Keşmir’de De “Milis Güç” Terörü

İşgal rejiminin özellikle Batı Yaka bölgesine inşa edilen yahudi yerleşim merkezlerine yerleştirilen yerleşimcileri milis güç olarak kullanmasından daha önce muhtelif yazılarımızda söz ettik. Şimdi aynı yönteme Hindistan’daki Narendra Modi hükümetinin işgal altındaki Keşmir bölgesinde başvurduğu haberlerde dile getiriliyor.

Filistin’in işgal altındaki Batı Yaka bölgesinde, işgale ve bölgeye yerleştirilen yerleşimcilerin terör faaliyetlerine karşı mücadelenin sürmesi üzerine işgal rejiminin başbakanı Netanyahu, yahudi yerleşimcileri silahlandıracağı tehdidinde bulunmuştu. Biz daha önce bu konu üzerinde durmuş ve aslında Netanyahu’nun açıklamasının psikolojik savaş amaçlı olduğunu, normalde Batı Yaka bölgesine yerleştirilmiş yahudi yerleşimcilerin zaten silahlı olduklarını, onların silah temin edebilmeleri için her türlü kolaylığın sağlandığını dile getirmiştik.

Ancak Netanyahu’nun son kurduğu hükümet döneminde, Batı Yaka’daki yerleşimcilere “bıçaklı eylem” şüphesinden dolayı bir Filistinliyi öldürme imkanı da verildi. Bu imkan daha önce askerlere ve polislere tanınmıştı. Bir işgalci asker ya da polisin bir Filistinliyi öldürmesi durumunda, “Bana doğru yaklaşırken cebini karıştırmaya başladı. Ben de bıçak çıkaracağından şüphelendim ve etkisiz hale getirmek için bacağına ateş ettim. Ama o, telaştan kafasını çevirince mermi kafasına isabet etti ve o yüzden öldü.” diye savunmada bulunması durumunda beraat ediyor. İşte son Netanyahu hükümeti döneminde işgal rejiminin sözde sivilleri durumundaki yahudi yerleşimcilere de bu imkan tanındı ve 10 Mart Cuma günü Batı Yaka’nın Kalkilya şehri yakınında bir yerleşimci terörist bir Filistinli genci, “bıçaklı eylem teşebbüsü şüphesiyle” öldürdü.

İşgal rejiminin özellikle Batı Yaka bölgesine inşa edilen yahudi yerleşim merkezlerine yerleştirilen yerleşimcileri milis güç olarak kullanmasından daha önce muhtelif yazılarımızda söz ettik.

Şimdi aynı yönteme Hindistan’daki Narendra Modi hükümetinin işgal altındaki Keşmir bölgesinde başvurduğu haberlerde dile getiriliyor.

New York Times gazetesinin yayınladığı bir habere göre Modi hükümeti son dönemde Keşmir köylerindeki Hinduları silahlandırma ve onları bölgenin Müslüman ahalisine karşı milis güç olarak kullanma faaliyetlerini artırdı.

Modi hükümeti de aynen Netanyahu’nun kullandığı gerekçeyi kullanıyor ve Keşmir’deki Hindu sivillerin saldırılara maruz kaldığı iddiasında bulunuyor.

Bilindiği üzere Hindistan’ın Keşmir üzerindeki egemenliği bir işgaldir ve bölge ahalisi bu işgalin son bulmasını istiyor. Ancak Hindistan askeri gücünü kullanarak ve zulmün her türüne başvurarak işgali sürdürüyor.

Bölgede yaşayan Hinduların büyük çoğunluğu aslen buralı değildir. Hindistan hükümeti bölge üzerindeki tahakkümünü güçlendirmek amacıyla Hinduları buraya nakletmiş ve desteklemiştir. Aynen siyonist işgal rejiminin Filistin’in Batı Yaka bölgesinde yaptığı gibi.

Hindistan şimdiye kadar Keşmir bölgesine yerleştirdiği Hinduların bölgenin yerli halkına yönelik terör faaliyetlerine genellikle sessiz kaldı. Şimdi ise güya onların silahlı saldırılara maruz kaldığı iddiasını kullanarak silahlanmalarını sağlıyor. Böylece bölgeyi işgal altında tutmak için bulundurduğu resmi askerlere ek olarak bir bakıma “gönüllü gerilla gücü” oluşturmak ve baskı gücünü artırmak istiyor. Bunu başarması durumunda bölgedeki askeri gücünü ikiye katlayacağını, askeri kıyafetli silahlı güce ek olarak belki sayıca onlardan daha fazla elemana sahip bir gerilla gücü bir diğer isimle milis gücü oluşturacağını düşünüyor.

Konuyla ilgili haberlerde Modi’nin şimdiye kadar silahlandırdığı milislerin, bölge ahalisine yönelik birçok terör faaliyetinde bulunduğuna, saldırı, gasp ve hatta tecavüz eylemleri gerçekleştirdiklerine dikkat çekiliyor.

Haberlerde bölgedeki güvenlik organlarının söz konusu milislere teşvik amacıyla aylık 50 dolar maaş dağıttığı da belirtiliyor.

Hindistan’ın böyle bir milis gücü oluşturma ve mensuplarını terör faaliyetlerine teşvik etmekteki amacı ise bölgenin yerli halkını ya tamamen oraları terk etmeye zorlamak ya da iyice sindirmek, sessiz kalmaya, herhangi bir hak talebinde bulunmamaya mecbur etmek. Bu ise tam anlamıyla bir ırkçı tasfiye politikasıdır ki Hindistan’daki mevcut hükümetin bunu Müslümanlara karşı resmi bir politika olarak uyguladığı biliniyor.

Ahmet Varol/Yeni Akit