Entelektüel birikimiyle Türkiye’nin düşünce iklimine önemli katkılar sağlayan merhum Akif Emre’nin 1992-97 yılları arasındaki röportajları ‘Söyleşiler’de bir araya getirildi. Kitapta, İslam/ modernizm tartışmaları ekseninde Roger Garaduay, Seyyid Hüseyin Nasr gibi düşünce dünyasının önemli aktörleri Akif Emre’nin sorularını cevaplıyor. Çalışmada Müslüman entelektüellerin ‘hayat tasavvurundan’ yeni dünya düzenine kadar pek çok başlıkta çarpıcı tespitler yer alıyor.
Belgeselleri, kitapları ve köşe yazıları ile fikir dünyamıza önemli katkılarda bulunan merhum yazar Akif Emre’nin yedinci kitabı ‘Söyleşiler’ Büyüyen Ay Yayınları tarafından okura sunuldu. 23 Mayıs 2017’de aramızdan ayrılan Emre’nin vefatının ardından oluşturulan ‘Akif Emre Kitaplığı’nın son çalışması olan söyleşiler 1992-1997 yılları arasında yayımlanmış. Birçok yazısında öncelikli derdinin çağ ile hesaplaşmak, bir Müslüman duyarlılığı ile dünyayı anlamlandırmaya çalışmak olduğunu ifade eden merhum yazar Emre, taşıdığı bu hassasiyetleri hem konuştuğu kişileri tanıttığı sunuş yazılarında hem de muhatabına yönelttiği derinlikli sorularla okuyucusuna hissettiriyor. Polonya, Bulgaristan, İngiltere, Pakistan, Fransa, Afganistan, İran ve Kenya asıllı portrelerin yer aldığı kitap; bir yandan kişilerin entelektüel ve siyasi portrelerini tanıtırken, bir yandan da merhum yazar Emre’nin şahsi portresini de net olarak okuyucuya sunuyor. Yusuf İslam’dan Seyyid Hüseyin Nasr’a Turgut Cansever’den Roger Garaduay’a kadar İslam düşünce hayatını etkileyen ya da bu düşünceden etkilenen isimleri bir araya getiren çalışma özellikle entelektüel camianın genel bakışını yansıtması bakımdan da günümüz için anlamlı bir eser.
“Hakiki aydın eklemlenmez, muhafazakarlaşmaz, sağcılaşmaz. Ama bu sadece yıkıcı, yıpratıcı bir muhalefet değil. Kökten, varoluşsal bir şey, içten bir duyuş” diyen merhum Emre, Türk ve İranlı entelektüeller arasındaki farklara mercek tuttuğu bir sorusunda şair Cahit Koytak’tan şu cevabı alıyor: “Çok derin bir yapısal farklılık var. Türkiye’de aydın kendinden çok uzakta, kendini adam yerine koydurtmak için adeta önce Batı duyarlılığına sahip olduğunu ispat etmek kaygısı içinde.” Emre, akademisyen ve ‘eylem adamı’ olarak sunduğu, Polonya asıllı bir Müslüman olan Prof. Dr. Ataullah Bogdan Kopanski söyleşide hayatının dönüm noktası olarak nitelediği Müslümanlığı tercih sebebine dair şunları söylüyor: “Televizyonda gördüğüm beyaz çarşaflı kadınlar bana şu soruyu sordurmuştu. Kimdi kendini beğenmiş, kolonyalist Fransızlara dersini veren bu güçlü halk? Ben ezilen halklardan, uluslardan yanayım. İster Müslüman olsun, ister Meksikalı Kızılderililer olsun haksızlığa başkaldıranlardan yanayım.”
Emre’nin sorularının büyük çoğunluğu İslam/modernizm tartışmaları ile entelektüellerin bunlara verdiği refleksler arasındaki gerilime dayanıyor. Din eksenli tartışmalara zihin açıcı sorular sorarak, entelektüel dünyanın bakış açısını okura yansıtan merhum yazar Emre’nin kitabındaki en dikkat çekici söyleşi ise Fransız düşünür Roger Garaudy’e ait. Prag’ın Sovyetler Birliği tarafından işgalini eleştirdiği 1970’te Komünist Parti’den ihraç edilen ve 1982’de Müslüman olan Garaudy, ‘İslam’da demokrasi yok iddiaları’na karşı şunları söylüyor: “Şeriat sanıldığı gibi el kesmekten ibaret değildir. Bana göre demokrasi gerçek şeriatta mevcuttur. Öncelikle sadece Tanrı’nın sahip olması bir eşitsizliği ortadan kaldırdığı için gerçeği anlatmaktadır. Her şey eşitsizliği önlemeyi amaçlar, dolayısıyla bu gerçek bir demokrasidir. İkinci olarak sadece Tanrı’nın emretmesi ilkesi kati tek kişilik veya tek partilik yönetim düzenini dışlar. Bu aynı zamanda zenginlerin egemenliğini ve diktatörleri engeller.”
İslam/modernizm tartışmaları ekseninde düşünce dünyasının önemli aktörlerinin Akif Emre’nin zor sorularını yanıtladığı ‘Söyleşiler’ kitabı bu derinlikli konular etrafında düşünen, sorgulayan ve sorularına ‘mantıklı-samimi’ cevaplar arayan herkes için değerli bir çalışma olarak kitaplıklarımızda yer almayı hakediyor.
Karar