modern zamanlarda insanlığın ruhsal dünyası karmakarışık,
neye mi benziyor?
sanki
çöp evler var ya öyle bir şey işte.
sonra ne mi oluyor?
gelsin birileri toplasın diye bekleniyor.
kendi halinde olmak,
olabildiğince sade hayatlar inşa etmek
kimseye yetmiyor.
büyük bir oyunun içinde yarışıyoruz farkında mısınız?
sahip olunan ve alınacaklar için sayısız tutulan çeteleler var.
kazanmak toplumun ilk hedefi olmuş.
nerden mi bildim?
çocuklara bakın dostlar, çocuklarımıza…
insanların kendini ele verdiği
en zayıf halkası
çocuklarıyla ilgili hayalleridir.
adamın hayata bakışı çok zaman çocukları üzerinden ortaya saçılır ve
kişinin çocuklarını nereye,
hangi yola sürdüğüne bakıvermek yeterlidir.
çocukların yaratılış özelliklerine bakmadan
en hızlı koşan olsun
en çok soru yapan, en iyi yüksek puanlı okullara gitsin diyoruz ya
en yüksek maaşlı işi olmak gibi,
kazanan biriktirmeye adaydır ve başarılı olandır çünkü…
en’leri çok olanlar
öyle işte…
ne kadar masum istekler değil mi?
ve onlardan olması için ah! ne uykular bölünür,
başarmışsa eğer o kadar…
nasıl da mutlu ve övünç sebebidir ebeveynler için.
anneler kızları için dualarına
“çok güzel bir anne olacak benim kızım” demeyi unuttu ya!
onu söylerim…
amerikan rüyası, müslüman bir toplumun rüyası olmuş
aynı işte.
para ve şöhret basamaklarını hızla tırmananlar el üstünde.
nasıl çıktıgının hiçbir önemi yok
aynı yollarda terliyor ve aynı rüyalar görülüyor.
ahlak ve erdemin yok sayıldığı yaşanan hayatlarda
başarı hikayelerine bakın
vallahi benzerlik adamı utandırıyor…
başka sayayım mı?
yormayalım birbirimizi…
afilli ismi “girişimci” olmak diyorlar.
sadece kazanmaya odaklanan
kişisel çıkarların her şeyin önüne geçtiği
kazananların kutsandığı
kaybedenlerin lanetlendiği bir dünyada yaşıyoruz.
ilk üçe girenlerin alkış ve madalya aldığı
diğer geri kalanların çöp muamelesi gördüğü zamanlar
ve müslümanlar bu dünyanın aynı kulvarında yarışçısı olmakta
ne yazık ki bir beis görmedi.
öyle valla öyle…
liberal düşüncenin gündelik hayattaki yansımasıdır bu anlayış
ve modern insan
bu büyük oyunun atlarıdır.
çıldırmış gibi kanter içinde koşan atlar hem de…
gerçek olan bu.
hayır hayır kimseyi ayırt falan etmiyorum,
sağcı solcu islamcı, gavur, hele şu bizim sufiler yok mu! hayret ederim
holdingci olanlardan bahsediyorum
şirket ortaklığı gibi birliktelikler kurmuşlar
valla…
paslaşmak, ticari yardımlaşmak, hazır müşteri yığını sanki
bürokraside bir koltuk fazla kapmak için omuz omuza dayanışma işte
modern zamanlarda tüm kesimlerin içinde olduğu bu durum
ne inanç, ne mezhep ne de siyasi görüş ayırt etmiyor…
onun için olsa gerek
fukaralar.
en altta olanlar var ya,
lanetli olanlar, tembeller, başarısız
geri kalmışlar işte.
erdemli olan her şey
aptalların hikayesi diye bakılır olduğu zamanlar da
yargı cümleleri hazırdır ve zaten hak etmişlerdir.
ihtiyaç sahibi olmak yeterli suçtur artık.
Çalışmamış, tembellik yapmış ya
ezik olanlar
vurun abalıya…
peki,
hadi söyle şimdi dost,
aziz olan kitap;
“yardımlaşalım ve işlerimiz görülsün diye
çeşit çeşit özellikte var edilmişiz’’
diyor ya!
sahi bu bilgi
sende ne işe yarar ki…
bir de öyle bir yorgunluk ki sormayın be dostlar…
çöp evler oluyor dedik ya adeta
modern insan hayatları
temizlemesi için psikiyatri uzmanlarının kapısında sıraya giriliyor.
sekinet,
ilaçla gelmiyor, temzilenmiyor, olmuyor.
uyuşturuluyor insanlık haplarla…
bilmez misin!
amerikan rüyasının olmazsa olmazı
psikiyatri alanıdır ve
psikiyatri, batı kapitalist dünyanın bir sektörüdür ve illaki tüketilmesi gerekir.
yanlış anladın,
ben müslümanın ruhsal sorunu olmaz diyenlerden değilim,
onlar çok komik…
hatta bırakın tam tersi söylüyorum
müslüman için böylesi yaşanan tenakuz nedeniyle ruhsal hastalıklar kaçınılmazdır.
okuyunca bir meal, bir de hadis kitabı
kurtulacak, arınacaksınız da demiyorum.
ah! keşke o kadar kolay olsaydı…
üfürmeye gerek yok,
ha! unutmadan
yolda çocuklar nasıl mı unutuldu?
bilmem!
ama,
sen ey dost,
yine de rüyalarına! bi bak,
belki orda kaybolmuştur.
kimbilir.
ey yolcu
yeniden kurgulamak ve yeniden kurmak gerek hayatı.
Başarıyı, çalışmayı, kazanmayı, mutlulugu erdemi.
ey yolcu
akılı ol…
yolcusun
seni yolundan alıkoyacak, yavaşlatacak
yoracak
belini çatırdatan yükler,
ayaklarına vurulan prangalar edinme ki;
psikolojin güzel
yolun açık olsun…
Her Taraf / Mustafa Akmeşe