Haklar teorisinin pür evrensel bir temeli var mıdır? Bunun için aydınlanma düşünürleri epey gayret sarf etmiş. İnsanın evrensel bir bilinci varsa (doğası), evrensel haklarının da olacağı ilkesinde uzlaşmışlar çoğunlukla. Ancak işin başka bir boyutu daha var: Hakların belli ideolojilere ve kültürlere göre tanımlanabilmesi. Özellikle hakikatin Batı’da evrenselliğini kaybettiği zamanlarda hak da oynak bir kavrama dönüşmüş durumda. Keyfi, serseri, kaotik, belirsiz ve akıl-mantıktan kopuk bir hak anlayışı doğuyor. Bunu en çarpıcı biçimde feminizm ideolojisi ve eşcinsel dünya görüşünde görüyoruz. Hak, burada cinselliğe, dişiliğe, trans-cinselliğe eşlik etmeye başlıyor. Hak, tamamen sübjektif hale geliyor. Buna en etkili biçimde çocuk hakları söylemlerinde ve faaliyetlerinde şahit oluyoruz.
Eşcinsel ideoloji, çocuk hakları adı altında hak kavramını tamamen sübjektif ve kendi dünya görüşlerini empoze edecek biçimde yorumluyor. Burada yetişkin eş cinseller ve taraftarları kendilerini çocukların yerine koyarak onlar adına konuşmaya başlıyor. “Çocuğum, haklarım var”, “kızlar ve oğlanlar eşittir”, “vücudum benimdir”, “çocuğun cinsel varlığı”, “lgbt çocuk”…Hatta Küçükçekmece Belediyesi’nin ilginç bir faaliyeti olmuş. Şu adı taşıyor: “Çocuğum haklarım var, bana en iyi bakacak kişiyi seçebilirim”. Yine İnsan Hakları Derneği, “ben çocuğum, haklarım var” adıyla çocuk hakları sempozyumu düzenliyor. “Ben çocuğum, haklarım var”, sloganıyla çeşitli kolejler, üniversiteler, vakıflar ve dernekler paneller düzenliyor ve faaliyetler yapıyor.
Bir çocuk kendi ben bilinci düzeyi ile haklarını saptayıp ortaya koyacak yetkinliğe sahip değildir. Bu nedenle hukukta reşit diye bir kavram var. Bundan dolayı çocukların haklarını yetişkinler tespit ediyor. Fakat eşcinsel ideoloji, güya çocuğun ferdi özgürlüğünü düşünüyormuş da onun haklarını savunmasına yardım ediyormuş tutumunu takınıyor. Bu mümkün değil. Sadece bir propaganda. Bu propaganda eşcinsel çevrelerin ve teşkilatının kendi ideolojilerini çocuklar üzerinde sahnelemeleridir. Onlar adına konuşmaya kalkışmalarıdır. Çünkü kendi hak anlayışlarını çocukların ağzıyla onlara dayatıyorlar. Eşcinsellik bilinci ve kültürünü onlara dayatmak ve aktarmak için çocuk hakları söylemini araç yapıyorlar.
Burada en büyük kopuş ailelerin çocukları üzerindeki haklarının budanmasında yaşanıyor. Anne ve babanın otoritesini ret eden eşcinsel yaklaşım, bunun yerine kendilerini otorite olarak inşa ediyorlar. Anne ve baba çocuk üzerindeki otorite hakkını kaybedince bunun yerine kendileri geçiyor. Bunun sonucunda da çocuk üzerinde her şeyi söyleme ve yapma imkanını elde ediyorlar. Eşcinselliğin bütün kaotik cinsellik söylemleri çocuğa yansıtılıyor. Çocukları cinsel tutumlarda uyarıyorlar, yönlendiriyorlar ve belli kalıpları dayatıyorlar. Bunlar eşcinsellik kalıplarıdır. Nitekim bu kalıplar bütün vakıflarda, derneklerde, üniversitelerde ortak kullanılıyor. Yeni bir çocuk stereotipi icat ediliyor. Anne ve babasını tanımayan, bencil davranan, erken yaşta cinselliği sorun yapan, cinsel tutumlar açısından hiçbir edep tanımadan içgüdüsel davranan bir çocuk modeli.
İfadeleri aynen şöyle: Yetişkin dünyanın yok saydıkları. Peki siz yetişkin değil misiniz? Baba ve anne yetişkin neyi yok sayıyormuş? Cümle şu: Çocuğun cinsel bir varlık oluşu. Bütün eşcinseller ve toplumsal cinsiyet eşitlikçiler dünyaya ve varlığa cinsellik üzerinden bakıyor, cinsiyet kimliğini merkez görüyor ve çocuğa da böyle bakılmasını istiyorlar. Çocuk cinsel bir varlıktır ve cinselliği serbest yaşayacak! Yani pedofiliye merhaba!
Çocuk istismarlığı ve pedofiliyi meşrulaştıran bir söyleme dönüyor eşcinsel ideoloji. Çocuğa “beden senindir, dilediğin gibi kullan” ifadesinin anlamsal pratiği şudur: Annen ve babanı yok say. Abla ve abini tanıma. Sadece eşcinsel ideolojinin aktörlerine kulak ver. Büyük bir cüretkarlık! Aileye, anne ve babaya karşı başkaldırı. Çocuklarımızı bizden çalarak onları kaotik ve eşcinsel tutumlara yönelten bir çağrı. Bu çağrı eşitlik, hak, bireysellik adı altında yapılıyor. Kendi ideolojilerini ve sapma davranışlarını çocukların ağzından söyleyerek çocuk hakları diye piyasaya sürüyorlar. Hak kavramı, tarih boyunca bu kadar fazla keyfi, sübjektif, yoldan çıkarıcı ve paradoksal kullanılmamıştı. Hak, hak olalı böyle bir zulmü görmemişti! En masum varlıklar olan çocuklar üzerinde uygulanıyor üstelik.
Yeni Şafak / Ergün Yıldırım