Kafanın ön bölgesinde olan‘Frontal Lob’ mucitlik, akıl yürütme, problem çözme, muhakeme, öfke, karar verme, planlama ve konuşma diliyle ilişkilidir. Frontal Lob dediğimiz ‘Ön Lob’ duygu ve düşüncelerin kontrol altına alındığı iradenin dümenidir.
‘’Hayır, eğer o gerçekten vazgeçmezse, mutlaka Biz, onu perçeminden (alnından) yakalarız (sürükleriz).Yalancı günahkar perçeminden.” (El- Alak/15-16) ayetleri insanın aklı kullanmadaki iradesine müthiş bir uyarıdır. Bu ilimle secdeye direnen alnın ön lobunda inşa ettiği kalesinin hiçbir kuvveti yoktur aslında. Zannen inşası olan bu kale maalesef Allah’a itaat için yaratılmış fıtratın pasıdır.
İtaat etmeyerek paslanan fıtratın ahiretteki hali ‘’Onlar, onların dînini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının onları aldattığı kimselerdir. Böylece onlar bugünlerine ulaşacaklarını nasıl unuttularsa ve nasıl âyetlerimizi bile bile inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz.” (El-Araf/51) ile bildirilmiştir.
Şüphesiz eğilmesi istenen iradeye yapılan vurgunun, onu harekete geçiren karar mekanizmasının merkezi üzerinden yapılması, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir durumdur.
Fıtratı paslandıran ya da aksine kulluk için çalıştıran mekanizmanın, insanın ebedi hayatı için nasıl başrol oynadığı açıktır. Buradan hareketle insana gelecek en büyük saldırının da bu mekanizmasına gelecek olması ümmetin en büyük sorunlarındandır.
Var olan ruhsal ya da fiziki saldırıların şiddeti üzerinde durulduğunda, Adem (AS) ve Annemizi cennetten çıkaran vesvesenin çok uzaktan gelişinin ne büyük etkisi vardır düşünelim. Büyüklüğünü bilmediğimiz bir cennetin helal olan bütün ağaçları içerisinde kendisine yasak olan tek ağaca yaklaşması fıtrata uzak kalışın kıssasıdır.
Kulluk yapmayan akıl ve kalbin pası ne derece kuvvetlidir? İşlemeyen aklıyla kan pompalamaya indirgediği kalbiyle maddeleşen insanın nefsine uyanırken o fıtratının derin uykusu nedendir?
İnsanın fıtrata uygun ya da ters olması durumu sonuçları “Böylece sen, bâtıl olan her şeyden arınmış olarak, yüzünü kararlı bir şekilde Allah’ın, insanları üzerinde yarattığı fıtrata dine çevir. Allah’ın, insana yerleştirdiği fıtrata uygun davran ki, Allah’ın yaratmasında bir değişime meydan verilmesin. Bu, gerçek dinin amacıdır; fakat insanların çoğu bilmez.” (Er Rum 30/30)’ ayeti ile terazisi açıklanmıştır.
Katiller, teröristler ve diktatörler gibi iradi dengesizlikler gösteren insanların ön lobları PET (Positron Emission Tomography) görüntüleme teknikleriyle izlenmiş ve normal insanlardan farklı çalıştığı belirlenmiştir. Sebebi açık bir sonuçtur. Kur’an’la beslenmeyen her mekanizma paslanmaya mecburdur.
İnsanda karar verme yetisinin kaybı olarak bilinen ‘FrontalLob’un Büzüşmesi Durumu’ insanda kararsızlığa, ilaç şirketlerinde ise depresyon ilaçları satışının artmasına yol açıyor.
Baskıya dayanamayan Ön Lob’un olduğundan daha da küçüldüğü kanıtlanmış ve yanlış kararlar alması üzerine kendisini depresyon gemisine atması an meselesi olarak kurgulanmıştır. Kuvveti Kur’an’da aramayan ümmet maddelere teslim olmuştur. Bu halle ilgili şarkılar ve şiirler yazılmış; durum daha da nasıl sempatik hale getirilir ar-ge’si yapılmıştır.
Türkiye’de 2015 yılı depresyon ilacı satış rakamları 47.000.000 üzerindedir. Müslüman ülkelere yapılan uyuşturucu içerikli ilaç satışlarını düşünmek lazımdır ve ne büyük ranttır!
Uyuşturucunun yasallaşması için önce vücuda nasıl reçete ile verileceği hesaplanmış; ilacın enjekte edileceği bölgenin kontağı nasıl çalışmaz hale gelir kısa yolları bulunmuştur. Ve bu dünyaca ‘insanlığa fayda’ olarak kayıtlara geçirilmiştir.
Bundan sonrası enjekte olan kimyasalın verdiği sarhoşluğun “AKLETMEZ MİSİNİZ?’’ hükmünün örtülmesi için süresi nasıl uzatılır, onun çabasıdır.
Mengenede sıkışan irade, imtihanını baskıya dönüştürdüğü an uzaklaştığı Şifa (Kur’an)dan mahrum bıraktığı fıtratıyla koşarak gittiği ilaç depolarına kendini zincirlemektedir.
Kardeşlerin arasına sokulan fitneler, imtihan yerine stres algısı, ahiretin önüne geçirilen dünya telaşı ön loba yapılan en büyük saldırıdır. Ön loba yazılan reçeteler dünyada hala biz Müslümanların fark etmediği en büyük savaş oklarıdır.
Kur’an’ı kapatan Müslüman soluğu depresyon ilaçlarında alıp ‘’Ve geceyi size örtü yapan ve uykuyu dinlenme zamanı kılan O’dur. Ve gündüzü (de) çalışma zamanı yaptı.” (El Furkan/ 47) ayetini gündüz uykusuna satmıştır.
Kendisine haberi verilen imtihanına karşı sabrı bırakmış, namazda başını döndüren ilaçların etkisiyle sahte bir keyifle aldığı raporla kulluktan uzaklaşmıştır. Çocuklarını uykuda yetiştiren Müslüman fıtratını paslandıran zehri artık bulmuştur.
Büzüşen lobunu ilaçla açmaya çalışan Müslüman ne söylediğini bilinceye kadar namazdan uzaklaşmış on kutu ilacı bitirirken üzerindeki sersemlikle abdest almaz olmuştur. Halbuki toprak ve sudur insanı insan eden, insanı kendine getiren…
Bolluk içinde olan ümmet yokluğu göremez olmuş; yetmez! vesvesesi ile paylaşamaz olmuş, en acısı ahiret için yorulmadan tatil yapar olmuş.
Yaratanı bulmak ve O’na kul olmak üzere yaratılan fıtratın imtihanı iradesi üzerinedir. İradeyi takva ile harekete geçiren tevhidin yolu da kula verilen en büyük nimettir. Tek yol üzerinde verilen ne büyük nimetler vardır ki hepsi hatırlatma üzeredir.
Dili tuttukça şükrü hatırlatan; gözü kıstıkça helale baktıran; kulağı açtıkça zikre yaklaştıran; yemedikçe kardeşliğe yaklaştıran; kalbin ve aklın şifası olan Kur’an’a dönmenin yolu olan ve vazgeçilen kulluğu hatırlatan ne büyük nimettir ORUÇ…
Düşüncede aramak amelde bulmak üzere yaratılan fıtratın samimiyetini şükürle ölçüyor Rabbimiz. Kalpten gelen dil ile zikirden edilen niyetin gerçekleşmesi olan orucun nasıl büyük bir şükür olduğu ve bu şükrün tertemiz yapılması takvanın mevkisini nasıl yükselttiği en büyük okumadır Müslümanın ömründe.
Allah’a itaati hatırlatan ne büyük şükürdür oruç. İnsana verilen yolda infak tercihlerini harekete geçiren en kolay yoldur oruç. Oruç, içinde olunan vaktin her anında fark edilen o acizliğin kulun mevkisindeki o rolü ne büyüktür.
Tüm ümmetleri tek yolda tutan nimetlerden olan oruç “…Gerek ki oruç sayesinde fenalıklardan korunasınız.” (El Bakara /183) ile öğüt olarak fıtrata farz kılınmıştır. Fıtrata abdesti, zekatı, güzel sözü, zikri hatırlatan oruç Hakkı batıldan ayıran Kur’an’ın en fevkalade tatbikatlarındandır.
Tutulan ilk günün şükrünün gün geçtikçe artışı “… Fakat azığın en hayırlısı muhakkak ki takva sahibi olmaktır. Ey akıl sahipleri! Bana karşı takva sahibi olun…” (El Bakara/197) öğüdü ile kula verilen en büyük iftar sofrasıdır oruç. Ve kulun iftiharıdır, nefsinden vazgeçtiği her vakit.
“Fakat ne zaman rızkını kısarak onu sınayacak olsa, bu defa da ‘Rabbim beni ihmal etti’ der.” (El Fecr /16) ayetindeki nefis oruçla hatırlar rızkın yokluğundaki mükâfatı. Ve miskini unutan insana nelere karşı miskinleştiğini, izin verilen nefesle silkelemesi öğüt verilir Rabbinden.
Her an gözetlemede olan Rabbi tarafından kulun eli açılır, dili tutulur, gözü görür, kulağı duyar, kalbi zikreder halde kendini bulan nefse en mükemmel müdahale ile fıtratın pası atılır. Kul ameliyattadır.
Verdiğinden kat kat fazla alacak, nefse karşı durduğu kadar mevkisi artacaktır. Gerçeğe dönecek, zanna inanmayacaktır. Kur’an’la müthiş bir idrakle buluşacak, o aydınlıkta kalbi kararmayacaktır.
Ümmet nefsinden vazgeçtiği kadar Allah’ın tek ipine sarıldığını anlayacak; “Asra andolsun. Gerçekten insan ziyandadır. Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.” (Asr /1-2-3) suresinin tüm tatbikatını bu ayda başarmayı niyet edeceklerdir.
Bu ayda en çok ümmet çalışacak. Bu ayda en çok ümmet uyanacak. Bu ayda en çok ümmet doyuracak ve en az, doyuran iftar edecektir. Bu ayda en çok ümmet hatırlatacak. Bu ayda en çok ümmet birbirine sarılacak. Bu ayda en çok ümmet fayda sağlayacak. Bu ayda en çok ümmet düşünecek. Bu ayda en çok ümmet anlayacak. Bu ayda en çok ümmet fark edecek. Bu ayda en çok ümmet hatırlayacaktır.
Bu ayda ümmet nefsinden infak edecektir. Bu ayda bıraktıklarına ümmet geri dönmeyecektir.
Bu ayda ümmet fıtratına alışacak, Ümmetin pası silinecektir.