Genç Birikim Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Araştırmacı-Yazar Ali Kaçar günümüzdeki olaylar ışığında Türkiye ile Rusya arasındaki enerji politikalarının geçmişini anlattığı “Türkiye’nin Enerji Politikası ve Rusya” başlıklı yazısında; “Artık İran’ın, Hizbullah’ın, Şebbiha çetelerinin ve Şii milislerin gücünün Esad’ı korumaya yetmediğini, Rusya açısından trenin kaçmak üzere olduğunu, bu nedenle Rusya’nın Suriye’ye girmek zorunda kaldığını, aksi halde Tartus limanının egemenlik hakkının ve Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri üzerindeki hayalinin bitmiş olacağını, üstelik Rusya’nın, Suriye’ye girme kararını yalnız da vermediğini, bu kararın, büyük bir ihtimalle Putin’in, Obama ile 28 Eylül’de BM’nin 70. Yıl kutlamaları dolayısıyla yaptıkları görüşmede alındığını, Rusya’nın Suriye’ye girme kararının Obama’nın da işine geldiğini, çünkü böylece IŞİD ve Suriye’deki radikal İslamcıların Rusya eliyle yok edilmiş olacağını ya da Rusya’nın, Suriye’de tıpkı Afganistan’da olduğu gibi yeni bir bataklığa saplanmış olacağını, her iki halin de, Obama’nın sadece Suriye’de değil bütünüyle Ortadoğu’da işini kolaylaştıracağını, çünkü İslamcıların –Ortadoğu halklarının- öfkesinin Obama yerine Putin’e ve dolayısıyla Rusya’ya yönelmiş olacağını, aslında her iki emperyal ülkenin de amacının Suriye’ye yerleşerek, Doğu Akdeniz’deki trilyonlarca m3 doğalgaz rezervini kontrolleri altın almak olduğunu, yoksa Suriye halkının zulümden ve katliamdan kurtulması ya da kurtulmamasının onlar için hiç önemli olmadığını, aslında kendi emperyal menfaatlerinin önünde bir engel olarak görmeseler IŞİD’in de onların hiç mi hiç umurunda olmayacağını,
Türkiye kamuoyunun, Rusya’nın, Suriye’ye girmesiyle sabah akşam Rusya’yı ve Putin’i konuşur hale geldiğini, bunun elbette konuşulması gerektiğini, çünkü Rusya’nın işgalci bir güç olduğunu ve her gün onlarca masum sivili katlettiğini, ancak aynı şeyi ABD, İngiltere, Fransa, Siyonist İsrail’in de yaptığını, onların da her gün masum halkı katlettiğini, ama nedense bunların yaptıkları katliamların çok konuşulmadığını, Rusya’nın da PYD’yi desteklediğini, eğittiğini ve silahlandırdığını, ABD’nin de aynı şeyi yaptığını, her nedense ABD’ye çok fazla ses çıkarılmadığını, oysa bölge için Rusya ne kadar tehlikeli ise, ABD’nin de o kadar hatta daha fazla tehlikeli olduğunu, Beşşar’ın, Sisi’nin, Netanyahu’nun, Kralların, Sultanların hepsinin emperyal ülkelerin kuklaları olduğunu, elbette kuklalarla da uğraşılmasının gerektiğini ancak asıl uğraşılması gerekenin, bunları destekleyen, ayakta tutan, darbeyle bunları işbaşına getiren emperyal ülkeler olduğunu, bu bilinmeden ve bunlara karşı ciddi bir tavır geliştirilmeden, bu diktatörlerden ve onları destekleyen işgalci güçlerden kurtulmanın mümkün olmayacağını” ifade etmiş.
Tahsin GAFFAROĞLU “Vahiy ile Diriliş” başlıklı yazısında; Vahyin anlamı, çeşitleri ve vahyin sosyal hayattaki etkileri üzerinde durmuş.
Muhammed İMAMOĞLU “Ölüm ve Ötesi” başlıklı yazısında; “Kabir ve Berzah kelimelerinin lügat ve ıstılâh anlamı üzerinde durmuş ve kabir sualinin nasıl olacağını etraflıca açıklamış.
Yalçın YILMAZ “Ahit ve Sorumluluk” başlıklı yazısında ahit konusunun önemi üzerinde durmuş.
Ahmet Muhammed MÜNİR “Ashab-ı Kiram’ı Andıran Örnek Şahsiyet: İmam Nevevi (Rahimehullah)” başlıklı yazısında; Riyâzü’s-sâlihîn’in yazarı İmam Nevevi’nin hayatını güzel bir dille anlatmış.
İdris KERİMOĞLU “Çocuklar Şiddeti Unutmaz” başlıklı yazısında sünnet ışığında çocuklarda şiddet konusunu ele almış.
Ayşe Merve ADANUR’un “Hayâ”, Elif ÖĞÜT’ün “Eminlik ve Sıdk”, Nisa NUR’un “Mücadele ve Sabır”, M. Cihat BATMAZ’ın “Var Olana Sığınma”, Cefai DEMİREL’in “İmtihan Bilinci”, Soner ARSLAN’ın “Nübüvvet Kervanı: Hz. Lut (as)” ve Fatih PALA’nın “Çocuğu Olmayan Kadınlar Var Bu Romanda” başlıklı yazıları ilgiyle okunmaya değer diğer çalışmalar olarak dergide yerini almış.
Biz de sizlere en yakın bayiden bir Genç Birikim Dergisi alarak okumanızı tavsiye ediyor, Genç Birikim Dergisine yayın hayatında başarılar diliyoruz.
İletişim:
İlkiz Sok. No: 22 Sıhhiye/Ankara
Tel: 229 67 18-19