Tunus’ta Emperyalizm Oyunu

Tunus’ta yaşananlar sadece Tunus’u ilgilendirmiyor. Bölgeyi ve bütün Müslümanları ilgilendiriyor.

Emperyalizmin bitmeyen oyunları nöbetler ve yer değiştirmelerle sürüyor. “Arap Baharı” aldatmacasının yeni bir sürecidir bu. Müslümanların kendi kendilerini yönetmeye izin verilmiyor. Tuzaklar içeriden. Emperyalizmin oyununa teşne ve hazır olan köleler var. Onlar oldukça huzur bulunamıyor. Bu, hemen her dönem Müslümanların asıl çıkmazı.

Siyonizm’in tuzakları emperyalizm ile iç içe. Elbette bunu salt İsrail ile alanı daraltmak ve sınırlamak düşüncesinde değiliz. Çünkü Siyonizm’in gücü geniş ve çok boyutlu. Amerika ile Siyonizm sermeyesi iç içe. Bununla birlikte Müslüman olan ülkelerin yöneticileri de ne yazık ki onlarla. Müslümanlar Batılılaşma sürecine girdikten itibaren iradelerini tamamen teslim etmiş durumdadırlar. Bunun elbette birçok nedeni var. Müslümanların kişilik sorunu, yani kendi iradelerine ve manevî güçlerine olan güveni yitirmeleri. Yenilgi psikolojisi baskın. Varlıklarını onlara bağlıyorlar.

Müslüman aydınların teslimiyeti. Bağımlılıkları emperyalizmin ve sömürgeciliğin işini kolaylaştırıyor. Çünkü zihnî kırılması asıl neden. Direniş ruhu yitirildi. İdeolojik ayrışmalar da işin içinden çıkılamaz hâle getiriyor. Bir taraf diğer tarafın yenilgisi uğruna çok şeyi feda ediyor. Rakiplerinin yenilgisin uğruna gelen felâketleri bile görmüyor görmek de istemiyor.

Oysa bir milletin çıkarı bütündür. Bir tarafın yenilgisiyle sonuçlanan durumlar milletin tamamına zarar veriyor.

Tunus’ta yaşananlar sadece Tunus’u ilgilendirmiyor. Bölgeyi ve bütün Müslümanları ilgilendiriyor.

Müslümanlara ait sermaye kontrol altında. Zaten kaynakların Müslümanlar tarafından kullanılmasına izin verilmiyor. Bölge, gene kaynamaya başladı. Süreç nereye doğru evrilir çok da emin olamıyoruz. Çünkü Müslümanların bölünmüşlüğü asıl zorluk.

Okurlarımdan istirhamım emperyalizmin, sömürgeciliğin, işgallerin arka planını bilmek için günlük dalgalara kapılmadan sağlıklı ve soğukkanlı düşünmeleri. Bunun için de bunu en iyi ortaya koyan düşünürlerin eserlerini sıkı okumaları. İslâm milletinin bütünlüğü ve medeniyet bağlamında Üstad Sezai Karakoç’un sıkı okunması.

Diğer taraftan da Filistinli Arap ve Hıristiyan Edward Said’in eserlerinin okunması. Edward Said, emperyalizmi içeriden yaşayan bir düşünür. Kimi çevrelerin küçümsediği Siyonizm sorununun boyutunun anlaşılabilmesi için durumun ciddiyetinin kavranması gerekiyor. Elbette okunacak çok yazar ve eserleri var.

“Arap Baharı” yanıltmacasının acılarını fazlasıyla çekiyoruz. Yaşadıkça âdeta çözümsüzlüğe sürükleniyoruz. Bu, geçmişte yaşanan kara dalgaların bir yenisi ve bir başlangıcı. Bizi bizimle uğraştırmak, bizi bizimle birbirine düşürmek ve vurdurmak. Biz ise hâlâ aklımızı kullanamıyoruz, susuyoruz, ilgisiz kalıyoruz veya “bize ne?” dercesine bir kenara çekiliyoruz. Bu da sorunlarımızın büyümesine neden oluyor.

Şundan eminiz ki ve ne yazık ki, Müslümanların ideolojik bölünmeleri, ideolojik olmaktan çok çıkar duygusundan kaynaklanıyor. Yöneticiler de böyle, taraflar da böyle.

Olaylar günlük olarak ve çok hızlı gelişiyor. Biri henüz başlamışken bir bakıyoruz ki yeni bir sorun ile baş başayız. Suriye, yılların kangreni. Yara derinleştikçe derinleşiyor ve içinden çıkılamıyor. Bitip tükenmeyen Filistin sorunu, şimdi bir Afganistan olayı başladı, göçmenler sorunu, Kıbrıs sorunu ve ardından da Tunus olayı patladı. Türkiye’nin kendi içinde yaşadıkları… Bunların hiç biri diğerinden soyutlanamaz. Meşguliyetler dikkatlerin dağılmasına neneden oluyor. Hemen her birinin muhatabıyız.

Tunus’ta bu olay bununla kalmayacak. Mısır sorunu ortada. Emperyalizmin darbeci zihniyeti işbaşında. Bu, aynı zamanda Müslümanlara bir gözdağıdır. Bir millet toplu bir uyanış ve diriliş ruhunu yeniden kavramazsa giderek içinden çıkılamaz bir duruma sürüklenilir. Müslümanların seslerini birlikte yükseltmeleri gerekir. Hiçbir kesim kendini soyutlayamaz.

Milli Gazete / Ali Haydar Haksal