“Bugünkü Müslümanlar, birtakım geleneksel hareketleri dikkat ve titizlikle yapmaktan başka endişesi olmayan, ilk çağın ve ilkel devrin sihirbazlarını andırıyorlar.”
“Asırların artığı sözde din adamlarımız, devrimizin maddeci yıkımını göstererek, onu itham yoluyla kendilerinin Allah yolcusu oldukları vehmini halka sunuyorlar.”
“Din adamları tarafından halka yayınlanan ve din okullarında verilen din kültürü, İslam dünyasına asırlarca hâkim olan iskolastiğin tekrar ele alınmasından başka bir şey değildir. Üstelik zamanımızda ciddi din adamı da bulunmadığından İslam’ın uyanışını bunlardan beklemek pek abes bir şeydir. İmam hatip okulları ile İslam enstitüleri başlangıçta merhum Celal Hoca gibi davayı kavrayan bir âlimin önderliğinde, İslam kültürüne hakikat kapısını açacak olan bir Rönesans gayesi ile kurulmuştu. Lakin üstadın daha sağlığında olduğu gibi ve bilhassa vefatından sonra bu okullar, bir kısmı İslam’a karşı olan, diğerleri ise cahil ve mutaassıp elinde kurtuluşlarındaki gayeden uzaklaştılar ve eski taassubun yuvaları haline getirildiler. Otuz bin köyde kurulan Kur’an kursları ise Müslüman çocuklarını iki bin yıl önceki karanlığa sürüklemektedir.”
“Bugün İmam-Hatip okullarındaki gençliğe verilen kültürü bile çok gören Süleymancı ve saireci sözde İslam alemdarları, karış karış vatana yayılmış buluyorlar. Kimi tegannici, kimi propagandacı, kimisi büyücü ve üfürükçü, ancak hepsi geniş anlamda politikacı, hepsi sömürücü, hepsi samimiyetsiz ve hepsinin koltuklarında birer balta saklanan önderler, cemaati bir bataktan öbürüne saplamak ve her biri onu daha mükemmel surette soymak için birbirleriyle yarışıyorlar.”
“En ağırbaşlı varlıklar mezar taşlarıdır.”
“İç gözlem, bizim en büyüm mürşidimizdir, gerçek kurtarıcımızdır. En küçük yaşlarda başlayarak, çocuklarımıza, her devrin putlaştırdığı siyaset adamını göstererek, ‘bizi falan bey kurtardı, filan paşa kurtardı’ diye müdahane ve dalkavukluk edecek yerde, nefsi ile karşılaştırmayı öğretse idik, böyle olmazdık.”
“Biz, ancak şimdiden sonra yapacağımız inkılâba ruh cephesinden başlayacağız ve bu inkılâpta nesillerin ruhunu böyle bir eğitimle yoğuracağız. Yedi yaşındaki çocuğun beynini ‘falan kurtarıcımızdır, ona tapacaksınız; filan yaşatıcınızdır, onu alkışlayacaksınız’ diye yeryüzünün şahit olmadığı korkunç taassup telkinleriyle çürütmeye çalışan bütün bir gençlik dimağının ateşlerini matematik ve fizik formüllerini ezberletmekle söndüren ve bunların yanında bir masal tarihi, bir sözde inkılâp felsefesi ve bir sürü şarap ve oğlan beyitleriyle iradesiz, mecalsiz ve şaşkın bırakan terbiyeye veda etmeliyiz. Bu, bütün bir memleket meselesidir. İnkılap buradan başlayacaktır.”
“Eşyadan edindiğimiz bilgi bizi düşündürdüğü takdirde değerli olur.”
“Çok bilgi düşünce yaratmaz.”
“Bilgi yarışmaları düşünceleri törpüleyen egzersizlerdir.”
“Yapılan Kur’an tefsirleri de Allah Kitabı’nın bütün halindeki mana ve hüviyetini ortaya koymaktan çok uzaktırlar.”
“Kur’an’ı anlamadan tekrarladılar, hatta sattılar, lakin onu yaşamadılar.”
“sen hocaya bakma! O yolunu bulur, kendini kurtarır, sen kendini düşün! Asırlardır milyonlarca Müslümanın, yurtlarında aç ve susuz inleyen mümin kardeşlerini çiğneye çiğneye ziyarete koştukları Kâbe’den dönüşte, onlar hakkında olsun biraz merhamet hatta insanlar hakkında olsa da bir parça aşk ve muhabbet getirdikleri görülmüş müdür? Bu nasıl ibadettir, nasıl ibadettir ki müminleri Allah evinde birleştirdiği halde aralarında birlik ve kardeşlik doğurmuyor? Hala İslam âlemi hep birbirine düşmandır ve Kâbe’nin bekçileri de Müslüman kardeşlerini soymakla görevledirler. Siz Allah’a iftira ediyorsunuz. Allah böyle bir ibadeti emretmemiştir. Haccın manası, ruhsuz bedenlerin sırf mekân değiştirme şeklinde muayyen bir beldeye gitmiş olmaları değildir. Haccın İslam kongresi olan gerçek ahlakî ve içtimai gayesinin yanında büyük mistik değerini gerçekleştirecek olanlar, dini aşk ile kalbin ebediliğe götüren yolu olduğunu bilen ve yaşayan gönüllerdir, bedenlerini, putlar gibi şekiller ve putlar halinde kımıldatmakla Allah’a yakınlaştıklarını vehmeden ölü ruhlar değil.”
“Kavuklular değil, kalpliler din adamlarıdır.”
“Mezhep, gazete, zümre, taife, gedikli kongreler delegesi, dini neşriyat şampiyonu, şeyh, mürşit v.s. adı altında İslam dünyasının ruhuna musallat olan bu şarlatan, bu müraî sahtekârların varlığı bugün İslam’ın başında bulunan en büyük musibettir.”
“Ruhunun her köşesi fitne ve menfaat, haset ve kazanç kurtlarıyla delik-deşik olmuş bir cemaate Müslüman cemaati denmez. Cami yaptırmakla din kurtarılmaz. Ruhumuzu imar etmemiz lazım geliyor. Dünyasına isyan etmeyen ruh Allah’a teslim olmamıştır. Camileri dolduran kalabalık halkın, kenardaki kunduralardan farkı olmuyor. Cemaat, insan vücutlarının topluluğu değil, ruhların birlik içinde toplanmasıdır.”
“Biz bu haldeyken namazdaki hörmet ve edep duruşumuz riya olmuyor mu?”
“Din davası imam ile müftünün ve mevlidhanın değil, âlimlerle düşünürlerin işidir. İmam ile müftü sadece birer memurdur. Mevlidhansa, bir soyucudur. Din meselesini bir fikir ve felsefe konusu olarak ele almayan üniversite, kendisine güvenen bir milletin ruhuna ihanet etmektedir. Laiklik rejimini benimsedikten sonra da halkın dini hayatını idameye mecbur olduğunu hisseden, lakin onu aşağı tabakanın, cahillerin istediği, hem de büyücü, bakıcı zihniyetine sahip sinsi ve cahil istismarcıların istediği tarzda idareye mecbur olan rejimin bu hali pek acıklıdır.”
“Evvela Kur’an’a hörmet edilmelidir. Kur’an, kendisinin ancak lafzını koyun gibi gözlerini yumarak dinlemekten hoşlananların heveslendikleri her yerde, saygılı-saygısız her vesile ile, boş vakitleri dolduran bir eğlencelik halinde ses güzelliği için okunarak ibtizale uğratılmamalı veya ticaret eşyası gibi para karşılığında satılmamalıdır. Kutsal kitabın ruhu ve manası üzerinde durmak asıl ibadettir. Ama bir dükkâna veya bir daireye, hatta bir kahveye girip çıkıldığı gibi camiye de böylece girip çıkan bir cemaatte hörmet mi aranır?”
“Haçlı seferlerinde Kudüs’ü elde eden barbar İngiliz kralı Arslan Yürekli Rişar’ın bu şehirde yediden yetmişe kadar bütün Müslümanları kılıçtan geçirmesine karşılık, büyük İslam mücahidi Selahaddin-i Eyyubî’nin ertesi sene şehri tekrar aldıktan sonra bir tek hristiyanın burnunu kanatmayışı, bu olayın insanlık alemine örnek verdiği merhametten fışkırarak haçlıları bu topraklarda perişan eden kuvvet olmuştur.”
“İslam dünyasının ise çok çok eğilip doğrularak namaz kıldığı, Kabe yollarını ruhsuz kafilelerle doldurduğu için Allah’a çevrilmiş ibadeti yoktur. Zira Allah için hizmeti yoktur.”
“Belki uzun sürecek bir cihada hazırlanıyoruz.”
“Bugün İslam dünyasında gerçekten din adamı görülmüyor. Çürüyen ruhsuz kabuğu sıyırıp atacak hizmet ehli erler bekleniyor. Doğacak olan İslam, Peygamber ve ashab devrinin aşk ile rahmeti kendinde birleştiren ve ruhların derinlerinde açılan cihad dinidir.”
“Din’e karşı olanlarla birlikte onlar da halkı büyülemek için radyoda mevlid ve Kur’an okutuyor; Allah’ın nefret ettiği iğrenç haykırışlarla dua diye ısmarlanmış kimseleri bağırtıyorlar.”
ÖZETLEYEN:MEHMET DURMUŞ&AHMET İSLAM DURMUŞ