“Taliban’ı Hiçbir Eğitimi, Görgüsü, Devlet Yönetim Becerisi Olmayan Militan Zannediyorlar”

Yazdıklarımın bu kadar şaşırtıcı gelmesi, insanların halen Taliban yönetimindeki Afganistan hakkındaki algılarının belli bir şartlanmışlık içinde olmasının sonucu. Taliban’ı hiçbir eğitimi, vizyonu, görgüsü, devlet yönetim becerisi olamayacak bir militanlar topluluğundan ibaret zannediyorlar. Oysa Taliban adı üzerinde, öğrenci birliğidir, yani meslekleri öğrencilik, bilgi, bilim, eğitim. Tabi “talip olma” halinin Türkçedeki öğrenciliğin çok daha ötesinde ve derininde bir anlama sahip olduğunu unutmadan.

Afganistan şimdi verdiği göçleri geri istiyor
Geçtiğimiz ay Afganistan’a yaptığım ziyaretten sonra yazdığım seri yazılara dair ciddi şaşkınlık ifade eden tepkiler aldım. Aslında açık kaynaklardan da rahatlıkla izlenebilecek gelişmeleri ve durumları yakından şahit olarak yansıtmaya çalışmıştım. Yazdıklarımın bu kadar şaşırtıcı gelmesi, insanların halen Taliban yönetimindeki Afganistan hakkındaki algılarının belli bir şartlanmışlık içinde olmasının sonucu. Taliban’ı hiçbir eğitimi, vizyonu, görgüsü, devlet yönetim becerisi olamayacak bir militanlar topluluğundan ibaret zannediyorlar. Oysa Taliban adı üzerinde, öğrenci birliğidir, yani meslekleri öğrencilik, bilgi, bilim, eğitim. Tabi “talip olma” halinin Türkçedeki öğrenciliğin çok daha ötesinde ve derininde bir anlama sahip olduğunu unutmadan.
20 yıl boyunca ABD’ye karşı verdikleri tavizsiz savaş, öncesinde de dünyayı umursamayan kendi doğruları alemleri içinde yaşayan hallerinin Batılılaşmış alemlerimize önemli bir şey söylemesi mümkün görünmüyordu. Oysa daha önce de söylediğim gibi, onca kanlı çatışma ortamının dibinden gelip yönetimi devraldığı saat ilan ettiği genel afla bütün Afganistan’da tesis ettiği barış ve istikrar dolayısıyla Afganistan her türlü dikkati ve takdiri hak ediyor.
Neticede geleneklerin, özellikle kan davası geleneklerinin çok yaygın ve güçlü olduğu bir toplumdur Afgan toplumu. Böyle bir toplumda devletin genel af ilan etmesi o kadar kolay değil, onu geçtik, ilan etmişse bunu uygulayabilmesi o kadar kolay değil. Çünkü devletin bu ilanı halkın örflerine, geleneklerine, törelerine karşı olacağı için bir direnişle karşılaşmaması imkânsıza yakın bir şeydir. Devlet kendi kendine affı ilan eder ama halk yine bildiğini okur kendi kan davasının peşinden gider, böylece yine hiç bitmeyecek şiddet ve savaşa döngüsü devam eder. Oysa Taliban Lideri Ahundzade’nin Mekke’nin fethinde Peygamber efendimizin yaptığından ilhamla ilan ettiği birkaç satırlık metin bütün geleneklerin, örfün, törelerin gücünün üstünde bir etki yaparak affı hayata geçirmiş.
Aslında diğer tüm İslam’a aykırı geleneklere karşı da Emirliğin hükmü olabildiğince güçlü bir etki yapıyor. Şeriata aykırı ama kadını ezen, ona hiçbir hak hukuk tanımayan ve Afgan toplumunun derinlerinden oldukça etkili birçok töre vardır. Onlar şimdi tamamen Taliban’ın hayata geçirdiği hukukun süzgecinden geçerek genel olarak insanın ve özel olarak kadının lehine işlemeye başlıyor. Sadece kadınların eğitimi meselesiyle ilgili Batı medyasının ürettiği klişelerden bakanların göremeyeceği büyük ayrıntılar bunlar.
Üstelik kadınların eğitimi konusunda da durum hiç zannedildiği gibi değil. Kız çocuklarının üniversite okumasıyla ilgili ciddi bir sistem hazırlığının yürütülüyor olduğunu da bu vesileyle öğreniyoruz.
Afganistan’da 45 yıl sonra ilk defa bütün ülkede
geçerli olan bir istikrarın ve barış ortamının tesis edilmiş olduğunu söylemiştik. Bu istikrarın en bariz sonuçlarından biri ülkede ciddi bir kalkınma hamlesinin başlamış olması. Ancak çok güçlü ve istikrarlı bir merkezi yönetimin olmasıyla gerçekleşebilecek yatırımların haberleri art arda gelmeye başlıyor.
Daha önceki yazılarımda Afganistan’ın yabancı yatırımcıları beklediğini söylemiştim. Doğrusu yabancı yatırımcılar halen Afganistan’ın BM nezdindeki tanınma protokollerinin belirsizliği dolayısıyla gecikse de Afganistan devleti kendi yatırımlarını kendisi hızla yapmaya başlamış durumda. Sadece yolsuzluğu sıfırlamış olmaktan dolayı devlet bütçesinin daha etkili kullanımının çok basit bir sonucunu gördük mesela yakın zamanda: Afganistan ilk defa komşu ülkelere olan bütün elektrik borcunu sıfırladı.
Amuderya petrol sahasında 6 yeni petrol kuyusu açıldı ve günlük çıkarma seviyesi 1.350 tona çıkarıldı. Şu anda toplam 24 petrol kuyusu çıkarılmaya hazır durumda. Diğer birçok sahada yeni petrol sahaları keşfedildi ve son gelişmelerle birlikte Afganistan petrol konusunda petrol üreten ülkeler kategorisine girmeye doğru hızla yol alıyor.
Ülkenin en güçlü yanlarından birinin insan kaynakları olduğunu söylemiştik. Bu insan kaynaklarını değerlendirmek için emek-yoğun yatırımların, mesela tekstil veya tarım ve hayvancılık yatırımlarının ülkeye kaydırılabileceğini söylemiştik.
Şimdi Ceyhun Nehri üzerinde kurulmaya başlanan ve yapımı hızla ilerleyen bir büyük baraj, bu konuda Afganistan’ın sanılandan çok daha hızlı bir kalkınma sürecine gireceğini haber veriyor.
Kuştayba Kanalı Projesi, eskiden beri başta Kuzey vilayetlerinde yaşayanlar olmak üzere tüm Afganlar için büyük bir arzu ve umuttu. İslam Emirliği›nin gelişi ve istikrarı tesis etmesiyle birlikte bu istek gerçekleşme eşiğine geldi. Kanal projesinin tamamlanmasıyla Kuzey Afganistan’ın uçsuz bucaksız kurak çölleri tarım arazilerine ve gelişen sanayi bölgelerine dönüştürülecek.
Proje, Ceyhun Nehri’nden saniyede yaklaşık 650 metreküp suyu Belh, Cevzcan ve Faryab eyaletlerinin çöllerine taşımakta ve 300.000 hektar çölü verimli tarım arazisine dönüştürmektedir. Kanalın genişliği, ortalama 100 metre, derinliği 8,5 metre, su yüksekliği ise 6,5 metre.
Toplam uzunluğu 285 km olan kanalın suyunu Belh Vilayeti Galdar İlçesi’ndeki Ceyhun Nehri’nden alan kanal, Galadar İlçesi çöllerinden geçerek “Haratan-Mazar-i-Şerif” ile kesişiyor. İlk etabı yaklaşık 6 ayda tamamlanacak olan projeyi Afganistan’ın GAP’ı gibi düşünebilirsiniz.
Bölge ülkelerine gidecek suyun azalacak olması dolayısıyla proje komşu ülkelerle Afganistan arasında bazı gerilimlere yol açmıyor değil. Ama bundan da önemlisi ülke içinde böyle devasa bir projeyi ancak istikrarlı ve güçlü bir yönetim göze alabilir.

Aslında insan kaynaklarıyla, yer altı kaynaklarıyla, sularıyla ve lojistik konumuyla barındırdığı son derece güçlü potansiyellerin Orta Asya’nın kalbinde, tarihi ve kültürel derinliği olan bir ülkenin kalkınmasını kimlerin ne kadar geciktirmiş olduğuna dair ibretlik mesajlar da veriyor bu gelişmeler. İşgalciler 40 yılda 4 milyon uyuşturucu müptelasından başka bir yatırım yapmadılar, ama ülke kendi sahiplerinin eline geçince böyle bir kalkınma ufkuna doğru hızla yol alabiliyor.

Yalnız bu haberler yıllardır Afgan kaçak göçmenlerini dillerine dolayanlara müjde mi olsun, kötü haber mi bilemedim. Çünkü öyle görünüyor ki, ülkede her geçen gün daha da pekişmekte olan iç barış ve ekonomik gelişmeler Afgan halkının dışarıya göçünün de tamamen duracağını hatta geriye göç çekeceğini de haber veriyor.
Yasin Aktay / Yeni Şafak