Theodor Herzl’in hatipliğinde Rothschild’in başını çektiği Yahudi bankerlerin yaptığı ilk Siyonist Kongre’nin gerçekleştiği 1897 (Basel), İsrail Devleti’nin gerçek kuruluş tarihidir. Dayanağı ise ‘Şimal taraflarında büyük kralın şehri yüksekliği güzel olan Sion Dağı bütün yerin meserretidir. (Mezmurlar, Bab:48, Ayet:2-3)’dir.
Bu Kongre’de, Sion Dağı’na dair alınan kararların hangi ülkelere fatura edileceği kesinleştiren bankerlerin 1947’de kuracakları İMF kararlaştırılmıştır. Artık bankası olan ve akabinde 1948’de kendini ilan edecek olan İsrail Devleti için dama taşlarını da dağıtmaya başlamışlardır.
Bu dama taşlarından sadece biri olan ve hala tamamını Müslüman sandığımız Arapların istiklali ile ilgili Osmanlı aleyhine görüşmeler derhal başlatılmıştır. İstikbali sağlam gibi gösterilen, Araplara özel oluşturulan locaların düğümü, manda olarak kurularak daha başında sağlam atılmıştır.
Arapların Yahudi localarındaki etkisi azımsanamaz elbet. Ancak İngilizlerin Kudüs’ü işgalinden 1 hafta öncesine kadar yayınlamadıkları Balfour Deklarasyonu’nunun şok etkisi, Araplara kurgulanan gerçek istikbalin imzası olmuştur.
FRP’nin (frp: efendilerin-efendinin yönettiği oyundur) bu golü Orta Doğu’nun glomlarına (frp oyunundaki efendilerin–efendinin köleleridir), patronun kim olduğunu göstermenin bir yansımasıdır sadece. İstediğini yedek kulübesine alacağının resmidir adeta.
FRP oyunundaki tek önemli olan süreklilik, oyunu kuran kişi tarafından oyunun sürdürülmesi ve bilinmeyen hamlelerle glomların (köle) sürekli sarsılmasıdır. Böylece efendi tahtından düşmeyecek ve oyunu yönetmeye devam edecektir. Bu FRP’de efendinin tahtı PARA’DIR.
FRP Efendi’si glomların mevkileri ve yerlerini glomlardan habersiz değiştirerek onlara güç gösterir. Yeni oyunlar kurar, efendiler oluşturur ve her gloma birbirinden habersiz bildiri ve böylece hiçbir glom birbirine güvenmeden kendi oyununu oynamak zorunda kalır.
Efendinin en büyük silahı glomları birbirlerinin kimliklerine karşı yanıltmaktır; çünkü asla kendi aralarında birlik sağlamamalıdırlar. İplerin elinizde olmasını istiyorsanız asla ipleri ortaya koymazsınız.
1917’de Balfour Deklarasyon’nun bulunduğu zarfta olan para ile Nasturi (1924)’nin cebine koyulan para aynı paradır. İsyanlara tepki ve katkısı olanlarla ilgili glom tespiti yapan Efendi, ipleri salarak, glomlarına kendilerini özgür hissettirecek kararlar aldıklarını gösteren oyun kurmaya başlamıştır. Asıl oyunun hikayesi bu kurgudur her zaman.
‘’…Fakat onların kalpleri katılaştı. Şeytan, onlara yapmış oldukları şeyleri kendilerine süsledi.’’ (En’am 43) ayetindeki ilmi tebliğin Asr Suresi’nde kendisine farz olan ümmet yeterince cehd etmekte midir? İlmini yükseltmekte, ‘’Oku…’’(Alak 1) ayetinin tatbikatını yapmakta mıdır? Okudukça hatırladıklarını fıtratına bildiren Müslüman, gücü veren Allah’a teslim midir?
Ayetlerden kopan neslin çocuklarına bakarken, ’Allah hidayet versin’ diye içlenerek samimiyetinde şüphe olmayan; fakat yerinden kalkmayan ümmetin bu FRP’ye katkısı bu oyuna koyulacak engellerinin kuvvetli olmayışından değil midir?
En büyük oyunun insanları oyalayacak oyuncakların üretilmesinden geçen bir zekayı yutan ümmetin uyuması, büyük bir sorun değil midir?
Fitnenin öldürmekten daha büyük vebal sayıldığı İslam’da üzerine sürekli fitneler yağan bu ümmetin ‘’Ey iman edenler! Düşmana karşı her türlü savunma tedbirinizi alınız. Onlara karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekûn seferber olunuz.’’ (Nisa/ 71) farzından korkan kafir ve münafıklara karşı Allah’ın yardımının sürekli üzerinde olduğunu ‘’…Bilin ki Allah’ın yardımı muhakkak yakındır.’’(Bakara/214) ayetinden sürekli hatırlaması gerekmektedir.
Dünyanın neresinde olursa olsun dağınık yaşayan ümmetin, ne zaman ne yapması gerektiği ile ilgili tatbikat rotasının verildiği tek hidayet rehberi olan Kur’an’a, her an bir önceki andan daha fazla bakmalı ve Rehberden gerçek istikameti görmeliyiz. Allah’ın dilediği yolu dilemek Kur’an tatbikatıdır.
Düşmanın eğri oturduğu o dosdoğru yoldaki azların yüksek gücünü almalıyız. Oku’manın tatbikata ve tavsiyeye dönüştüğü istikamette ısrarla durmalıyız. Tv programlarını yutmamalı, hayatında daha çok tatil isteyen ve harcayacağı paraya odaklanmış uyurgezerlikten çıkmalıyız.
Üzerimizdeki büyük gölgeyi tespitte bize yol gösteren Kur’an’dan bahsederek hayatımıza normalleşme adı altında adapte edilen kurmaca düzenin iplerini çekmeliyiz.
Türkiye’nin konumu gittikçe daha da güçleniyor; artık para ile Kudüs arasındaki istenen tek köprü haline gelmiştir. Orta Doğu’da başlayan yeni FRP’nin asıl hedefi olan Türkiye’ye domino taşları adeta ekilmiştir. Ekilmiştir diyorum; çünkü biz yıktıkça yerine yenisinin koyulduğu bu taşların gerçek tohumları dibine düşenlerdendir ve ekenleri de tek bir ülke değildir.
Dünyada oynanan tüm oyun tek dama hamlesi olarak görülen bu topraklar içindir. Düğümler nerelerden atıldığı bilinmesin diye hep bizim dışımızda gösterilmiştir. Ve biz bu düğümlere Suriye vahşetindeki gibi kurtarıcı olarak dahil olmuşuzdur. Sebebi açıktır: ‘Biz oyunun farkında olsak ya da olmasak da tehlikeye rağmen o oyunun mağdurlarına karşın kurtarıcısı olan İslam ümmetiyiz.’
Kafirin dahil tüm insanlığın bizim refakatımızda emniyet bulduğunu söyleyen İslam üzere olan ümmetin, kulluk üzere düşünmesi gereken akıl isteyen çok görevi vardır.
Müslüman Arapların çoğunlukta olduğu Filistin’de İsrail Devleti’nin kurulması için yeşil ışık yakan ‘Balfour Deklarasyonu’, kurulacak Yahudi Devleti için yurdun topraklarının az geleceğini ve birkaç yıl sonunda içerde savaşın çıkacağını hesaplamıştır. Aslında kurmak istediği sadece Yahudi Devleti değildir. İslam dışı inanca sahip tüm düalist-kabalist ve sapkın inançların birleştiği gözü kör kulağı sağır GLOM DEVLETİ’dir.
Bu deklarasyonun yayın tarihi 1917’de ‘O zaman Rab Yehova bütün bu milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük bir kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak.’ (Tesniye, Bab:11 Ayet:23-4) ve 1947’de siyonizmin gücünü aldığı para merkezi kurulurken ‘Eğer kendi yüreğinde bu milletler benden çokturlar, nasıl onların mülkünü alabilirim dersen, onlardan korkmayacaksın’ (Tesniye, Bab: 7 Ayet:17-18) okunmuştur.
İslam’a karşı olan yeryüzündeki tüm diğer birleşenlerin gücü hala ümmetin gücüne denk değildir. Ümmet pekala farkındadır bu kurgunun toprak üzerinden asıl hedefin kendisi olduğunu.
FRP Efendileri pekala farkındadırlar oyunlarının sürekli bozulduğunu. Çünkü“Ve onlar hile yaptılar, Allah da (onlara) hile yaptı. Ve Allah, (hileye karşı) hile yapanların en hayırlısıdır.’’(Al-i İmran /54) ayeti sürekli inmektedir.
Muharref Tevrat ve muharref İncil’i her gün yeniden yazan Siyonist ve Evanjelistler yolun sonunu görememektedirler. Kendilerine yol çıkarmaya çalışan bazen de aynı yolda çarpışan İslam dışı tüm grupları kapsayan kesişen kümelerin, bu oyun yerinde aslında hiç vasıfları yoktur.
Sadece Yahudi ırkından olanlara Musevi olma hakkı sağlayanların, kalanlara Hristiyanlığın dağıttığı şu dönemde, uydurdukları dinin içinde yaşadıkları vahşetleriyle boğulanları ümmet olarak görmekteyiz. Oluşturdukları gettoları acımasızca yöneten bu toplum, Struma gemisi’nin hareketini kesme emrini veren efendilerin toplumudur. Verdikleri emrin faturası da yine bize kesilmeye çalışılmıştır.
Hedefleri için harcadıkları insanlara değer vermeyen, üzerimize oynadıkları oyunların sonunda taziyelerini içtenlikle yapacak kadar kendi sahnesine fitneden boğulan kesişen kümelerin, bizi suda boğma çabalarıdır 15 Temmuz.
Mandaların insan haklarına dönüştüğü, sadece İslam’da olan kul hakkına erişmesi mümkün olmayan bu göstermelik düzenin kurucularının sonlarının ne olacağı, Kur’an’da apaçık yazmaktadır.
Ümmetin kesin bilgisi düşmanın mağlup olacağıdır. Bu zafer yolunda bizden istenen Kur’an ile öğüt vermemiz ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak için ‘’Oku..’’(Alak/1)ayetidir. Sadece Allah’tan korkan ümmettimizden Allah Razı Olsun.