Mütesettir Anıtkabir!

Demek bazıları için dâva sırf Anıtkabir’e girmek davasıymış! Girin Anıtkabir’e!  (Bu noktada “Girin cennete!” hitabı mevzubahis değil nasıl olsa!) Hafta sonunda örtülü kadınlar kurumsal olarak Anıtkabir’deymiş. Cehaletin hâkimiyet alanı habire genişliyor. Kural belli: Değiştiremezsen, değişirsin! Tam zıddına inkılab edersin de farkına varmazsın.

Örtülüler Anıtkabir’e alınmazdı, bir zamanlar. Bu şeklen de olsa dindarlara karşı bir tavırdı. Hem oradaki muhafız alayı askerleri mâni olurdu, hem de kökten Atatürkçüler müdahale ederdi; onların Anıtkabir resminde kirlilik meydana getireceği düşünülürdü.

Zaten gerçek örtülü kadınların orada işi olmazdı! Kıblesi belli idi onların.

O günler iyi günlermiş!

Demek bazıları için dâva sırf Anıtkabir’e girmek davasıymış! Girin Anıtkabir’e!  (Bu noktada “Girin cennete!” hitabı mevzubahis değil nasıl olsa!)

Hafta sonunda örtülü kadınlar kurumsal olarak Anıtkabir’deymiş.

Cehaletin hâkimiyet alanı habire genişliyor. Kural belli: Değiştiremezsen, değişirsin! Tam zıddına inkılab edersin de farkına varmazsın.

Sakız şu: “Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdi!”

Bunun ilk ve tek cevabı da şudur: “O zaman seçme seçilme mi vardı ki kadınlar seçildi?”

***

Atatürk şahsî seçme hakkını 1934’te bazı kadınlardan yana kullandı. 17 “kadın” Meclis’e alındı. Nasıl girecekleri ne yapıp ne yapmayacakları de belli olacak şekilde.

Bunlar için de bir “Satı kadın” var…

Ankara’nın bir köyünden, Kazan’dan. Muhtar.

“Muhtar” ne demek? Bre kademsizler, söyleyin bakalım!

“Seçilmiş” demek. Demek ki o zaman Ankara’nın bir köyünde seçilmiş bir kadın zaten varmış.

Onu Meclis’e soktular.

Nasıl peki?

Başını açarak! Kıyafetini tepeden tırnağa değiştirerek! Satı kadın resmini bulun bakın: Kravatı bilem var; bu kıyafetin erkek kılığından hiç farkı yok!

Değiştirme burada bitmedi: Adını bile kaybetti Satı kadın. Oldu “Bayan Hatı”!

Kadınların 4 Aralığı “Satı kadına kimliğini iade günü” olarak hatırlaması gerekir. “Benim kıyafetime dokunma!” “Tesettürüme karışma!” “İsmim şerefimdir, değiştirme” diye sokaklara dökülmesi gerekir?

En önce kimin? Kadınla demokrasiyi bir araya getirenlerin.

Bu düpedüz cehalet, ama kaçıncı kat cehalet?

Buraya kadardı; deniz bitti, söz tükendi!

Atatürk ilk defa Ankara’ya geldiğinde, yani 89 yıl önce, 27 Aralık 1919’da nereye gitmişti?

Bilen beri gelsin: Hacı Bayram-ı Veli Türbesine.

Dua ile yapılan bir başlangıç.

Sonra 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılışı; Cuma ile yapılan bir başlangıç.

Peki perde nasıl kapandı?

Hacı Bayram türbesi dahil bütün türbeler kapandı.

Memlekete tek türbe yeterdi, ona da malum teamüle uyarak “mozole” denildi!

Bir kadın kuruluşu sonunda Mozole’yi seçmiş.

Ne de olsa seçme hakları var!

Karar  / D. Mehmet Doğan