Sudan’da yaklaşık 30 yıllık Ömer el Beşir dönemi, halk ayaklanmasının ardından gelen askeri müdahaleyle son buldu. Ordunun yönetime el koyması başkent Hartum’da sokakları bayram yerine çevirdi, halkın büyük çoğunluğu Beşir’in gidişinden memnun. Ancak en az 2 yıl yıl sürecek askeri vesayetin ilan edilmesi, sokaklardaki sevinç gösterilerini protestolara hatta 13 kişinin hayatını kaybettiği şiddet olaylarına bıraktı.
SUDAN’DA SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
Sudan halkının en büyük problemi ağır ekonomik şartlar, halk yoksulluk içerisinde, bu durum yıllardır böyle. Ömer el Beşir yönetiminin halk nezdinde kredisinin tükendiği de çok konuşuldu. Sokaktaki Sudanlıların büyük çoğunluğu İslamcı yönetimi savunan kitleler, Ömer el Beşir de islamci çizginin en önemli temsilcisi. Ancak şu da var ki Sudan’da Beşir’e karşı ayaklanan muhalif grupların da neredeyse tamamı islami partiler. Sudan’daki mesele İslamcı-seküler görüş ayrılığının bir sonucu değil. O nedenle Sudan’da sokaktaki göstericiler, Ömer el Beşir’in gidişine ilk önce darbe diyemedi, bunun bir halk devrimi olduğunu savundu.
SUDAN’IN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ
Sudan’da yönetim olsun muhalefet olsun ya da sokaktaki vatandaş olsun, tamamının Türkiye’ye yönelik yoğun ilgisi var. Devrik lider Ömer el Beşir’in Türkiye ile ilişkileri zaten biliniyordu. Ama muhaliflerle Sudan halkı da özellikle Başkan Erdoğan’a büyük saygı ve sevgi besliyor.
ERDOĞAN’I SUDAN MECLİSİNDE TÜM SİYASİ GRUPLAR TEKBİRLE KARŞILAMIŞTI
Başkan Erdoğan’ın 25 Aralık 2017’deki Sudan ziyareti sırasında tarihi bir gün yaşanmıştı.
Erdoğan Sudan meclisine girer girmez Ömer El Beşir’in partisi olsun ya da diğer muhalif partiler olsun hepsinin milletvekilleri ayağa kalkıp, tekbirlerle Başkan Erdoğan’ı karşılamıştı.
SEVAKİN ADASI VE TARIM ARAZİLERİ
Türkiye her zaman için Sudan ve Sudan halkının yanında oldu. Sevakin Adasının Türkiye’ye verilmesi, Türkiye’nin bölgedeki petrol arama faaliyetleri ve tarım alanındaki işbirliği bu alakanın en önemli örnekleriydi. Bundan sonraki süreçte ne olacak, en çok bu merak ediliyor? Türkiye Sudan’daki gelişmelerin takipçisi olacaktır dün olduğu gibi bugün ve yarın da Sudan halkının yanında yer alacaktır.
SUDAN MISIR GİBİ OLUR MU?
Sudan’da bugün yaşanan durum askeri müdahaleyle sonuçlandığından bu bir darbe. Halk ne kadar bunun bir devrim olduğunu düşünse de askeri yönetim 2 yıl kadar sürecek. Zaten bu durumun ilanının hemen ardından Hartum’da kutlama yapan kalabalık grupların sokak gösterileri protestolara dönüştü. Sudanlılar bu kez “askeri değil sivil yönetim istiyoruz” diye direnişe başladı.
Askeri yönetimin başına şu an Sudan Savunma Bakanı geçti. Bu durum akıllara 3 Temmuz 2013’teki Mısır darbesini getirdi. Mısır’da da Muhammed Mursi’ye darbe yapıldığında da Mursi’nin savunma bakanı ve aynı zamanda Genelkurmay Başkanı olan Sisi darbecilerin başıydı. Sisi 3 Temmuz 2013’te darbe yapıp, yönetime el koydu ve bugün hala orada. Sudan’da böyle bir durumun yaşanmaması için herkesin dikkatli olması şart. Özellikle başkent Hartum’da günlerdir gösteri yapan ve Beşir’in gidişiyle ordunun gelişini sokaklarda kutlayan Sudan halkı, bir an önce askeri vesayet sürecini atlatıp, demokrasiye geçiş noktasında adım atmalı. Sudan’daki muhalif partilerin de bu süreci temkinli yönetmeleri şart aksi takdirde Sudan kendi eliyle göreve getirip, darbe yaptırdığı askeri vesayetin kurbanı olur.
SUDAN HALKININ TERCİHİ DIŞARDAN YÖNLENDİRİLMEMELİ
Sudan halkı bir tercih yaptı, 30 yıllık bir dönemin kapanması için sokaklara indi ve neticede askeri müdahaleyle darbe yapıldı. Sudanlılar durumun ciddiyetini kısa sürede anladı ancak bu süreçte başta ABD-İsrail olmak üzere Fransa ve diğer batılı güçlerin dışardan yönlendirmelerine karşı uyanık olmalılar. Aksi takdirde Sudan’ın yaşayacağı süreç bir devrimden ziyade bir darbenin açık sonuçları olacaktır. Sudan halkının işi bu anlamda zor çünkü askeri yönetim geçiş sürecini 2 yıl olarak belirledi, bu vesayetin kalıcı olmasını sağlayacak boyutta uzun bir süre.
ÖMER EL BEŞİR SUUDİ ARABİSTAN’A MI İRAN’A MI YAKINDI?
Devrik lider Ömer el Beşir’in 2012’ye kadar İran’la yakın ilişki içerisinde olduğu bu tarihten itibaren ise Suudi Arabistan’la temaslarını daha da arttırdığı biliniyor. Suudi Arabistan ve BAE’nin Sudan’a olan ilgisi son yıllarda artmıştı. Hatta son 2 yıldır Sudan ile İsrail arasında bir normalleşme bile konuşuluyordu. Ocak ayında İsrail yolcu uçaklarına hava sahasının açılması yönünde izin verilme aşamasına gelindiği de açıklanmıştı. Şu da bir gerçek ki stratejik konumu nedeniyle Sudan’ın BAE ile İsrail’in hedefi olduğu bilinen bir durum. Bu sıkışmışlıkta Ömer el Beşir’in Suudi Arabistan’la yakınlaşmaya başlaması doğal bir sonuçtu.
İSRAİL’İN HEDEF ALDIĞI COĞRAFYANIN TAM GÖBEĞİNDELER
Sudan’ın stratejik konumu ve Türkiye ile bağları, Sudan’daki yönetim değişikliğinin bundan sonraki gidişatını etkileyebilecek faktörler olarak göze çarpıyor. Yönetimin değişmesini isteyen halk, sonucu darbe olan bir girişimde askeri vesayet boyunduruğunda sıkışıp kalırsa, bu süreç Sudan’ın dışardan yönlendirilmesiyle devam eder. Burada da İsrail-ABD, BAE gibi güçler ön plana çıkıyor. Özellikle İsrail’in Afrika coğrafyasında ABD ve BAE ile attığı adımlar var. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun bir süre önce başlattığı Körfez ülkeleriyle yakınlaşma sürecinin bir diğer ayağı da Afrika ülkeleri. Sudan da onların başında geliyor. Sudan’ın haritadaki konumu Mısır ve Libya ile bir üçgeni işaret ediyor. Bu üçgen İsrail-ABD-BAE üçlüsünün etki alanı. İsrail’in Etiyopya, Eritre gibi Nil sularının güzergahında da nüfusunu arttırma hamlelerini de hesaba katarsak, bu güçlerin bundan sonraki süreçte Sudan’ın peşini bırakmayacaklarını da bir kenara not etmemiz gerek.
Haber 7 / Taha Dağlı