Düşünmek, birçok anlama gelebilecek bir kelime. Düşünmek, yani düşlemek, hayal etmek anlamında; eskiden olan bir şeyi düşünüp hatırlamak anlamında veya bir olay, problem üzerinde düşünmek anlamında kullanılabilir. Kur’an’ın bize öğütlediği düşünmek ise bambaşka bir düşünmektir.
Yaz, mevsimlerin anasıdır. Can verir toprağa, dağa, taşa, yeşile… Çiçekleri renge bezer, dalları kuşa boyar. Hasat mevsimidir yaz. Karşılık mevsimi, ekilenin biçildiği bir mevsim. Doğa bizlere 3 aylık bir görsel şölen sunar sanki. Buz gibi soğuğun veya dökülen yaprakların olmadığı bir mevsimdir yaz. Yaz böylesine güzel ve coşkulu bir mevsim iken neden hala düşünmez insan?
Sonbahar çekilme mevsimidir. Şenlik, yeşillik, o renk cümbüşü çekilir doğadan. Veren Allah alır canı.
Dala bak ki bir ay önce meyveden kırılırken şimdi gidenlerini uğurlama derdinde…
Sonbahar sanki şölen sonrası toplanma gibidir. Allah’ın verdiğini almasının bir örneğidir. Sonbahar böylesine ibretlik iken neden hala düşünmez insan?
Kış, ölümle tekrar diriliş arasındaki dönüşümün mevsimidir. Sonbaharın yazdan topladıklarını kış teslim alır. Bu öylesine büyük, öylesine güzel bir emanet ve öylesine harika bir mucizenin tecelli etmesidir ki, kış onu örter de örter. Kat kat yorganlara sarıp tam üç ay bağrında saklar, büyütür. Öylesine merhametli ve öylesine sıcaktır ki aslında…
Sonbahardan kışa geçişte erimiş gibi görünen güzellik kıştan ilkbahara tekrar can bulur. Kış öyle bir fabrikadır ki sonbahardan teslim aldığı sarı – turuncu yaprakları ilkbahara yeşil – kırmızı teslim eder. Sonbaharın sarısını yeşile, turuncusunu kırmızıya, morunu pembeye çevirir, kurumakta olan dalları yeniden çiçeğe durdurur.
Allah’ın kula gözünü açması için gösterdiği bir film şeridi gibidir kış. O insana, nasıl da soyup çırılçıplak bırakabileceğini gösterir kışın. Kul bilmez!
Kul bilmez ki yarın o dallar yine Allah’ın rahmetiyle yeşile, pembeye dönecek. Kış böylesine gizemli iken neden hala düşünmez insan?
İlkbahar rahmetin tecellisidir. Bir bebeğin anne karnındaki yavaş ve mükemmel şekillenişi gibi, ilkbahar da insanın kalbine, beynine ve bedenine Allah’ın rahmetini hatırlatır.
Şimdi rahmet zamanıdır. Mucizeyi ortaya dökme, hazırlananları giyme zamanıdır. Yeniden herkese kuruyanları ve şimdi yeşillenenleri, ölenleri ve şimdi beslenenleri gösterme zamanıdır. Şimdi Allah’ın kulunu yeniden rahatlatma, ona nimetini indirme zamanıdır. Ama bunu gökten üç elma düşürerek değil, elmanın çekirdekten kabuğa oluşumunu ilmek ilmek göstererek yapar. İlkbahar bu kadar merhametli iken neden hala düşünmez insan?
Rab elbet seni yıkabilir, sonra tekrar kaldırıp sana nimetinden verebilir. Sonra da seni renge bürüyüp bayram ettirebilir. Tıpkı seni yaratmış olması gibi, tüm bunları da yapabilir. Hatta bunların hepsini bir anda, senin olan biteni anlamana fırsat vermeden de yapabilir. Şüphesiz bu O’nun gücünün bir göstergesi olur. Zaten Rabbin bunu yapıyor. Her yıl her mevsimde ayrı ayrı sıfatları tecelli ediyor. Ama sana bu mevsimi bir anda değil üç ayda tattırıyor ki anlayasın, düşünesin diye. İşte bu O’nun rahmetinin bir göstergesidir.
Unutma! Senin Rabbin sadece güçlü değil, aynı zamanda merhametlidir de. Öyle ki sana düşün diye beyin, kalp, beden vererek rahmet ettiği gibi düşünmenin sebebi olsun diye de sonsuz rahmetlerde bulunuyor.
Şükret! Sana düşünmene sebep olmak için ayrı, düşündüğün için ayrı rahmet eden bir Rabbin var. Rabb senden yine, yeni, yeniden sana rahmet etmek için ufak bir gayret ister. Hadi bir küçük adım at “DÜŞÜN”!