El-Hacerü’l-esved terkibi Arapçada “siyah taş” anlamına gelir. Yerden 1,5 m. kadar yükseklikte bulunan, yaklaşık 30 cm. çapında ve yumurta biçimindeki bu taşın siyaha yakın koyu kırmızı renkte olması sebebiyle böyle adlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Kaynaklar, Hacerülesved’in Hz. İbrahim tarafından Kâbe’nin inşası esnasında tavafın başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirildiği konusunda ittifak etmekle birlikte bu taşın menşei, tarihçesi ve mahiyeti hakkında, birçoğu zayıf isnatlara dayanan, bazıları aynı zamanda sembolik bir anlam taşıyan çeşitli rivayetler de nakledilmiştir.
Hz. Muhammed henüz otuz beş yaşında iken Kâbe’nin Kureyşliler tarafından yeniden inşası sırasında Hacerülesved’in yerine yerleştirilmesi hususunda kabileler arasında anlaşmazlık çıkmış, bu şerefli görevi hiçbir kabile diğerine bırakmak istememişti. Bunun üzerine Kureyşlilerin en yaşlısı Ebû Ümeyye b. Mugīre’nin teklifiyle belirlenen bir yöntem sonunda hakem kabul edilen Hz. Muhammed, Hacerülesved’i bir örtü içine koyarak bütün kabile reislerinin iştirakiyle kaldırmış, yerleştirileceği yerin hizasına gelince de bizzat kendisi bu görevi yerine getirmişti. (İslam Ansiklopedisi)
Gelelim günümüze;
Kabe’yi tavaf eden Müslümanlar için en heyecanlı anlar, Hacerülesved taşını öpme gayretidir. Doğrudur yanlıştır bir tarafa, çoğunluk öpme yarışındadır. Yaklaşmanın zor olduğunu gören Müslümanlar eller üstünde taşıyarak havadan ulaşmayı deneyecek kadar planlıdırlar! Bütün düşünceleri taşı öpmenin sevabına ulaşma gayretidir. Müslüman topluluklar, olay ve olgu arasında sıkışıp kalmışlardır.
Bu bilgilerin ışığında esas konumuza dönelim.
Tavafın başlangıcı,
Kabe’nin inşasında tavafın başlangıç noktası olarak değer atfedilen siyah taş. Taşın kendisinden ziyade bulunduğu yerdeki konumu önem arz etmektedir. Önemli bir ibadetin başlangıç noktası olmak. Diğer taraftan merkezin başlangıç noktası. Her yeni bir başlangıçlar olduğu gibi hayatta da yeni başlangıçlar noktası. Merkeze sahip olmak da ayrı bir değer.
Evet, bu taş Muhammed (as) içinde bir başlangıç olacaktır.
Bu taş Kureyş için bir değerdir, o taşın nasıl yerleştirilmesini öneren de bir değerdir. Muhammed (as), bundan sonra Kureyş’in zihninde bir değer olarak yer alacaktır. Kendi toplumu içerisinde saygın bir konuma gelmiştir. gelecek süreçte inkar etseler de kalplerinin hep bir yerinde etkisi kalacaktır.
Peki, gelelim taşın nasıl yerleştirildiğine.
O kadar etkili ve yetkili kabile reisleri bir türlü anlaşamamış. Öneri yapacak biri beklenir. Önerilen bir insan olmak da önemlidir. Elbette ki geçmişi etkilidir ama tarihe damga vuracak bir hikmeti de, önerdiği çözümdür.
Bir örtü getirin.
Taşı örtünün içine koyun. “Anında çözüm odaklı bir söylem.”
Şöyle meraklı bakışları gözler önüne getirin. Şimdi ne olacak?
Toplumun saygın insanları, buyurun.
Kabile reisleri, buyurun.
Bu değere hepiniz bir değer katın. Örtünün bir ucundan tutun. Hepiniz taş kadar değerlisiniz. Sözlü olarak söylemeden yapılan eylem ile hissiyatlar oluşturmak. Söyleseniz bu kadar etkili olmayacaktır. Daha önce de çokça duymuşlardır ama bir araya gelememişlerdir. Muhammed (as), birlikte olmasalar da bir araya gelmelerini sağlamıştır. Bir değere ortak etmiştir. Kavgayı sulha çevirmiştir.
Bir değere ortak etmek; işin bir ucundan tutturmak, kolektif bir anlayış oluşturmak, işe iştirak etmek, ayrıştırmadan yarıştırmadan mutluluğa ortak etmektir. Görmezden gelen, yok eden anlayış yerine yücelten anlayışı getirmektir. Kavgadan işbirliğine, işbirliğinden ilişkilere kapı aralamaktır.
Kendisi taşı alıp yerleştiremez miydi?
Fevkalade yerleştirirdi. Kimse de seslenemezdi. Mutlu da olurlardı, bu işi de kavgasız hallettik diye. O da herkes gibi reislere konuşabilirdi. Yapmadı.
Yaptırdı.
İşin püf noktası da buradadır. İşe ortak etmek. Herkesin gücünden yararlanmak anlayışı. İşe yararlı olduğunu hissettirmek. Beraber yaşadığın insanlara ve topluma yeni bir bakış açısı sağlamak.
İşe yararlı olduğunu hissettirmek;
Kişiyi dinletir, saygı duyurur. İnsanın kendini iyi hissetmesini sağlar. Üst seviyede enerji sağlar. Tahmin edilmeyen bir güç ortaya çıkarır. Enerjiyi sinerjiye, sinerjiyi zihinsel bütünleşmeye çevirir.
Yeniden aynı şeyleri değil, yeni şeyleri söylemek, yeni söylem bulmak önemli olsa gerek.
Örtü önemli
Birlikte yapmaktan ben yaptıma evrildiysek, Peygamberi yeniden düşünmek gerek, O”nu iyi kavramak gerek.
Allah razı olsun