Çoğunluğun Dediklerine Uyma, Seni Saptırırlar !

Yeryüzündekilerin çoğunluğu(ekserünnas) da, Dünya’da “elâlem” tanrısına dönüşerek hüküm sürebilmekte, kitlelerin zanna tabii olarak sürüler halinde bilinçlerini devre dışı bırakmalarını emredebilmektedir.

وَاِنْ تُطِـعْ اَكْثَرَ مَنْ فِي الْاَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِؕ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّ وَاِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَ

Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tâbi olmuyorlar ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyorlar.”

Enam 116

Ayet, okuyan muhatabında oldukça dikkat çeken iki kavramı içermektedir. Bunlarda ilki

“اَكْثَرَ مَنْ فِي الْاَرْضِ” şeklindeki ifadedir. Bir diğeri ise “ الظَّنّ” kelimesidir. Kur’an’da “insanların ekserisi/çoğunluğu” anlamındaki “ekserunnâs” terkibinin kullanımı hayli fazladır. Bu ayette de, “eksera men fi’l-ard” (yeryüzünde bulunanların ekserisi/çoğunluğu) şeklinde kullanılmıştır.

Sözlükte “kuşkulanmak, itham etmek” anlamlarındaki zan ise, hem “yakīnin zıddı, kuşku, kesinleşmemiş kanaat” hem de “düşünüp taşınarak ulaşılan bilgi” mânasına gelir. Fıkıh ve fıkıh usulünde zan, “bir şeyin mahiyeti konusunda mümkün durumlardan birinin ağır basmasıyla oluşan sübjektif kanaat(zannı galip)” anlamında sıkça kullanılmıştır. Kur’an dilinde zan, çoğu yerde “delile dayanmadığı, bu yüzden de hatalı olduğu halde sahibinin gerçek ve sahih saydığı inanç” anlamında kullanılır. Buna ehli kitabın bilmediği bir konuda ahkâm kesmesindeki kullanım örnek gösterilebilir (Bakara 78). Müfessirler genellikle âyet metnindeki yahrusûn fiilini “yalan söylerler” mânasında anlamışlarsa da İbn Âşûr kelimenin buradaki mânasının “temelsiz tahminde bulunurlar” anlamına geldiğini savunmuştur.

Zan konusuna Kur’an’ın bakış açısı ve ölçüsü bellidir. Allah zandan çoğunlukla kaçınmamızı ve insanlara beslediğimiz bazı zanların günah olduğunu (Hucurat 12) söyler ve zannın gerçek adına hiçbir şey ifade etmediğini ifade eder(Yunus 36). Dolayısı ile zan, asla ve asla bilginin doğru kaynağı olarak kabul edilemez. Çünkü Zan, vahyin mutlak hakikati karşısında; beşerin sübjektif yorumunu, insanoğlunun heva ve hevesini, sanrılarını, keyfi hüküm ve yargıları içermektedir. Dolayısı ile, ilkesel olarak sabitesi de yoktur.

Yeryüzündekilerin çoğunluğu(ekserünnas) da, Dünya’da “elâlem” tanrısına dönüşerek hüküm sürebilmekte, kitlelerin zanna tabii olarak sürüler halinde bilinçlerini devre dışı bırakmalarını emredebilmektedir. Allah’tan başkasını kendisine ilah edindiğinin farkında olmayan ve dini yalnızca liderine, politikacısına, hocasına, cemaatine, takımına, partisine, ağabeyine, imamına veya şeyhine has kılmaya başlayan kalabalıklar işte bu “ekserunnâs” terkibini oluşturmaktadır. Hatta ve hatta, çoğunluğun seçtiği insanlar, parlemento adı verilen yerlerde toplanarak helalleri haram, haramları helal kılma yanlışına düşerek ilahlık taslayabilmektedirler. Veya yasakların sorgulanması konusunda, insanların çoğunluğu referandumda oy kullanması halinde, Allah’ın emrine aykırı kararlar aldırabilmektedir.

Rabbimizin bize öğrettiğine göre bu çoğunluk kesim, gaybın bilgisinin yalnızca Allah katında olduğunu(A’raf 187) anlatsanız da anlamazlar. Yeryüzünde Allah’ın emrinden başka galip gelecek kimsenin olmadığını bilmezler(Yusuf 21). İslam’a göre Allah’tan başkasına kulluk edilmeyeceğini(Yusuf 40), Yaradan’ın vaadinden asla caymayacağını (Rum 6),  Allah Rasulü’nün bir beşer ve Rasul olarak uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderildiğini (Sebe 28) bilmezler. Tam tersine Yahudilerin Üzeyir’i, Hristiyanları İsa’yı ilah edinmesi gibi, Hz.Muhammed’i ilah edinmeye tevessül ederler. Rızkın bollaşmasının da, daralmasının da Allah’ın ilmi kudreti çerçevesinde olduğunu(Sebe 36) idrak edemeyen bu çoğunluklar, gayrimeştu yollardan hızlıca zengin olmanın yollarını ararlar. Gelirlerine haram katarak rızıklarını kirletmede bir beis görmezler. Kıyamet günü toplanacaklarını da bilmezler(Casiye 26). Ahiret kavramını unutmuşlardır.

Mübarek Kur’an’ın indirildiği 1443 sene öncesinden bugüne kadar, İnsanların ekserisinin Kur’an’a iman etmemesi keyfiyetinde herhangi bir değişiklik gözlenmemektedir. Ulusalcı zihinler, tamamen madde temelli düşünmeye alışmış kapitalist vatandaşlar, hedonist gençler, materyelist ideolojiler ve bilimi ilah edinmiş uzmanlar, bu Kitab’a iman etmemekte; ulus devlet kodları, bilim Tanrısı ve çıkarlarından elde ettikleri zanlarla yaşamaktadırlar. İçinde bulunduğumuz Kur’an ayında toplumun büyük çoğunluğu tarafından koşarak gidilen teravih namazlarında, cenaze törenlerinde veya güzel sesli hafızların solistliğinde dinlenen terennümlerde bu ayetlerin birçoğu okunduğu halde, insanlar cahiliyye pisliklerinden uzaklaşamamaktadır. Anlamın künhüne bir türlü vakıf olamayan bu çoğunluk, her fırsatta bizi de iman etmeye çağırdıkları demokrasilerine, partilerine, mezheplerine ve bilimlerine(aşı örneğinde bunu yakinen yaşandı) iman etmeyip de “Biz yalnız Allah’a dayandık” dediğimizde; “Bu kadar insan yalan mı söylüyor” veya “Onca imam, şeyh, lider, uzman yanlış biliyor; bir tek sen doğru biliyorsun öyle mi?” hezeyanlarıyla karşımıza dikilebilmektedirler.

Oy vermekten aşı olmaya, çocuklarımızın eğitim modelinden eşlerimizin çalışma hayatı karşısındaki tutumuna kadar, her alanda kendine biat isteyen bu “ekserünnas” ilahı; bizi aldatmakta, saptırmakta ve Rabbimizin yolundan çevirmektedir. Bilen bir topluluk için, çoklukların söylediğinden uzak durmak, her zaman şüphe ile yaklaşmak üzerimize borçtur. En doğrusunu bilen Allah’tır…