Sudan’a Yazık Oluyor

Sudan'da yaşanan olaylar Türkiye'de çok fazla gündem oluşturmuyor. Bunda belki bu sıralarda Türkiye'nin gündemini büyük ölçüde önümüz- deki ayın ortasında yapılacak seçimin meşgul etmesinin önemli payı var.

Sudan’da yaşanan olaylar Türkiye’de çok fazla gündem oluşturmuyor. Bunda belki bu sıralarda Türkiye’nin gündemini büyük ölçüde önümüz- deki ayın ortasında yapılacak seçimin meşgul etmesinin önemli payı var. Türkiye, insanların zihinlerini haftalarca meşgul eden deprem gündeminden yeterince çıkamadan sıcağı sıcağına seçim gündemine girdiğinden halkımız ülke dışında yaşanan gelişmelerle ilgilenmeye pek vakit bulamadı. Ama tabii bu sıralarda tüm dünya hararetli gelişmelere sahne oluyor.
Sudan’da da aralarında egemenliği paylaşma konusunda anlaşamayan iki general yüzün- den bayramdan birkaç gün önce tansiyonun yükselmesiyle birlikte başlayan çatışmalar, bayramın üzerinden bir hafta geçmesine ve bazı arabuluculuk girişimleri sonucu zaman zaman “ateşkes” ilan edilmesine rağmen bütün sıcaklığıyla hâlâ devam ediyor. Ne yazık ki kaybeden, egemenlik kavgası içindeki gener- aller değil Sudan halkı oluyor. Birilerinin kirli hırslarından dolayı ülkenin serveti ve imkanları heder ediliyor.
İşin ilginç yanı ülkeyi dış tehditlere karşı savunma sorumluluğunu yüklenmiş iki askeri gücün ülke sınırları içinde iki işgalci güç gibi birbirleriyle savaşmaları. İşgalci siyonistine varıncaya kadar ülke dışından muhtelif unsurlar adamları uzlaştırmak için devreye girmeye çalışıyor. Adamlar anlaşmamakta ısrar ediyorlar. Bu kişiler acaba sivil hareketi temsil ettiği iddiasındaki Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile sivil yönetime geçiş konusun- da bir Çerçeve Anlaşması imzalamış olsalardı, anlaşmaya uyacaklar mıydı? Egemenliği birbirleriyle paylaşamıyorlar, sivil hareketle nasıl paylaşacak ve sivil yönetime geçişi gerektiren bir uzlaşmanın şartlarına nasıl uyacaklardı?
Bazı teşebbüsler neticesinde salı gününden itibaren üç günlük bir ateşkes ilan edilmişti. Ancak bu süre içinde hiçbir taraf ateşkesin şartlarına riayet etmedi. Ateşkesin son günü olan dün (perşembe) yayınlanan haberl- erde yine tarafların ateşkese riayet etmey- erek saldırılar düzenlemelerine dair haberler yayınlandı.
Bu arada dün yani ateşkesin son gününde Abdülfettah Burhan’ın başını çektiği ordunun adamlarıyla uyduruk korgeneral Muhammed. Hamdan Daklu’nun adamları arasında diya- log görüşmeleri başlatıldığına dair haberler yayınlanması üzerine Burhan’a bağlı Dışişleri Bakanlığı hemen bir açıklama yaparak haberl- eri yalanladı. Daklu’nun yönettiği Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan’ın adamları arasında herhangi bir diya- log görüşmesinin söz konusu olmadığını bildirdi. Bu arada Daklu’nun adamlarının ateşkesi ihlal etmeye de devam ettiklerini ve vatandaşların canlarını ve mallarını ulu orta hedef alan saldırılar düzenlediklerini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklama yalan değildi. Herhangi bir diyalog görüşmesi başlatılmadığı gibi Daklu’nun adamları ulu orta saldırılar düzenlemeye devam ediyorlardı. Bu onlar için normal sayılabilir. Çünkü Daklu’nun emrindeki milis güçlerin eşkıya çetelerinden çok farklı bir yanı yok. Ama Burhan’ın adamlarının da vatandaşlarının can ve mal güvenliklerini gözettikleri söylenemez.
Başta Uluslararası Kızılhaç Teşkilatı ve Kızılay olmak üzere muhtelif insani yardım kuruluşları Hartum çevresinde 6 milyon insanın acil yardıma ihtiyaç duyduğunu dile getiriyor. Ancak çatışmalar yüzünden bu yardımların ulaştırılmasında da büyük sıkıntılar çekiliyor. Anlaşıldığı kadarıyla Burhan, bu savaşı biraz zamanın akışına bırakarak Daklu’nun adamlarını yıldırmayı ve zayıflatmayı hedefliyor. O yüzden de bu aşamada onunla herhangi bir diyaloğa ve pazarlığa yanaşmak istemiyor. Bunda belki başta Mısır olmak üzere bazı dış güçlerin verdiği desteğe de güveniyor. Ama Daklu da elindeki militanların daha önce Darfur bölgesinde sergilediği insafsız tutumun bu savaşta da işe yarayacağını ve kan akışının devam etmesi du- rumunda Burhan’ın kendisiyle pazarlık yapmak zorunda kalabileceğini umuyor. Ayrıca onun da sırtını dayadığı bazı dış destekler var. Ülkenin ve halkın zayiati, kan kaybı ve yaşanan kriz hiçbirinin umurunda değil.

Ahmet Varol/Yeni Akit