İnsani vasıflardan bir tanesi de, itiraz etme özelliğidir!..
İtiraz etmek; her hangi bir haksızlık, zulüm, hak ve hukuk ihlali karşısında susmamak, direnip, karşı koymak, itiraz etmek demektir!..
İtiraz etmenin zıttı ise, susmak, sessiz, seyirci, duyarsız kalıp, kabul etmek, boyun eğmektir!..
İnsan, gerektiği yer, zaman ve durumda itiraz edebilmeli ve hayır diyebilmeli, bu konuda, bedel ödemeye de hazır olmalıdır!..
İtiraz etmek, erdemli, insani, islami ve onurlu bir davranıştır…
Her şeyi kabul etmek, yine her şeye buyurun efendim, doğru söylüyorsunuz ve haklısınız efendim demek, kaliteli, nitelikli, keyfiyet sahibi, karakterli ve şahsiyetli insanların değil, daha ziyade karaktersiz, şahsiyetsiz, ilkesiz menfaat düşkünü, haysiyet yoksunu ve de onursuz, münafık tipli, bukalemun insanların vasıflarıdır…
Bizler, öncelikle ve özellikle, bir insan ve hak hukuk ve adalet aşığı bir müslüman olarak, her türlü zulüm, haksızlık, ihlal ve işgaline karşı durmamız ve hayır, doğru değil, karşı çıkıyorum, bu hak hukuk ve adalete aykırıdır ve de zulümdür, bu açıdan da itiraz ve isyan ediyorum dememiz gerekir…
Bu hususta Hz. Peygamber)(as) şöyle buyurmuştur:
Ebû Saîd el-Hudrî, (r.a.), “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu” demiştir: “Cihadın en üstünü zâlim sultana karşı doğruyu söylemektir.”
(Ebû Davud, Melahim 17; bk. Tirmizî, Fiten 13; Nesâî, Bey’at 37; İbn Mâce, Fiten 20; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 19, 61; IV, 314, 315; V, 251, 256. Beyhakî, es-Sünenu’l-kübrâ, X, 91; Beğavî, Şerhu’s-sünne, X, 65-66),
Ve yine biz mü’minlerin, her türlü haksızlık, zulüm hak ve hukuk ihlallerine karşı, bu konuda duyarlı olan, diğer inanç, düşünce, fikir, vicdan, ahlak, ilke, ideal, yapı, anlayış grup, oluşum, örgüt ve partilerle omuz omuza vererek, sesimizi yükseltmemiz ve birlikte hareket etmemiz gerekir…
Zulüm, kimden gelirse gelsin, zalime karşı mazlum’dan ve mağdur’dan yana durmak icap eder!..
Bu konudaki, asil duruşuyla, adını tarihe altın harflerle yazdırmış olan, Rachel Corie adındaki bir bayan, Filistin davası ile ilgili, kendisi Yahudi olmasına rağmen, siyonistlerin Filistin’de İsrail Devletinin yapmış olduğu zulmü kınamak ve dünyaya bu zulmü duyurmak için, tankın karşısına geçip şu şu sözü haykırdığını vicdan, adalet ve ahlak diye bir derdi olan tüm insanların (özellikle’de ben dava adamıyım, ümmet şuuruna sahibim diyen müslümanların bu sözü kulaklarına küpe yamaları gerekir) şu sözü söylediğini görüyoruz!..
Zulüm, bizden ise ben bizden değilim!..
Yani, velev ki zulüm, “benim din saliklerim olan yahudilerden ya da benim dinimin üzerine oluşturulduğu söylenen siyonist İsrail devleti tarafından yapılsa dahi! ben onlardan değil, mağdur ve mazlum Filistinlilerden yanayım!!!..
İşte, bütün mesele bu cümlede gizlidir… Bunu bu şekilde anlamayan tepkisiz, etkisiz, ilgisiz, yetkisiz, çaresiz çözümsüz ve duyarsız müslümanlara da itirazım var!..
Ayrıca da, bu şekilde onurlu ve izzetli bir duruş göstermek, en önemli insani, İslami ve kulluk vecibe ve de vazifelerimizden birisidir…
Çünkü biz Mü’minlerin, bir kötülük, günah, isyan, zulüm, taciz, tecavüz, haksızlık ve münker gördüğümüz zaman, ona karşı sessiz ve seyirci kalmamız, yine ona destek ve onaylamak anlamına geleceği için, bir Mü’min ya da herhangi erdem, onur ve izzet sahibi insanın kötülük, zulüm, haksızlık, hukuksuzluk ve münkere karşı susması, tepkisiz kalması ve de ona seyirci kalması, iman ve insaniyetle bağdaşmaz bir durumdur…
İman, hem bir müdahale, hem de bir mücadele demektir…
Zulme karşı, onurlu ve dik durmak izzet! yine zulme karşı sessiz, tepkisiz ve seyirci kalmak ise zillettir!..
İman, zulme karşı bir müdahale ve mücadele ve de itiraz, karşı koymak, reddetmek onurlu ve izzetli bir tavır ve tutum sergilemek demektir…
Bu mücadele, tavır ve tutumu ancak izzet, iffet, iman, erdem, kültür ve şahsiyet sahibi insanlar yapabilir ve ortaya koyabilirler…
Çünkü, bir Mü’min bir kötülük, haksızlık, zulüm, ihlal ve işgali gördüğü zaman, adam aldırma da, geç-git demez, diyemez ve dememelidir…
Aldırır!.. hakkı tutar kaldırır!.. çiğnenir, bedel öder ve mücadele eder…
Hakkı söylemekten imtina ve içtinap etmek, haksızlık karşısında susmak, dilsiz şeytanlığa benzetilmiştir…
Hak namına, haksızlığa ölsem tapamam diyor! merhum Akif!..
Öyleyse, biz mü’minlerin velev ki, kendimizin, ailemizin, menfaatimizin, cemaatimizin, grubumuzun ve de fikriyatımızın aleyhine de olsa, o konuda hakkı ayakta tutan şahitler olmamız ve hak, hukuk ve de adaletten yana tavır ve tutum almamız gerekir…
“Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Nisa 135)
Bu açıdan da, Peygamber (as) bir kötülük, zulüm, haksızlık ve hak, hukuk, ihlal ve işgaliyle karşılaştığınız zaman, onu elinizle düzeltiniz, buna gücünüz yetmiyorsa, dilinizle müdahale edip onu düzeltiniz, şayet buna da gücünüz yetmiyorsa, bu kötülüğe kalbinizle kin ve buğz ediniz, reddediniz, hayır deyiniz, itiraz ve isyan ediniz buyuruyor…
Bu açıdan da, bugün bu ülkede yapılan, ki kim yaparsa yapsın! onun karşısında onurlu ve izzetli, samimi ve ihlaslı, kararlı azimli bir şekilde dik durmak, karşı koymak ve he türlü hak, hukuk ve zulmü reddetmek ve hukuksuzluk ve zulmü def edip, ortadan kaldırılması için mücadele etmekte, bizlerin en birincil görevidir…
Bugün, belki zulme karşı isyanın, müstekbirlere karşı kıyamın ufak ve yumuşak çekirdekleri ve tohumları olabiliriz…
Ama gün gelir, her zaman olduğu gibi müstekbir zalim Firavuna Musa (as) gibi, müstekbir zalim Nemrut da İbrahim (as) gibi zalim yezide Hüseyin (ra) gibi Mekke’nin zalim idareci ve tağutlarına karşı Muhammed (as) gibi asil, onurlu bir duruş, tevhidi bir başkaldırı ve itiraz etmek, İslami akidenin vazgeçilmez maddelerinden birisidir…
Çünkü İslam, kendisini kabul etmenin, müslüman olmanın temel şartı olarak hayır ve itiraz(La) ile işe başlar…
Hayırımız yoksa, evetimizin de bir değeri olmayacaktır…
Bu açıdan da hayır’da hayır vardır!..
Ama bu hayır, itiraz ve isyanımız bireysel menfaatler için değil, daha çok insanların, insanlığın, hak, hukuk ve adaletin yaşanıp tecelli etmesi ve de her türlü zulüm, haksızlık, hukuksuzluk, hak hilallerinin son bulması, insanların hak, hukuk ve adalet çerçevesinde özgürce yaşayabilmeleri ve de her türlü hukuksuzluğun önüne geçilebilmesi için yapılan bir hayır olması gerekir…
İşte bu noktada, bu ülkede özellikle de, deprem gerçeğiyle iyice ayyuka çıkmış olan, insanların mal ve canlarını kaybettikleri, her türlü arsızlık ve hırsızlıkları insanların ölümüne sebep olan, üç kuruş kazanacağım diye demir, çimento ve olması gereken malzemeden çalan, hırsız müteahhitlere isyan ve itirazım var…
Bunlara göz yuman, gerekli denetim ve gözetimi yapmayan, tüm resmi, özel farketmeksizin, bu işte parmağı olan ve yine bu işe müdahil olan, herkese itiraz ve isyanım var…
Özellikle de, toplumun çok az bir kısmını oluşturan, ama toplumun yarısından daha fazla kazanan, oturduğu yerden para ile para, repo, rant, reyting ve faiz ile para kazanan, holdinglere, para babalarına, bankerlere, faiz ile insanların emeğini ve ümüğünü sıkan, emeğini sömüren ve bu memleketin kaymağını yiyen, tüm haramzade ve emek hırsızlarına itiraz ve isyanım var…
Daha yeni depremin altından çıktığı, ölümle burun buruna geldiği halde, bundan ders ve ibret almayan ve hala yağma, çalma peşinde olan, haramzade ve yağmacılara da itirazım var…
Toplumun arasını sen, ben, alevi, sünni, türk, kürt, sağcı, solcu, siyah ve beyaz diye ayıran ve özellikle de, bunları sürekli kaşıyan siyasilere tirazım var…
İnsanları ötekileştiren, türkçü, kürtçü, sünnici ve alevici, ne adına olursa olsun, her türlü bölücü, ırkçı, insanları ötekileştip, şeytanlaştırıp ve de gruplaştırıp, çatıştıranlara itirazım var…
Bu itiraz ettiğim hususları, birkaç madde ile ele alacak olursak şayet;
1. Her türlü, sömürüye itirazım var!..
2. Öncelikle yetim, öksüz ve kul hakkı yiyenlere itirazım var!..
3. Alın teri dökmeden, bedava’dan, toto, loto, repo, bahis, bahis, faiz ve gayri insani, islami ve de ahlaki yol ve yöntemlerle para kazanılmasına itirazım var!..
4. Dini uhdesine alıp, din adı altında! insanların iyi niyet ve duygularını istismar edip holdingleşenlere itirazım var!..
5. Her türlü kavmiyetçilik, milliyetçilik ve ırkçılık yapanlara itirazım var!..
6. Kulları, yine kulların kurduğu, Allah’ın (cc) dinine dayanmayan! tüm beşeri, despot, laik, seküler, rejim ve sistemlere itirazım var!..
7. Toplumun inanç, kök ve değerleri ile alay eden, millete tepeden bakan, onları küçümseyen tüm kişi, inanç, anlayış, parti, örgüt, yapı ve oluşumlara itirazım var!..
8. İnsanları Allah ile Allah’ın (cc) adını ve dinini kullanarak aldatanlara, din baronu ve sömürücülerine itirazım var!..
9. Din adamı, seyyid, veli, ermiş, gavs, kutup vb. olduklarını, (haşa) Allah’tan icazetli, itibarlı ve izinli olduklarını söyleyenlere itirazım var!..
10. Allah’a (cc) ait olan egemenlik, hakimiyet, yasa, kanun, nizam, teşri ve helal haram koyma yetkisini gasbeden ve kendi koydukları nizam, sistem ve rejimleri en mütekamil ve de mükemmel olarak insanlara sunan laik ve seküler tağutlara itirazım var!..
“Allah’ın mülkünde” Allah’ın hüküm, kanun, yasa, teşri ve şeriatına yer vermeyen, tüm zalim, ceberrut, münafık, belam, müşrik, kafir ve de tağutlara itirazım var!..
Beni, hak yoldan çevirmeye çalışan, haksızlık karşısında sessiz, sedasız, yorgun, bitkin, bitik, ruhsuz, cansız, korkak, edilgen, etkisiz ve çaresiz olmaya sevk eden, her türlü hak hukuk, hukuk, adalet noktasında, saha ve sahne’de, benim izzetli ve asaletli bir duruş ve ve de tavır, tepki koymamı engelleyen nefsime karşı da itirazım var!..
Selam ve dua ile…
İsmail Hakkı Güleç / İslam ve Hayat