Berat Gecesi

İslam'ın insan yaşantısında yapmak istediği esaslı bir takım değişiklikler var. Hal böyle iken, bir takım gün ve gecelere özel anlam ve ibadetler atfederek İslam'ın iddiasını basite indirgeme gayretinde olmamak gerekiyor. İşte Berat Gecesi kavramına doğru bir bakış açısı ile yaklaşmak için sizlerle paylaşmak istediğimiz bir makale var...

Berat “kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelen Arapça berâe-berâet kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Şaban ayının on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı ümit edilerek bu geceye Berat gecesi denilmiştir.[6]

Berat gecesinin fazileti ile ilgili olarak Hz. Peygamber’den nakledildiği bildirilen birkaç rivayet bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesinde Allah’ın bu gecede dünya semasına tecelli edeceği, Kelb kabilesinin koyunlarının kılları adedince (çokluk belirtmek için kullanılmış bir ifade) insanı bağışlayacağı ve kendisine edilen tüm duaları kabul edeceği anlatılmaktadır.[7] Fakat bu rivayete kitabında yer veren İmam Tirmizî (ö. 279/892) ve onun hocası İmam Buhârî (ö. 256/870) başta olmak üzere birçok âlim, bu hadislerin rivayet zincirlerinde problem bulunduğunu, dolayısıyla hadislerin zayıf olduğunu ve bunlarla amel edilemeyeceğini belirtmişlerdir.[8]

Berat gecesinin faziletine dair Sünen-i İbn Mâce’de geçen iki rivayet daha bulunmaktadır.[9] Hadis âlimleri o rivayetlerin de “zayıf” olduğunu belirtmişlerdir.[10]

Müfessirlerden Ebû Bekir İbnu’l-Arabî (ö. 543/1148) bu gecenin fazileti hakkında bir tek sağlam hadisin bile gelmediğini, dolayısı ile bu konu ile ilgili olarak hadis diye dolaşan sözlere itibar edilmemesi gerektiğini söylemiştir.[11]

Gerçekten de Hz. Peygamber’in ve sahabe-i kiramın mescitlerde bu geceyi ihya etmek için toplandıkları, özel dualar ettikleri, bugün özellikle ülkemizde olduğu gibi bu geceye has namaz kıldıkları şeklinde tek bir rivayet dahi gelmemiştir.

Bazıları Duhân sûresinde geçen: “O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.” (Duhân, 44/4-5)ayetlerine bakarak o gecenin Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat gecesi olduğunu söylemişlerdir. Buna dayanarak da Allah’ın o gecede kulların rızıklarını taksim, ecellerini tayin ve bir sonraki Şaban ayının on beşine kadar olacak tüm olayları takdir ettiğini, dolayısıyla bu gece yapılacak olan dua ve ibadetlerin mutlaka kabul edileceğini iddia etmişlerdir. Böylece Hz. Peygamber ve ashabının yapmadığı, bu geceye has bir takım ibadetler ortaya çıkmıştır. Hâlbuki Allah Teâlâ o sûrede şöyle buyurmaktadır:

“Hâ Mîm. Andolsun o apaçık kitaba ki biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz uyarıcıyız. O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.” (Duhân, 44/1–5)

Görüldüğü gibi Allah, işlerin taksim edildiği gecenin Kur’an’ın indirildiği gece olduğunu bildirmektedir. Kur’an’ın da Şaban ayının on beşinde değil; Ramazan ayında ve Kadir gecesinde nazil olduğu şu ayetlerde açıkça ifade edilmiştir:

“Ramazan ayı ki o ayda insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an indirilmiştir.” (Bakara, 2/185)

“ Muhakkak ki biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir, 97/1)

Âlimlerin büyük çoğunluğu da Duhân suresinde geçen “mübarek gece”nin kadir gecesi olduğunu söylemişlerdir. Ebû Bekir İbnu’l-Arabî bu konuda şöyle demiştir:

“Bu ayette geçen mübarek gecenin Kadir gecesi değil de başka bir gece olduğunu iddia edenler, Allah’a büyük bir iftirada bulunmuş olurlar!”[12]

Bir de Berat gecesi ile alakalı olarak halk arasında “Berat gecesi namazı” veya “Salâtu’l-Hayr” olarak bilinen bir namazdan söz edilir. 100 rekât olan bu namazın her rekâtında Fatiha ve on defa İhlâs suresinin okunması gerektiği söylenmektedir.[13] “Kaynakların be­lirttiğine göre Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur. Gazzâlî, bu gece her rekâtında Fatiha’dan sonra on bir İhlâs okunmak suretiyle kılınacak yüz rekât veya her rekâtında Fatiha’dan sonra yüz İhlâs okunan on rekât namazın çok se­vap olduğuna dair bir rivayet nakletti­ği halde (İhyâ, 1/203), İhyâ-u Ulûmi’d-dîn‘deki hadisleri tenkide tâbi tutan Zeynüddin el-Irâkî ile İmam Nevevî bunun aslının olmadığını söyle­mişlerdir. Bu namazın bir bid’at oldu­ğunu kaydeden Nevevî, bu konuda Kûtü’l-Kulûb ve İhyâ-u Ulûmi’d-dîn‘de geçen rivayete aldanılmaması gerektiği­ni söylemekte (el-Mecmû’, 4/56), Ali el-Kârî de bu rivayetin uydurma olduğunu belirterek Berat gecesi namazının h. 400 (m. 1010) yılından sonra Kudüs’te ortaya çıktığını kaydetmektedir. Bu namazın ilk defa h. 448 (m. 1056) yılında Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da kılındığına ve zamanla yaygınlık ka­zanarak sünnet gibi telakki edildiğine dair bir rivayet de nakledilmektedir.”[14]

 

Süleymaniye Vakfı

“Berat gecesi” diye bir ifade İslam’da var mı?   >>>

Ramazan ayı ve Berat Gecesi  >>>

DİPNOTLAR

[6] Halit Ünal, “Berat Gecesi”, DİA, İstanbul, 1992, c: 5, s: 475.

[7] Tirmizî, Savm, 39; İbn Mâce, İkâmet, 191

[8] Bkz: Tirmizî’nin Savm, 39’da bu hadisten sonra yer alan açıklaması ile Muhammed Fuad Abdulbaki’nin İbn Mâce, İkâmet 191’de yer alan açıklamaları.

[9] Bkz: İbn Mâce, İkâmet, 191.

[10] Bkz: Muhammed Fuad Abdulbaki’nin İbn Mâce, İkâmet 191’de yer alan açıklamaları.

[11] Bkz: Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, 2. Bs., y.y., 1968, c: 4, s: 1678 (Duhân Sûresi, 2. ayetin tefsiri)

[12] İbnu’l-Arabî, a.g.e., c: 4, s: 1678.

[13] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, İstanbul, 1986, s: 188.

[14] İhyâ, el-Mecmû ve el-Esrâru’l-Merfûa gibi kaynaklardan naklen: Ünal, “Berat Gecesi”, DİA, c: 5, s: 475.