Peygamberimizden Muhteşem Bir Hatırlatma: Sekülerliğe Karşı Uyanık Olun!

Prof. Dr. Yavuz Köktaş, kişisel web sitesinde yayınladığı yazıda insanın gündelik hayatındaki söylemlerine yansıyan sekülerleşme eğilimlerini sorguladı.

Elbette hadiste bu ifade yok! Ancak şimdi zikredeceğim hadis ilginç bir şekilde bize sekülerliğin Müslüman zihnine nasıl bulaşabileceğine dair fikirler veriyor. Hadis söyle:

Rasûlullah (s.a.v) bir sahâbîsi ile karşılaşmıştı. Ona: “Nasılsın?” diye sordu. O da “İyiyim” dedi. Efendimiz (s.a.v) tekrar sordu, bir daha sordu. Sahâbî ancak üçüncüde: “Allah’a hamd olsun, iyiyim” dedi. Bunu üzerine Allah Rasûlü (s.a.v): “İşte benim senden istediğim bu cevaptı!” buyurdu. (İbnü’l-Mübârek, Zühd, I, 328/937; Heysemî, VIII, 46)

Hadise dikkat edelim: Hz. Peygamber soruyor, sahabi üç kere iyiyim, diyor sadece. Sonuncusunda elhamdülillah deyince maksat hasıl oluyor. Bu hadis bize hayatın merkezine bir dünya görüşü, bir inanç, bir tefekkür tarzı, bir bakış açısı, bir paradigma olarak Allah konulmadığı sürece Müslüman dahi olsa inancın ve amelin sekülerleştiğini, gitgide zayıflayabileceğini gösteriyor. İslam dininin topluma yansıdığı geleneksel dünyada oluşan tasavvurlara ve işleyen hayat tarzına baktığımızda merkezde Allah’ın olduğunu görürüz:

Allah hayrını versin

Allah bildiği gibi yapsın

Seni Allah’a havale ediyorum

Allah kahretsin

Allah kabul etsin

Allah razı olsun

Allah mübarek eylesin

Allah rahmet eylesin

Allah utandırmasın

Allah hidayet versin

Allah muvaffak eylesin

Allah nasip ederse…

Allah ayağına taş değdirmesin

Allah gönlüne göre versin

Allah’ın izniyle

Allah’a emanet

Allah bilir

Allah kerim

Allah aşkına

Allah’ını seversen

Allah aşkına

Allahu ekber

Allah’ın selamı

Elhamdülillah

Sübhanallah

Maşallah

İnşallah

La havle vela kuvvete…

La ilahe illallah

İnna lillâhi ve inna ileyhi raciun

Allah Allah

Hay Allah

Eyvallah (bugün mafyanın jargonu olmuş)

İllallah

Fesuphanallah

Peki fert olarak değil de bir bütün olarak toplumsal yapıya baktığımızda bugün aynı şeyin geçerli olduğunu söyleyebilir miyiz? Bence hayır. Tabloya bir bakalım isterseniz:

İnsan beklemedik bir anda çocuk müjdesi ile karşılaşıyor ve şöyle diyor: Hayat bana müjde verdi.

Çocuğun başına bir şey gelecekti, son anda kurtuldu ve şöyle diyor: Hayat çocuğumu bana bağışladı.

Çocuğunu kaybedince de hayat çocuğumu elimden aldı, diyor.

Anne, zorlu bir göreve gitmek isteyen evladına, bana söz ver geri döneceksin, diyor. Sanki dönmek onun elindeymiş gibi… Allah’ın izniyle demek yok!

Evlat, ameliyat olacak babasına, bana söz ver, ameliyatta başaracaksın, diyor. Sanki iyileşmek onun elindeymiş gibi… Allah’ın izniyle demek yok!Çocuğu veya eşi ölmek üzeredir. Adam “ölmene izin vermeyeceğim” veya başına bir musibet gelecektir, “başına gelmesine izin vermeyeceğim” diyor. Sanki ölmesine engel olacak yahut başına gelebilecek musibeti engelleyecek kudrettedir!

Yarın 3’te toplantımız var, bekliyoruz, diyor. O da tabii ki geleceğim, diyor. İnşallah yok!

Yeni yıl bize hayırlar getirsin, diyor. Yeni yılı kutlamak bir yana yeni yılın elinde bir güç, kudret var mı ki bir şeyler getirecek?! Denilecekse yeni yılda Rabbimiz bizlere hayırlar nasip eylesin, denmeli değil mi?

Çalışan birine üç kere sorsak: “Kazanıyor musun?” O da her seferinde “kazanıyorum” dese, üçüncüsünde hatırlayıp “helalinden” diye eklese Biz de “işte aradığımız cevap buydu” deriz herhalde. Kazanıyorum, nasıl olursa olsun değil, helalinden… Sadece “kazanıyorum” dersek, bu, seküler/dünyevi bir yaklaşım ve yaşantı olur. Bizi bu yaklaşım ve yaşantıdan ayıran hep helali gözetmek, helalinden kazanmaktır.

Yemeğe başlarken, besmele bitirirken hamd yok! Bizim seküler ve dünyevi yaklaşım ve yaşantıdan ayıracak olan başlarken Allah’ı hatırlamak; bitirirken Allah’ı anmaktır.

Üniversiteye hazırlanan evladına başaracağına inanıyorum diyor, Allah’ın izniyle başaracaksın demek yok!

Selamun aleyküm yerine selam diyor veya günaydın, iyi günler diyor. Yeme içmeyi sol el ile de sağ eliyle de yapmak mümkündür. Ancak sağ elle yapıyorum, sünnettir şuuru insanı sekülerleşmekten korur. Bir şeyi sadece sağ elle yapmak yetmez, onun sünnet olduğunu da bilmek burada önem arz ediyor.

Yukarıdaki hadisi şimdi daha büyük kurumsal mekanizmalara uygulamaya çalışalım:

Mesela bilim. Ne ile meşgulsün, ne ile ilgileniyorsun? Bilim ile. Bunu 3 kere sorup da aynı cevabı alırsak şunu ilave etmek lazım: Bilim ile Allah için, Allah adına. Bir tasavvur, bir inanç olarak bu yoksa bilim bilim için olur. Sanat da böyledir. Sanat sanat için değil sanat Allah içindir. Devlet yönetmek de böyledir. Devlet devlet için yani siyaset siyaset için değil siyaset Allah içindir. Siyaset siyaset için olursa seküler bir hal alır; siyaset Allah için olursa İslami bir hal alır. Ekonomi alanı da böyledir. Ekonomi ekonomi için değil, ekonomi Allah içindir. Elbette bu devlet ya da ekonomiyi yönetmenin kendi içerisinde kuralları olmadığı, aklın buraya dahil bulunmadığı anlamına gelmez. Elbette aklın kanunları içerisinde bunlar yönetilir, amma çerçeveyi, meşruiyeti İslam çizer.Sonuç olarak denilebilir ki, bizim Müslümanlar olarak farkımız nasılsınız denildiğinde sadece iyiyim demek değildir. Bunu zaten herkes söyler. Burada farkımız Allah’a hamdolsun diyerek Allah’ı anmak ve hatırlamaktır. Peygamberimiz sadece “iyiyim” demeye “Allah’a hamd”i katarak sekülerlikten manevi olana yükseliş yaptı. Şimdi görünen o ki, “Allah’a hamd” kaldırılarak tekrar sekülerliğe dönüş söz konusudur. Oysa İslami açıdan bakıldığında hayatta seküler en ufak bir alan yoktur. “Doğu da Allah’ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah’ın vechi/zâtı (kıblesi) oradadır. Şüphesiz Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilmektedir.” (Bakara, 115) Yine bizde mübah alanlar dahi manevidir, dinidir. Zira mübah alanlarda serbestiyeti de Allah tanımakta, meşru kılmaktadır. O halde bu dinin tabiatında sekülerlik yoktur, ama Müslüman inanç ve amelini sekülerleştirebilir.

İslami Analiz