Gazze öğretmeye devam ediyor.
Ateşkes uygulaması Gazze Müslümanlarını çok sevindirdi. Biz onlardan da fazla sevindik. 7 Ekim 2023’e kadar dünyanın kör noktasında kalmış bu küçücük İslam şehri bir anda, aslında bir dev olduğunu gösterdi bütün cihana. İlk başlarda türlü tereddütler, evhamlar ve mırın-kırınlar geldi, ‘Müslüman’ aleminde bile. Fakat kısa zamanda ezberleri bozdu Gazze, dost-düşman herkesin gözünü, gönlünü doldurdu.
Sonu gelmez nazarî tartışmaların İslam açısından hiçbir anlam ifade etmediği başka nasıl anlatılabilirdi Müslümanlara? İslam entelektüel gevezeliklerde, Kur’an hıfzını bile kuşatmış, tamamen törenselleştirilmiş ruhsuz merasimlerde değil, ayağı yere basan, bedel isteyen yerlerde neşvü nema bulacaktı. Gazze Müslümanları bunu yapıyorlar. Her yer Kerbela, her gün Aşûre oluyor Gazze için. Gazze’de dimağlara aşılanan amentü, Müslüman kanıyla sulanıyor her gün ve her gece.
Hamas’ın teslim ettiği, asker kökenli dört kadın esirin beden dilleri her şeyi anlatıyordu. Belli ki Hamas, esirlerine tam bir misafir muamelesi yapmış, iyilikte yarışmışlardı. Kadın esirler gülümsüyorlardı, meydandaki binlerce Müslümana Arapça selam veriyorlar ve Hamas’a teşekkür ediyorlardı. İsrail’in teslim ettiği Müslüman esirler işkencenin en ağır izlerini taşırken, Hamas’ın teslim ettiği kadın esirler işkence şöyle dursun, ikindi çayından gelir gibi bir halleri vardı. Han Yunus’ta, şehid lider İbrahim Sinvar’ın evi önünde düzenledikleri teslim-tesellüm töreni öncekinden de güzeldi.
Müslümanlar olarak tüm dünyaya İslam’ın arı-duru, berrak mesajını duyurmak zorundayız. İnsanlık can çekişmektedir. Tüm dünya, tutunacak kulplar aramaktadır. Batı medeniyetinin insanlığa, onu getirdiği uyuşturucu, alkol, hayvani zevklerin tatmini, sadece ve ancak çıldırmakla teskin olacak para hırsı gibi yıkımdan başka vereceği hiçbir reçete bulunmamaktadır. Batının bayağı bir taklitçisi olan kendi bölgelerimizde dahi çıldırma emareleri görülmektedir. Bütün insanlık İslam’a muhtaç. İslam’dan başka hiçbir kurtuluş yolu yoktur. Sihirbazlar bütün numaralarını oynamış bulunmaktadırlar. Şimdi bir kıvılcım beklenmektedir ki sihirbazlar secdeye kapansınlar. Bunun için de bir Musa gerekmektedir.
Dünyadaki her bir Müslüman, Yahudi veya başkaları olsun fark etmez, İslam’ı Musa gibi din edinip, imanını ve ahlakını ete-kemiğe büründürme imkanına sahiptir. İşte Hamas’ın ve Gazze Müslümanlarının yaptıkları da budur. Gazze’li kardeşlerimiz, düşmanlarına kıyasla neredeyse hiçbir imkana sahip değiller ama onlar bu halleriyle bütün vicdanlı insanların kalplerini fethetmektedirler. İslam -haşa- barbarlık değildir. İslam insanları ve tabiatı öldürmeye değil, yaşatmaya taliptir. Tıpkı Rasûlullah gibi, kendisini öldürmeye gelenlerin onda dirildiği kişidir Müslüman.
Milyona varan Gazzeli Müslümanlar Gazze’nin kuzeyine doğru yürüdüler. Kuzeyde, enkaz yığınına dönüşmüş yurtları vardı. Yüzlerinde daimî bir gülümseme. Sorulan her soruya “el-hamdu lillah” diye başlıyorlar ve kurdukları iki cümleden biri hamd sözü. Şikâyet nedir, bilmiyorlar. Taş üstünde taş kalmamış evlerinin başına gidiyorlar ve orada lime lime olmuş bir karton parçası bile bulsalar, onu alıp kullanıyorlar. Gazze Müslümanlarındaki bu asalet, onlara bu büyüklüğü kazandıranın ne olduğunu sorduruyor ve böylece pek çok insanın yolu İslam’a çıkıyor. Gazze israfın, küfran-ı nimetin kökünün kazındığı yer oluyor. Gazzeliler nimeti nimet yapıyorlar. Gazzeli kardeşlerimizde ya psikoloji denilen nesne hiç yok ya da var ama dünyada eşi-benzeri olmayan bir cevher olmalı ki, hiç bozulmuyor. Enkaz halindeki evlerini küllerinden yeniden ihya etmeye girişiyorlar.
Gazze galiba ümmet-i merhumenin yeniden atmaya başlayan kalbi oluyor. Ümmetin ensesi kalın, göbeği geniş hocaları meleklerin cinsiyetini tartışadursunlar, dünyanın bu minnacık İslam şehri, Kur’an’ı dünyanın gündemine girdirecek bir tufan estirmiş bulunmaktadırlar. Bu tufanın ümmetin diriliş soluğu olması Allah’tan en büyük niyazımızdır. Allah’ın cihad ayetleri bereketini verdi. Bizler, “Ey iman edenler! Sizi diriltecek/yaşatacak olan şeylere çağırdığı zaman Allah’a ve Rasûlüne icabet edin…” (Enfal, 24) buyuran Allah’tan daha alim değiliz. Şehidlere neden ‘ölü’ denmezmiş, şimdi bunu daha da iyi anlamış bulunmaktayız. Tüm şehitlerimize selam olsun.
İktibas Dergisi Şubat Sayısı