Feminizm ideolojisinin bizim toplumda karşımıza gelen bir sonuç olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bir olgunun meydana gelmesinde birtakım sebepler vardır. Sebepler sonucu doğurur, sonuca ulaştıran sebepleri bilmemiz gerekmektedir. Feminizm dediğimiz olgu da bu toplumun bir gerçeği maalesef. Müslüman veya gayr-i müslim fark etmeksizin herkesin bir problemi. Biz Müslümanlar olarak en azından bu akımın oluşmasına etki eden sebepleri iyi analiz etmek zorundayız. Geçmişten günümüze yapılan yanlış uygulamaları bilmeliyiz. Eğitimi vb. ne varsa yapılan yanlışlar, onları bulup düzeltmek zorundayız. Şunu tekrar altını çizerek söylüyorum, bugün karşımıza gelen bu olgu, bir sonuçtur. Peki, biz Müslümanları da etkileyecek kadar derin olan bu olgu hangi hususlardan kaynaklandı, biraz buralara bakmak gerekmektedir.
Feminizm; bir hak arama, kadının toplumda daha özgür ve her anlamda erkekle eşit olması anlayışını savunan bir ideolojidir. Kanaatimce biz toplum olarak bu ideolojiyi ya anlamadık veya yanlış anladık. Çünkü meselenin hep şurasına takıldık kaldık: Kadın erkekle eşit olamaz, fizyolojik olarak farklı yaratılmışlardır; sözgelimi erkek güçlü kadın ise güçsüz olarak yaratılmışlardır yönüyle anladık ve anlatmaya çabaladık. Oysa konu hiçte böyle değil, biz, perdenin arkasını göremedik veya görmek istemedik. Onların eşitlik denilirken söylenmek istedikleri şey aslında şuydu: Allah’ın koymuş olduğu kadın erkek haklarına itiraz ediyoruz, miras hukukuna itiraz ediyoruz diyorlardı aslında. Geçmişimize dönüp baktığınızda karşınıza çıkan bu sonucu oluşturan ipuçlarını görmemiz söz konusudur. Aslında itiraz, Allah’ın koyduğu hukuka ediliyordu. Bunun müsebbibi yine sözüm ona kendini İslam’a nispet eden, Müslüman olduğunu söyleyen insanların kendileridir. Bu sözü söylerken çok düşündüm acaba yanlış anlaşılabilir miyim diye! Ama hakikati ortaya koymak gerekmektedir. Bizim toplumda, kabul et sekte etme sekte yaygın olarak şöyle bir uygulama vardır: Babalar, genel de kız çocuklarını evlattan saymaz, kimi anne-baba, hayattayken mallarını erkek çocuklarına devrederler. Anne-baba ölünce veraset çıkarılır, kızlar, doğal olarak babanın neyi varsa ortak olurlar. Fakat genelde erkek kardeşler kızlardan tapuları düzeltmek, üzerlerine almak için vekâlet alırlar. Bu vekâletle babadan kalan ne varsa erkek çocukların üzerine geçer. Kızlar, “zaten evlenerek gitmişlerdir, onların hakkını kocaları versin” anlayışı. Bunu yapanlar, bu toplumun kendini Müslüman olarak niteleyen insanları. Yanlış anlamayın gayr-i müslim veya laik kesime mensup insanlar değil. Sormak gerekmiyor mu sizce de; Allah’ın miras hukuku vardı, hem de bütün ayrıntılarıyla emredilen, Müslümanların uygulamakla mükellef tutulduğu, Allah’ın hukuku nerde kaldı? Eğer gerçekten Müslümansak ve Kur’an’a tabi olduğumuzu iddia ediyorsak nerede kaldı Allah’ın bizlerden istediği miras hukuku? İşte Müslüman kızlarımız, kadınlarımız feminist oluyorsa biraz da yapılan bu yanlışlara dönüp bakmamız gerekmektedir.
Yine, bu toplumda bazı kesimler tarafından uygulanan berdellerimiz vardı ve daha düne kadar uygulanmaktaydı ve belki de halen de uygulanmakta olan berdel adlı geleneğimiz! Bilmeyenler için söylemiş olalım berdel: İki ailenin, kızlarını değiş tokuş usulüyle evlendirmeleri için kullanılan bir isimlendirmedir. Yine başlık paralarımız vardı ve kızlarımızı nerdeyse bir mal gibi bedel biçip sattığımızı unuttuk galiba. Hatta “süt hakkı” olarak isimlendirilen ve annenin kızına bebekken verdiği sütün karşılığı olarak evlendiğinde damat beyden ücretini talep ettiği uygulamalarımız vardı. Daha nelerimiz var, nelerimiz..! Konumuz bu olmadığı için buraya daha fazla yazmayalım. Merak edenler kendileri biraz araştırsın! İşte feminizm ideolojisinin nedenlerini merak ediyorsak dönüp buralara bakmamız gerekir diye düşünüyorum. Şunu da söylemeden geçmeyelim: Bütün bunları yapan insanlar, kız alıp verirken: “Allah’ın emri ve Peygamber’in kavli” diye söze başlıyorlar. Hatırlatmak gerekir yapılan bu uygulamaların hangisi Allah’ın emri, hangileri Peygamber’in sünnetidir diye!
ibadetler/ritüeller dini olarak anladık ve gelecek nesillerimize böyle aktardık. İşin daha vahim olan tarafı ise bazı Müslüman hocalar(!) liderler(!) bu akımın etkisinde kalmış, propagandasını yapıyorlar. Bu durumun ya farkında değiller veya “yapacak bir şey yok, uydum konjonktüre” diyorlar.
Biz bütün bunların sebeplerinin Allah’ın insanlık için seçtiği dinin insanlar tarafından anlayarak okunmamasından ve tatbik edilmemesinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Maalesef toplum olarak biz dinin kutsal kitabını sadece okuduk geçtik, onu okuyarak sevap almak için ona yöneldik. Eğer okuduğumuzu düşünüp hayatımıza aktarsaydık bugün karşımızda çok farklı bir manzara olacaktı. Dini, nesillerimize ibadetler rütüeli olarak değil bir hayat ve toplum nizamı olarak anlatsaydık ve anlattıklarımızı önce Müslümanlar olarak bizler yaşasaydık, bugün başka şeyler konuşuyor olacaktık. Dini kendi menfaatlerimize yontmayı bırakıp “Allah ne diyor” kısmına odaklansaydık emin olun bu toplum bambaşka yerde olurdu. Müslümanlar kendi evlerinde, ailelerinde, yukarda yazdığım örnekte olduğu gibi Allah’ın dinini hâkim kılıp uygulasaydı bugün toplum, biz Müslümanları örnek ve umut olarak görürdü. Yine oluşturulan tüm cemaatlerde, derneklerde, vakıflarda eğer Allah’ın toplum için koyduğu ölçüleri temel alsaydı, bunun topluma yönelik bir etkisi olurdu ve manzara şu anki gibi olmazdı. Olsa bile buralarda Allah’ın hükmü uygulanır, bazı kesimler tarafından Müslümanlar töhmet altında bırakılmaz ve bu toplum Müslümanlardan emin olur ve yarınlar için onlardan umut bekliyor olurdu. Eğer bu toplumda kendilerini İslâm’a nispet eden Müslümanları ölçüyü Allah’ın ölçüleri olarak koysaydı ne feminizm ne başka izimler kök salabilirdi bu coğrafyada. Bu konuyla alakalı yukarı da yazdığım sadece bir örnektir. Siz bunu hayatın her alanına götürün ve ne büyük fecaatler yapılmış sizlerde göreceksiniz. Menfaatimize uysun diye yeri gelmiş hadis, yeri gelmiş içtihat, yeri gelmiş cumhurun ittifakı, deyip Allah’ın hukukunu nasıl görmezden gelmişiz. Birde bunları Allah rızası için yapmışız, vay ki ne vay.
menfaat sağlamak için zorda kaldığımızda Allah’ın hükmünü kaldırıp bir kenara koyduk. Bu ayet açık olarak söylüyor ki: Eski cahiliye kadınları gibi olmayın, eğer onlar gibi olacaksanız evlerinizde oturmanız daha hayırlıdır. Allah Resûlünü ve halifeler dönemini bir kenara bırakalım. Ondan sonraki dönemlerde neden neden feminizm yoktu. Böyle bir akım neden günümüze kadar Müslümanların hakim olduğu coğrafyalarda ortaya çıkmadı? Kadın konusunda Allah’ın hükmünü veya önerdiği tasavvuru Müslümanlar iyi anlamış ve bazı hatalar yapılsa da uygulamaya çalışmışlardır.
Şapkayı önümüze koyup gerçekten bir muhasebe yapmak şarttır. Cumhuriyet tarihinden bu yana bu toplumda kendilerini İslâm’a nispet eden sözüm ona Müslümanlar kadına hiç bir şey veremedi. Toplumu yetiştiren kadınlar cahil bırakıldı, yetmedi birde Allah’ın verdiği haklar, fetvalarla elinden alındı. Oysa Müslümanlar Müslüman nesilleri yetiştirecek kadınları yetiştirecek eğitim kurumları oluşturmalıydı. Onlar için okullar, iş alanları ve üniversiteler kurmalıydı. Bu ülkede İslâm’ın uygun gördüğü bir okul, bir üniversite oluşturmak imkânsız. Sistem buna asla izin vermezdi, Eyvallah! Lakin okullardan bağımsız olarak evlerden veya oluşturulan gayr-i resmi yerlerde neden kızlarımız eğitilmedi ve yetiştirilmedi? Maalesef bunu yapmayan bu toplumun insanları bugün mazlumu oynuyorlar. Örnek aldığınız Peygamber bile Mekke’de onca zorluğa rağmen Müslümanları Erkam’ın evinde eğitiyordu. Biz bu kadar mı çaresiz kaldık? Diğer tabirle, zillete razı olduk? Neslinizi siz yetiştirmeseniz, yetiştirenler evinize, ailenize feministler yetiştirir. Sizler adil mümin olamayınca sizden görece olarak daha adil olan feminizm adalet umudu olur, kadınlarınız ve kızlarınızın için.
Bugün akp’yi ayakta tutan, muhafazakâr Müslümanların kadınlarıdır desek yanlış olmaz. Bizler kadınlarımıza Allah’ın verdiği hakları veremezsek birileri çıkar göreceli de olsa onlara bazı haklar verir ve onları kendi saflarına çekerler. Bunlar, kazanım olunca kadınlar bunları kaybetmemek için gerekirse ailelerinden, çocuklarından, evliliklerinden bile vazgeçebilirler. Önümüzdeki somut bir örnek olan Feminizm ideolojisi bunun en görünen örneğidir, tabi okumasını bilen için.
Kasım Şensaltık/İslam ve Hayat