsendiklerini ve ses çıkarılmadığını/hoş görüldüklerini söylüyor. Bu “faizi hoş görme” meselesi de günümüz belamları tarafından vaaz edilen bir konu, biliyorsunuz zaten.

Yazar: Venhar Haber
13 Ocak 2022
Kategori: Dünya, Ne Okunur?, Venhar Özel
0 0
2
“Avrupa Hegemonyası’ndan Önce” Dünya’da Avrupa Alt Sistemi(2)
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Önceki yazımızda “Avrupa Hegemonyası’ndan Önce Dünya Sistemi” kitabının giriş kısmından paylaşımlarda bulunmuş idik. Bu yazımızda da Avrupa’daki ticaret sistemi penceresinden Dünya’ya yapılan bir okuma gerçekleştireceğiz.

I.KISIM – AVRUPA ALT SİSTEMİ

Onbirinci yüzyılda başarısız olan Haçlı seferleri sayesinde İslam coğrafyasından çok şeyler öğrenen Avrupa’nın, esasında Doğu kavimlerine karşı duyduğu korku ile karışık hayranlığı, onlara Doğu ile bir şekilde ilişki kurmanın da yollarını aramalarını sağlıyor. (12. ve 13. yy’larda tarım, madencilik ve imalat sanayiinde yaşanan rönensansa ilave olarak) Daha önce hayal bile edemedikleri baharatlar, ipekli kumaşlar, porselenler ve lüks mallar (güya ruhları ele geçirmek için başlatılan Haçlı seferleri sayesinde), kısa sürede Avrupalının ulaşmak istedikleri metalar haline geliyor. Bu metalara ulaşabilmek için de, doğal olarak Doğu insanına satacak bir şeylerinin olması gerekiyor. Avrupa’nın geniş ve bereketli ovalarında otlayan koyunlarının yünü ve bu yünden imal edilecek olan saf yün kumaşı, işte tam olarak burada devreye giriyor

Fransa’dan Kuzey Denizi’ne açılan Flandre kıyı limanı ve İtalya’dan Akdeniz ‘e açılan Vedenik ve Cenova limanları sayesinde ilk başta periyodik olarak düzenlenmeye başlayan fuarlar, daha sonra hızlı nüfus artışı ve doğu ticaretinden gelen talep artışının etkisi ile Avrupa’da gerçek bir ticaret merkezinin oluşmasını sağlıyor. İşte Campagne Fuar şehirlerinin ortaya çıkışı bu şekilde gerçekleşiyor. Bu şehirlerin en meşhurları ise Provins ve Troyes…

İnanın bu şehirlerin iktisadi olarak kalkınmasında bu fuarların sahip oldukları rolü anlamaya başladığınızda, aklınıza bir Müslüman olarak ilk gelen; Mekke ve Medine’de gerek risalet öncesinde düzenlenen gerekse de Allah Rasulü tarafından ilk defa yapılmaya başlanan fuarların Arabistan için taşıdığı önem oluyor. Tacirlerin birbirlerine farklı mıntıkalardan yaptığı farklı siparişler, takas kültürünün gelişmesi, sözlü ahitleşme ve sözün teminat sayılması, borç hukuku gibi meseleler insanoğlu için ticaretin yüzyıllar öncesinde de hep gündeminde kalmış konular. Bunlar arasında en önemlisi de hırsızlık sorununa karşılık alınacak güvenlik önlemleri. Avrupa’daki bu fuarlar da, ticari anlamda merkezi ve güvenlikli şehirlerde gerçekleştiriliyor.

Gerek I.Kısım’da, gerekse diğer tüm kısımlarda sıkça vurgulanan güvenlik sorunu ve güven anlaşmalarına yapılan vurgu sayesinde; Rabbimiz’in (Avrupada’ki bu fuarlardan beş yüzyıl öncesinde) kitabında Kureyş’e büyük bir nimet olarak sunduğunu anlattığı “ilaf” anlaşmalarının önemi ve İslam’ın yayılması üzerindeki tesirini anlamak ve içselleştirmek, inanın çok daha kolay oluyor.

Avrupa’daki kontların birbirleriyle, kralla ve papayla olan ilişkilerinin fuarlar üzerindeki etkileri oldukça yüksek. Zira, gelen tüccarlara “eminlik” garantisini kontlar veriyor. Dolayısı ile Fransa kralı ile bir anlaşma imzalanamaması demek, fuarların sekteye uğraması manasına geliyor. Hatta hayretinizi çekecek bir başka konu daha var ki; haksızlığa uğrayan tacirlerin şikâyet edilebileceği ve hile yapanları cezalandırmak amaçlı kurulmuş “Hilfü’l-Fudûl” benzeri bir yapılanma da var. Bu noktada Batılı düşünürlere sormak lazım; eldeki yazılı belgelere göre, kendilerinden beşyüz yıl önce ticarette bu kuralları uygulamış olan Ortadoğu halkı ve Müslümanlar mı ilerici, yoksa kendileri mi?

Avrupa’daki fuarları önemli kılan ve dikkat çekmelerini sağlayan şey; şüphesiz içinde satılan ürünler değil, Bankacılık sistemini kuracak kadar bir finans merkezi haline gelmeleri ve güvenli ticaretin kontlar aracılığı ile sağlanması idi. Ki, günümüzde bu güvenli ticareti sağlayan sistem NATO, BM ve AB gibi barışçıl(?) aracılar ve onların uyguladığı uluslararası anlaşmalar. Bu anlaşmalar, tıpkı o dönemki Kralların/kontların zihniyetleri gibi kendi ulus çıkarlarını koruyan benmerkezci hukuk sistemine sahipler. Hakk cenahında bir değişme olmadığı gibi, küfür cenahında da bir değişmenin olmadığını bir kez daha görmek mümkün.

Denizcilik sigortasının gelişmesi, yeni ödeme evraklarının ve ticari senetlerin Ortadoğu ve Uzakdoğu’dan sonra Avrupa’da orta çıkış serüveni, bölüm içerisinde satır aralarında anlatılıyor. Ancak şuan güncel bir musibet olan Covid-19 salgını olmasaydı, kitapta anlatılan Veba salgını bu kadar dikkatimizi çeker miydi bilmiyorum. Kitapta bahsedildiği kadarı ile hıyarcıklı veba salgını ile aralarındaki benzerliklerin, ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu yine dünya ticareti sayesinde öğrenebiliyoruz. Aynı şekilde Avrupa’da o dönemde de en fazla etkilenen ülkenin İtalya olması, insanların seyahatlerinde en çok tercih ettikleri ülkenin 21. Yüzyılda da İtalya olduğunu gösteriyor. Öyle ki, 1330-1340 yılları arasında, Avrupa nüfusu seksen milyona ulaşıyor. Salgının ilk iki yılında ise yaklaşık 25 milyon kişi ölüyor. 14.yy sonunda ise, Avrupa nüfusundan geriye yüzde elli veya altmışı kalıyor.

Yine bu bölümde öğrendiğimiz kadarıyla, Avrupa şehirlerinde nüfusun 12. ve 13. yy’da yarısı hatta üçte ikisi tekstil sektöründe işçi olarak çalışıyor. Çalışanların çoğunluğu bayan işçiler olmakla birlikte, bu işçilere “kız kurusu” ile aynı anlama gelen “spinster” kelimesini kullanıyorlar.  Proleterleşmiş tekstil işçileri şehir merkezinden dışarda otururken, şehir merkezinde kale gibi sağlam duvarlarla çevrili lüks semtlerde elit burjuva(Poorter’lar) ikame ediyor(Tıpkı günümüz Türkiye şehir yapılanmasında olduğu gibi). Belediye meclisindeki on üç göreve de, Poorter’lar arasından belirlenmiş otuz dokuz kişinin sırasıyla getirilmesi ve soyluların oğullarının yine burjuva kızlarıyla evlendirilmesi, size muhakkak günümüzden bir çağrışım yapmıştır. Sadece Poorter’lar mülk edinme ve hâkim karşısına çıkma hakkına sahip olabiliyor.   Yani Kapitalizm, Marx’ın iddia ettiği gibi 16.yüzyıl dünya ticaretiyle değil, ondan çok daha önceleri tüm unsurlarıyla başlıyor.

Özellikle Brugge şehrinde, İslam Dünyasında çok yaygın olan  ve tüccarların yemek yiyebildiği, atlarını bağladığı ve konakladığı kervansarayların varlığı da bu bölümde bahsi geçen ilginç bir bilgi oluyor. Ancak asıl ilginç olan, bu merkezlerin zamanla emanet para bırakılabilen birer döviz bürosu haline gelmiş olması. Döviz alım satımının ağırlığını Flamanlar oluşturuyor ve her on bir büronun altısını da kadınlar çalıştırıyor. Tefecilik de yine tüm Avrupa’yı bu dönemlerde sarıyor. Yahudiler, Lombardiyalılar ve Cahorslular, yüzde otuz ve kırk oranlarında zengin kesime borç veriyor. Yahudilikte de faizin kesin bir dille haram olmasına rağmen kaynaklar, verdikleri hizmete karşılık toplumda benimsendiklerini ve ses çıkarılmadığını/hoş görüldüklerini söylüyor. Bu “faizi hoş görme” meselesi de günümüz belamları tarafından vaaz edilen bir konu, biliyorsunuz zaten.

Avrupa Alt Sistemi kısmı, “Locum” ve “commenda” kavramlarını da öğrenmek için iyi bir fırsat sunuyor. İtalyan’ların (özellikle Doğu Akdeniz) deniz ticaretinde kullanılacak gemilerin masrafları haliyle çok fazla oluyor. Onlar da çareyi gemilerin mülkiyetini, “locum”lara bölmekte buluyor. Çoğulu da “loca”. Loca  sayısı, gemilerde çalışacak mürettebat sayısı ile aynı olacak şekilde ayarlanıyor. Her yatırımcı(yani “locum” sahibi), belli bir mürettebatın  giderlerini üstleniyor, hatta kendi denizcisini başka gemilere transfer bile edebiliyor. Esasında, Müslümanların şimdilerde bir araya gelerek ortaya çıkartabilecekleri işbirliği/ortaklık modeli için içinde ipuçları da barındıran bir sistem.

“Commmenda” ise, 13.yy’dan bile önce var olan bir sistem. Başlangıçta, ticarette her denizaşırı girişim için bir seferberlik olarak düşünülüyor. Birinci ortak, gerekli sermayenin üçte ikisini veriyor. Geri kalan kısmı karşılayan ortak ise, yurtdışında iken ortaklık adına alım/satım yaparak mallara eşlik ediyor. Girişim başarılı bir şekilde sonuçlandırıldığında, seyahat eden ortağın masrafları düşülüyor, kâr eşit şekilde bölüştürülüyor. Belki de Allah Resulü öncesi Kureyş ticaret kervanlarındaki ortaklıklardan bile eski olan bu uygulama, doymak bilmez insan nefsinin hırslarına kurban ediliyor ve “kapitalizm”in doğuşu ile birlikte, maaş(!) adı altında bir kölelik sistemine dönüştürülüyor. Peki, bu “commenda” sistemini Müslümanlar ayağa kaldırabilir mi? Bilmiyoruz…

Avrupa alt sitemi başlığı altında üzerinde durmamız gereken son bir konu da, Hristiyan Dünyası ile Müslümanlar arası ilişkileri olacaktır. Campagne, Brie ve Flandre kontlarının yanı sıra, Fransa ve İngiltere krallarını bu kadar tehlikeli bir savaş/yağma seyahatine çıkartacak sebepleri, sadece manevi unsurlara bağlamanın güç olacağını yazar da kabul ediyor. Hatta Cipolla(1976), Avrupa’daki Haçlı dünyasını “az gelişmiş ve açıkça barbarlar ülkesi” olarak tanımlıyor. Haçlı seferleri, derin bir mızrak  gibi kültürlerinin kalbine saplandıktan sonra bile Müslümanların Avrupa’ya küçümseyici ve korkmuş bir tavır sergiliyorken, Haçlılar vahşi bir düşmanlık ve (gariptir ki) romantik bir saygı ve hayranlık karışımı bir duygu ile Müslümanlara bakıyorlar. Sylvia Thrupp(1977), iki toplumun ilgi orantısızlığına dikkat çektiği bir alıntıda “Yaşamayı Fransızlardan bile daha iyi bildikleri için, Müslümanlara imreniliyordu” diyor. Vakanüvis Üsame Bin Munkiz’den alıntı yapan Amin Mooluf; “Müslümanlar ise Frenkleri hayvanların saldırganlıkta üstün olması gibi savaşma şevki dışında hiçbir üstünlüğü olmayan canavara benzetiyordu” diyor. Ki bu konuda ne kadar haklı olduğunu, 1098’de Suriye’deki Maaret El Numan kasabasını yok edişleri sırasındaki yamyamlıklarından anlıyoruz. Bu kasabada yaşayan yerli halktan Müslüman yetişkinler, Haçlı ordusu tarafından kazanlarda kaynatılıyor ve çocuklar şişe geçirip kızartılarak yeniyor. [Kâfirlere karşın içimizdeki kinin hiç sönmemesi duası ile birlikte Allahu Ekber!] Nihayet 12.yy sonunda Bölgeye önce Nureddin Zengi ve sonrasında halefi Selahattin Eyyubi’nin gelmesi ile birlikte Haçlılar 1187 yılında bölgeden sürülüyor da, Ortadoğu bir nebze olsun nefes alıyor.

Ali Durmuş

Çok Yorumlanan 2

  1. Alaaddin Aydın says:
    3 sene önce

    Batı tarihin hiç bir döneminde “medeni” olmamıştır. İçlerinden bir yazarın bunları dilendirmesi ilginç olmuş. Bu güzel tanıtımın için seni tebrik ediyorum.

    Cevapla
  2. Ahmet Beşparmaklı says:
    3 sene önce

    Ali kardeş kitap kritiğin güzel olmuş teşekkürler. Evet tevhidin özünde değişme olmadığı gibi küfrün özünde de bir değişme olmadığını her zaman müşahede ediyoruz. İçlerinden zaman zaman farklı sesler çıksa da genel yapı malum. Biz müminlerin uyanık kalması dileğiyle.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yaşamak Yüklü Kelimeler

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?
    9 Mayıs 2025
  • Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…
    8 Mayıs 2025
  • Korkak Müslümanlara Değil Sapkın Yahudilere Güveniyoruz
    7 Mayıs 2025
  • İsrail Ürünlerini Boykot Edenlere Ceza Geliyor: Ya 20 Yıl Hapis ya 1 Milyon Dolar!
    7 Mayıs 2025
  • İnsanlığın Ortak Değeri Olan Vicdan
    6 Mayıs 2025
  • Son Dönem Osmanlı Ulemasında Hilafet Düşüncesi
    4 Mayıs 2025
  • Ailesiz Toplum Projesi
    3 Mayıs 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?

İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?

9 Mayıs 2025
Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…

Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…

8 Mayıs 2025
İslam Tarihinin En Korkak Liderleri Olarak Kayıtlara Geçeceksiniz!

Korkak Müslümanlara Değil Sapkın Yahudilere Güveniyoruz

7 Mayıs 2025
İsrail Ürünlerini Boykot Edenlere Ceza Geliyor: Ya 20 Yıl Hapis ya 1 Milyon Dolar!

İsrail Ürünlerini Boykot Edenlere Ceza Geliyor: Ya 20 Yıl Hapis ya 1 Milyon Dolar!

7 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist

- Select Visibility -