Haham Korsia, herkesin huzur içinde yaşaması için Kur’an’ın radikal yorumundan vazgeçilmesi gerektiği söyleyerek, “Kur’an’ı eskiden kalmış bir bakış açısıyla yorumlamayın” diyerek İslâm’ın günümüze uydurulması ve güncellenmesi gerektiğini söylemiş. Haham bu çağrısının amacının, “Kur’an’ın ayetlerini değiştirmek ve reddetmek” değil amacının hiçbir Müslüman’ın dini metinleri kaynak göstererek başkalarına zarar vermemesi olduğunu da eklemiş; sanki dünyadaki kaosun, zulmün ve başkasına zarar vermenin mimarı Siyonistler ve Haçlılar değilmiş gibi.
Yahudi ve Hıristiyanların İslâm dinini tıpkı kendi dinleri gibi tahrif etmeye yeltenecekleri ama güçlerinin yetmeyeceği ayet ve hadislerle sabittir. Kur’an-ı Kerim’de haham ve rahiplerin insanları Allah’ın yolundan alıkoymak için uğraştıkları şöyle bildirilmektedir: “Ey iman edenler! Biliniz ki, (Yahudi) hahamların ve (Hıristiyan) rahiplerin birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah yolundan alıkoyarlar…” (Tevbe, 34). Kur’an-ı Kerim’de İslâm’ın haricindeki dinlerin tahrif edildiği, tahrif edilmemiş tek dinin İslâm olduğu bildirilmektedir. Allah-u Teâlâ, Bakara Suresi 79’uncu ayet-i kerimede, “Yahudilerin Tevrat’ı değiştirdiklerini, kendi elleriyle yazdıklarını, daha sonra da menfaat için, ‘Bu Allah tarafındandır’ dediklerini ve bu yüzden azaba uğrayacaklarını” bildirmektedir. Hıristiyanlar ise Hz. İsa’dan (a.s.) sonra İncil’i kendi hevâ ve heveslerine göre tahrif ettikten sonra, miladi 325 yılında İznik Konsili’nde 2048 papazın yüzlerce tahrif edilmiş İncil arasından Matta, Markos, Luka, Yuhanna isimli kişiler tarafından yazılan dört İncil’i kabul etmişlerdir.
Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerin “Küfürleri ve Meryem iftira ettiklerinden dolayı lanete uğradıkları” (Nisâ, 156), “Peygamberleri öldürdükleri” (Al-i İmran, 183), “yeryüzünde bozgunculuk yaptıkları” (Maide, 64), “iman edenlere düşmanlık ettikleri” (Maide, 82) ve “Allah’ı inkarlarından dolayı lanete uğradıkları” (Bakara, 89) anlatılmaktadır.
Hıristiyanların da, “Andolsun ki, Meryem oğlu Mesih, Allah’tır (Mâide, 17), Allah üç ilahtan biridir (Maide, 73), İsa, Allah’ın oğludur” (Tevbe, 30) dedikleri için kâfir oldukları bildirilmektedir. Yahudilerin ve Hıristiyanların kâfir oldukları ve dinlerini tahrif ettikleri hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Yahudiler Uzeyr Allah’ın oğludur dediler, Hıristiyanlar da Mesih Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini), önceden kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl sapıyorlar!” (Tevbe, 30). Her namazda Fatiha Suresi’nde, “Nimet ve lütfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil” ayetini okuruz. Peygamberimiz (s.a.v.) buradaki “gazaba uğrayanları” Yahudiler, “sapkınları” ise Hıristiyanlar olarak tefsir etmiştir. İslâm dininin asla bozulmadığı, tahrif edilemeyeceği, güncellenme adı altında bir operasyona tabi tutulamayacağı, Kur’an-ı Kerim’in Allah-u Teâlâ tarafından korunduğu şu ayet-i kerime ile sabittir: “Kesin olarak bilesiniz ki bu zikri (vahyi, Kur’an’ı) kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz” (Hicr, 9).
Kur’an-ı Kerim’deki gerek siyasi, ekonomik, sosyal, gerek ibadet ve muamelat, gerekse ceza hukukunu muhtevi “ukûbat” gibi hükümlerin tamamlandığı, bu hükümlerin güncellenmeye, düzeltilmeye ve değiştirilmeye yeltenilmemesi ve kimsenin de bunu değiştirmeye gücü yetmeyeceği hakkında şöyle buyrulmaktadır: “Rabbinin emir ve yasakları, doğruluk ve adalet yönünden tamamlandı. O’nun sözünü değiştirecek yoktur. O işiten ve bilendir” (En’am, 115).
Milli Gazete / Siyami Akyel
O mekânı paylaşıp, hahamı dinleyen insanlardan en azından her hangi biri neden şu cümleyi kurmayı gerekli görmedi :”Ey haham efendi!
Her gün oluk oluk kanının aktığı ve ülkelerini işgâl altında tuttuğunuz Filistinlilerin hakkında ve tüm insanların kendi köleleri olduğu ve kendilerinin yani Yahûdilerin Allah tarafından seçilmiş yeryüzünün efendileri oldukları safsatasını NE ZAMAN GÜNCELLEYECEKLERİNİ soran bir akl-î selim yok mudur?