İslâm’ı sevmeyenler, daha da ötesi düşman olanlar asırlardır onda kusur aramaya, yoksa uydurmaya, bunları yaymaya, böylece insan fıtratına en uygun bu dine girerek mutluluk ve huzur arayanları engellemeye gece gündüz çalışıyor, akıl almaz emek, yöntem, araç ve para sarf ediyorlar.
ABD’den mektup yazan bir gencin haber verdiğine göre orada düşman kurumlarca kiralanmış bir mürted, İslam’ın köleliği kaldırmayışını ve çağlar içinde dinimizin amacına aykırı uygulamaları köpürterek anlatıyor ve oradaki seçkin gençlerin akıllarını karıştırmaya çalışıyormuş. Bu vesile ile önce İslam’da kölelik konusunu kısaca açıklayacak sonra da okuduğum iki yazıya dayanarak modern dünyada (ve modern sömürgelerde) en kötü şartlarda köleliğin nasıl devam ettiğini ortaya koyacağım.
İslam birçok İslam öncesi zalim uygulamaları kucağında buldu, bunların bir kısmı toplumun sosyal ve ekonomik hayatında olmazsa olmaz nitelikte yer almıştı, bir kısmı ise daha kısa zamanda ârızasız kaldırılabilecek keyfiyette idi. Kadının durumu ve kölelik de ancak uzun bir süre içinde ıslah edilebilecek bir durumda idi.
Kadın meselesi ayrı yazılara konu olur.
Kölelik meselesinde ise İslam, acil eylem planında kölelerin durumlarını iyileştirme, uzun vadede ise ortadan kaldırma yolunu tuttu.
Birinci konuda yalnızca şu “birçok âyet ve hadisin ortak mealini” nakletmekle yetinebilirim: “Yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, ağır yük yüklemeyin, yüklerseniz yardımcı olun. Onlara kulum, kölem demeyin, oğlum kızım deyin, dövmeyin, yüzlerine tokat atarsanız hürriyete kavuşturmanız gerekir, çalışıp bedellerini ödeyerek hür olmak isteyenlere imkan tanıyın….”
Bu yüzden Cevdet Paşa “İslam’da köle almak, köle olmak demektir” vecizesini ifade etmiştir.
Zaman içinde yok etmek için de önce kaynağını kurutmuş, savaş esirlerinin mütekabiliyet durumu dışındaki kaynakları ilga etmiş ve mevcudu tüketmek için de hemen her vesile ile kölelerin hürriyete kavuşmaları için vesileler vazetmiştir.
Şimdi gelelim modern dünyada sözde 1800’lü yılların hemen başında kaldırılmış bulunan köleliğe.
“Dünyada 40 milyon ‘modern köle’ var” başlıklı haber özetle şöyle:
Kölelik, dünya genelinde yasaklanmış olsa da ‘modern kölelik’ insanlığın sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Araştırmalara göre, dünyada 40 milyon modern köle bulunuyor
Afrikalıların ellerinden, ayaklarından, boyunlarından zincirlenip gemilere doldurularak köle olarak Batı’ya götürülmesi gerilerde kaldı. Ancak araştırmalar görünümü değişse de köleliğin sürdüğünü ortaya koyuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve Walk Free (Özgür Yürü) Vakfı’nın yaptığı araştırmaya göre, 7.5 milyar nüfusa sahip dünyada 40 milyondan fazla insan modern köle durumunda. 15-19. yüzyıl arasında 13 milyon insanın köleleştirildiği tahmin ediliyor. Günümüzde ise 167 ülkede 71 bin kişi ile yüz yüze yapılan görüşmelerle ortaya çıkan verilere göre kölelik şartlarında çalışan 40 milyon kişinin yüzde 71’i kadın, yüzde 25’i ise çocuk. “Modern köle”lerin yaklaşık 25 milyon kişi zorla çalıştırılıyor. 15.4 milyon kişinin özgürlüğü ise zorla evlendirilerek kısıtlanıyor. Zorla çalıştırılan kişilerden 4.8 milyonu cinsel sömürüye maruz kalıyor. Araştırmada, köleliğin en yaygın olduğu 10 ülke sırasıyla şöyle: Kuzey Kore, Eritre, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Afganistan, Moritanya, Güney Sudan, Pakistan, Kamboçya ve İran.”… İyi bir hayat vaadi ile insan kaçakçılarının ağına düşenlerin de bazen götürüldükleri ülkelerde zorla çalıştırıldığı kaydediliyor. Kölelik şartlarında üretilen ve G20 ülkeleri tarafından ithal edilen ürünler arasında bilgisayar ve cep telefonları, kıyafet, balık, kakao, şeker kamışı bulunuyor… Avrupa’da da mağdurlar olduğu kaydediliyor. Araştırmaya göre kölelik konusunda en fazla önlem alan devlet Hollanda. En az önlem alan devlet ise Kuzey Kore.
Bana birisi çıkıp da “ama Müslümanların tarihi boyunca köle ve cariye bulundu, naklettiğiniz ayet ve hadis meallerine de uyulmadı” demesin. O âyet ve hadis meallerine uyulsaydı bugün bütün dünya dâru’l-İslam olurdu ve sözde Müslümanlar bu zayıf ve zelil duruma düşmezlerdi.