Şiddet Amerika’nın Sonunu Getirir mi?

ABD bu tepki dalgası ile yıkılır mı? Bugünlerde zihinlerden geçen soru bu. 20. Yüzyıl Amerika (ABD) yüzyılı idi.

ABD’nin dünya hükümranlığı karnesi hiç de parlak değildi. “Çirkin Amerikalı” lâfı boşuna çıkmamıştı. Daha 1990’larda Mustafa Özel “Amerikan yüzyılının sonu”nu yazdı. İlk cümlesi: “Amerikan yüzyılının sonu, Amerika’nın sonu değil.” 1993 baskılı kitabı kütüphanemde buldum. İnternetten baktım, aradan geçen 17 yıl içinde tek baskıda kalmış! Düşünce dünyamızın sefaleti! Okumamak, fakat habire ahkâm kesmek!

Amerika’da bir zenci vatandaşın polis tarafından herkesin gözü önünde öldürülmesine karşı tepki dalgası şiddetlenerek devam ediyor. Böyle dalgalar sonunda söner gider. Önemli olan o dalgaların üstüne yükselen ve tepkiyi açıklayan “söz”dür. Sözün tesiri gözle görülen dalgalardan fazladır, kalıcıdır. Zaman, yerli yerinde söylenmiş o sözü süreklileştirirse, işte bu bir hareket noktası olur.

Bu sözü bir zenci kız söylemiş olabilir mi? Tamika Mallory şöyle demiş: “Gençler karşılık veriyorlar, öfkeliler. Yağmacılığı ve şiddeti sizden öğrendik. Bunu durdurmanın kolay bir yolu var. Polisleri tutuklayın ve onlara suçlama yöneltin. Sadece Minneapolis’tekileri değil, insanlarımızı öldüren Amerika’nın her yerindeki tüm polisleri suçlayın. Bize yağmalamaktan bahsetmeyin. Yağmacı olan sizlersiniz. Amerika siyah insanları yağmaladı. Buraya ilk geldiklerinde yerlileri yağmaladılar.

Yağmacılık sizin yaptığınız bir şey ve biz de sizden öğrendik. Şiddeti sizden öğrendik.”

Tercüme meselesi metinde hissediliyor. Onlara suçlama yöneltin!  Hey, türkçe neredesin? “Onlara suç isnad edin, suçla itham edin” olabilir mi? Buradan, siyahileri öldüren polislere bir suç isnadında bulunulmadığını, mahkemeye bile çıkarılmadıklarını veya bugüne kadar mahkemeler tarafından tecziye edilmediklerini çıkarabiliriz.

Mallory hanım, Amerikan sistemine karşı çok köklü bir çıkış yapmıyor. Sadece yağmacılık ve şiddet isnadlarına cevap veriyor: Sizden öğrendik! Neden ondan öğrendiklerini, kötü de olsa yapmaya devam ediyorsun?

Burada bir siz-biz ayrımı üzerinden ifade temayülü var. Bunun üzerinde durulabilir belki. Fakat bu zencilerin amerikalılıktan başka şansı yok! Başka dilleri, dinleri, idealleri yok.

Siyahilik bir etnik bütünlük vaad etmiyor. Siyahilik Amerika’nın bir alt kültürü. Müslüman siyahiler bu çatışmalara bir ciddiyet katabilirdi. Fakat siyahî Müslümanlık hareketinin kontrol altında olduğunu, dikkatten uzak tutmamak lâzımdır. Zenciler, ABD için ispanikler kadar ciddi bir tehdit değil. Tamika hanım, ABD yönetimine karşı şiddet dilini makul gösteren bir şekilde değil de mazlumiyeti esas alan bir sözle karşı çıksa idi, bunun yankıları daha geniş olurdu.
“İşte buradayız, bizi de öldürün! Çünkü biz olağan suçluyuz. Ne duruyorsunuz! Bizi öldürmek bu sistemde meşru sayılıyor! Tek tek temizleyeceğinize, meseleyi kökten halledin!”

Şiddet, yağma, ABD yönetiminin işini kolaylaştırıyor. Zenci şiddeti ne ki, ABD’nin polis şiddeti karşısında?

İspanikler, yani İspanyolca konuşan Güney Amerika ahalisi. ABD, Meksika ile komşu. Neden Meksika sınırına duvar örülüyor? Buradan geçenler, ABD’nin sınırna yakın bölgelerinde, kalabalık ispanik nüfusu dolayısıyla kolaylıkla arazi olabiliyor, dillerini, kültürlerine belli ölçüde de olsa koruyabiliyorlar.

Amerika 20. Yüzyıldaki üstünlüğünü kaybetti. Bunun da farkında, hırçınlık kolaylıkla hissediliyor. ABD’nin, Sovyet sisteminin çökmesinden sonra esaslı işi, İslâm dünyasını kontrol altında tutmak için yaptığı harekatlar. Afganistan, Irak, Suriye işgalleri ve bu ülkelerdeki bitmez tükenmez kargaşalıklar. Yemen meselesi, hatta Libya. Diğer taraftan İsrail’e verilen açık destek, Türkiye’ye karşı açık veya gizli köstek! Dünyada yeni nesil savaş uçağı F-35’e sahip tek ülke: İsrail. Nükleer silahı olan, büyük ülkeler dışında bir tek İsrail var.

İsrail daha güçlü bir hâmi bulamazsa, ABD çökmez! Zencilerin de gidecek yeri yok!

Karar / D. Mehmet Doğan