Zulmün sesi Çin’den duyuldu dünya sağır

Uygurlara yönelik zulmü dünyanın gözü önünde sürdüren Çin, sistemli yok etme planında ikinci aşamaya geçti. Sanatçı, edebiyatçı, akademisyenlerden oluşan yetişmiş beyinleri hedef alan Pekin, sadece bu yıl 150 aydını hapiste ya da toplama kamplarında ‘yok etti’.

Çin Müslüman Uygur azınlığına yönelik soykırım ve imha politikalarını dünyanın gözü önünde sürdürüyor. 1 milyon Uygur’u toplama kamplarına dolduran Pekin Müslümanların kültürel kimliklerini yok etmek için aydınlarını ve sanatçılarını da hedef alıyor. Aralarında ünlü profesörler, yazarlar, akademisyenler ve gazetecilerin de olduğu 150’den fazla isim gözaltına alındı ve akıbetleri bilinmiyor.

Çin yönetimi, Doğu Türkistan’daki zulmünü dünyanın gözü önünde sürdürürken, 2018 yılında 150’den fazla Müslüman aydını hapse attı ya da toplama kamplarına gönderdi. Uluslararası sivil toplum kuruluşları, aileleri ve çalıştıkları kurumlar tarafından kayıp oldukları teyit edilen akademisyen, gazeteci, yazar ve sanatçıların hapse atıldıkları ya da fiziksel ve psikolojik işkencelerin yapıldığı toplama kamplarına gönderildikleri düşünülüyor. Bunlar arasında Çin’in sakıncalı 6 ülke arasında gösterdiği Türkiye’yi ziyaret edenler dikkat çekiyor.

Çin “selam verme, bayrak taşıma, mesleki yetersizlik” gibi bahanelerle 1 milyondan fazla Müslüman’ı toplama kamplarında tutuyor. Kamplarda işkence görenlere, Çin Cumhurbaşkanı Jinping’e bağlılık yemini etme, “Allah ve Peygamber’i inkar belgesi” imzalatma gibi psikolojik baskılara maruz kalan Uygurlar, yaşadıkları zulmü, Pekin yönetiminin yabancı ülkelerle ekonomik ilişkileri nedeniyle dünyaya duyuramıyor. Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Af Örgütü gibi bazı STK’ların toplama kamplarını gündeme getirmeye yönelik çağrıları dışında, 21. Yüzyıl’ın utanç kampları konusunda Pekin yönetimine hiçbir ülke ya da kuruluş baskı yapamıyor.

Doğu Türkistan’daki Sincan Mali ve Ekonomi Üniversitesi ile Sincan Ziraat Üniversitesi eski öğretim görevlisi Doç. Dr. Abdülveli Eyüp, Pekin’in Uygurlara yönelik asimilasyon politikalarını gündeme getirmek için diasporadaki Uygur Türkleri ile ‘kayıp aydınlar’ listesi çıkarttı. Listedeki isimler, Doğu Türkistan’daki üniversite, gazete ve diğer kuruluşlarla temasa geçirilerek teyit edildi. Kayıpların ailelerine de tek tek ulaşıldı.

150 kişilik ‘Zulüm listesi’nde Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine direnen ya da itiraz eden aydınlar da, komünist yönetime bağlı hatta Pekin’le birlikte hareket eden akademisyenler de var. Kayıp listesi, Çin’in 2016’dan itibaren hızlandırdığı asimilasyon politikası çerçevesinde yazar, alim, sanatçı ve akademisyenleri baskı altına alma uygulamalarının geldiği noktayı gözler önüne seriyor.

TÜRKÇE BİLE KONUŞAMAYAN PROFESÖRE HAPİS

150’den fazla aydının bulunduğu listede tanınan isimlerden biri, ünlü tıp profesörü Halmurat Ghopur. Türkiye’de de kitapları tercüme edilen ve Sağlık Bakanlığı’nın davetlisi olarak Ankara’ya gelen Halmurat Ghopur, alternatif tıp konusunda çalışmalarıyla biliniyor. Ghopur, Türkiye ziyaretinin ardından ‘milliyetçi eğilimler gösterdiği’ ve ‘hilafet devleti kurmaya çalıştığı’ gerekçesiyle tutuklanıp hapsedildi. Akıbetinin ne olduğu hala bilinmiyor. Çin Komünist Partisi’nin yetiştirdiği ve Sincan Tıp Üniversitesi Rektörlüğü’ne atadığı 2017’de ise Doğu Türkistan Gıda ve İlaç Denetim Kurulu Başkanı olarak görevlendirdiği Ghopur, Uygurlar arasında komünizme bağlılığı ile biliniyor ve Uygur Türkçesi’ni bile konuşamadığına dikkat çekiliyor.

GAZETECİLER PROFÖSÖRLER…

Doğu Türkistan’ın ileri gelen ilahiyatçılarından ve tefsircilerinden Muhammed Salih Hacim’den de yaklaşık 1 yıldır haber alınamıyor. Hacim, Çin hükümetinin verdiği görevle 1986’da Kur’an’ı tefsir eden, Komünist Parti ile ilişkileri nedeniyle Uygurlar arasında eleştirilen bir isim. Ancak o da zulüm dalgasından kurtulamadı.

Çin’in tanınmış Uygurları hapse atma politikasını uygulamaya başlamasından sonra hedef alınanlar arasında gazeteciler de bulunuyor. Dört gazeteci ile Pekin yönetiminin medyayı sansürlerlenmesi için görevlendirdiği Sincan Basın Konseyi Başkanı Abdurrahman Ebey’den de haber alınamıyor. Ebey’in de Pekin yönetimiyle ilişkilerinin iyi olduğuna dikkat çekiliyor.

ÜNLÜ TARİHÇİ 8 AYDIR KAYIP

Uygurların ünlü tarihçisi Prof. Dr. Rahile Davut’tan da 11 aydır haber alınamıyor. Davut, geçen aralık ayında bir akrabasına, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’den, Pekin’e seyahat etmeyi planladığını söyledikten sonra ortadan kayboldu. Uygur eserleri, folkloru, müzik ve el sanatları konusunda uluslararası üne sahip Davut da Çin yönetimi tarafından taktir gören Doğu Türkistanlı akademisyenler arasındaydı.

Kültür Bakanlığı tarafından kitapları Türkçe’ye çevrilen, makaleleri Türk akademisyenler tarafından yakından takip edilen Uygur folkloru uzmanı Prof. Abdulkerim Rahman da kayıplar listesinde.

Mısır El Ezher Üniversitesi’nde doktora yapan Doğu Türkistan’ın tanınan şair ve ilahiyatçı Habibullah Tahti; Sincan İslam Üniversitesi’nden ilahiyat profesörü Şehabettin Damullah da kayıplar listestede dikkat çeken aydınlardan. 

Doğu Türkistan’ın sembol isimlerinden alim Abdülkerim Abdulveli 1990’dan beri tutuklu bulunduğu Çin hapishanesinde 3 Aralık’ta hayatını kaybetmişti.

Listede Çin’de yaşayan Kırgız ve Özbek kökenli 4 akademisyen de bulunuyor.

SAYI ÇOK DAHA FAZLA

Kasım ayında hazırlanan 150 kişilik listedekinden çok daha fazla akademisyenin hapse atıldığı ya da kampa gönderildiği belirtiliyor. Kesin sayının Çin yönetiminin baskıları nedeniyle belirlenemediğine dikkat çeken Abdülveli Eyüp, “Doğu Türkistan’daki kaynaklarımızdan aldığımız bilgiler, zulüm ve baskının boyutlarının her geçen gün arttığını gösteriyor. Biz sadece teyit edebildiğimiz isimlere listede yer verdik. Teyidi açısından ‘şüpheli’ kategorisinde yüzlerce kişi var” dedi.

Karar