Suriye sınırında kurulmak istenen terör devletine karşı başlatılan ‘Barış Pınarı Harekâtı’nın perde arkasını ve tüm gelişmeleri gazetemize değerlendiren Prof. Dr. Sait Yılmaz, “Rusya Türkiye’yi Adana Mutabakatı’na sadık kalmaya zorlayacak. Ortadoğu’yu karıştıran ABD’dir. Ülkemizde bulunan tüm ABD üsleri ve elçilikleri kapatılmalıdır” dedi.
Türkiye’nin sınırında kurulmak istenen terör devletine karşı başlatılan ‘Barış Pınarı Harekâtı’na ABD’nin talebi üzerine 120 saatlik bir ara verilmişti. Yapılan görüşmelerde Türkiye bölgede bulunan terör gruplarının tamamının 120 saat içerisinde, oluşturulacak güvenli bölgenin dışına çıkmaları için zaman tanımıştı. Bu sürenin dolmasının hemen ardından Rusya’ya giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Esenyurt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Yılmaz, yapılan görüşmelerin detaylarını, varılan Soçi Mutabakatı’nın ne anlama geldiğini ve bölgede geliştirilen harekâtın neden ve sonuçlarını Millî Gazete’ye değerlendirdi.
MÜNBİÇ, TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK TEHLİKE OLUŞTURUYOR
Hocam, ‘Barış Pınarı Harekâtı’ ve sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Barış Pınarı Harekâtı’nın asıl amacı, şimdi daha iyi anlaşıldığı gibi, YPG ve PKK’yı bölgeden tamamen elimine etmek değil, seçilen 120 kilometre genişlik ve 32 kilometre derinlikteki bölgeden YPG PKK’yı çıkararak, Suriyeli sığınmacılara yer açmaktı. Mutabakat kapsamında öngörülen yeni düzenlemelerle, öngörülen bölgenin dışındaki YPG ve PKK terör örgütü mensupları Türkiye sınırından 30 kilometre uzaklaşacak ve bu bölgelerde 150 saat sonra Türk-Rus devriyesi gezmeye başlayacaktır. Ancak, Türkiye için burada çok tehlikeli bir nokta var. Fırat’ın batısındaki Münbiç ve Tel Rıfat dâhil bu bölgelerde çekilme öngörülürken; Türkiye sınırına çok yakın olan ve Suriye doğusundaki Kürt nüfusun merkezi olan Kamışlı ilçesi kapsam dışına alınıp muaf tutuldu. Bir husus daha var, Fırat’ın doğusunda 30 kilometrenin güneyinde yer alan Rakka ve Deyrizor yani petrol bölgelerine ne olacağı belirsiz. YPG / PKK unsurları buraya silahları ile dönecek ama sonrası belirsiz. Bu da aklımıza şu soruyu getiriyor; Kobani ve güneyinde Kamışlı merkezli bir PKK ve YPG bölgesi oluşturulması dikte ediliyor. Özetle, biz bu bölgenin kuzeyinde neyin devriyesini gezeceğiz? Düşünülmesi gereken diğer bir konu da, 320 kilometre boyunca sınırdan 30 kilometre geriye çekilmesi gereken YPG ve PKK, gerçekten çekilecek mi? Bunu kim, nasıl kontrol edecek? Teröristler çekilmez ya da geri dönerse ne yapılacak bunun sonuçlarına hep birlikte şahit olacağız.
“BELGENİN GÖRÜNEN VE SİZİN GÖREMEDİĞİNİZ KISIMLARI VAR”
Soçi Mutabakatı’nda neler var bizlere anlatır mısınız?
Soçi Mutabakatı neler getiriyor, neler olabilir? Bekleyen tehlikeler neler? Tek tek sıralayalım. Soçi Mutabakatı, Suriye’deki siyasi barıştan çok YPG ve PKK terör örgütüyle endişeler üzerine kurulmuş bir belge olarak gözüküyor. Belgenin görünen ve sizin göremediğiniz kısımları var. Bunlara sırası ile değineceğiz. Rusya, Türkiye’nin askeri girişimlerini kontrol altına alarak Esat ile birlikte bir an önce boşlukları doldurmaya çalışıyor. Rusya bununla birlikte Türkiye’nin endişelerini giderirken, Türk ordusunu bir an önce Adana Mutabakatı ile öngörülen 5 kilometre çizgisine geri çekmeyi hedefliyor. Bu nedenle, Türkiye ağırlığını ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların dönüşüne vermiş durumda ve bu konuda Rusya’dan ve dolayısı ile dolaylı yoldan Esat’tan destek istiyor. Türkiye’nin bu aşamada siyasi amacı, YPG ve PKK’yı bölgeden çıkarmak, yerine Suriyeli sığınmacıları koymak. Nitekim Türkiye’de 3 milyon 650 bin civarında Suriyeli sığınmacı olduğunu göz önüne aldığımızda kısa vadede 1 milyon sığınmacının daha sonra ise 1 milyon sığınmacının daha dönüşü hedefleniyor.
ADANA MUTABAKATI’NI UYGULATABİLİRLER
Hocam, Türkiye ilerleyen günlerde Suriye’de nasıl bir konuma sahip olacak?
Önce şunu hatırlatalım. Yeni Suriye Anayasası ile ilgili çalışmalarına devam eden Anayasa Komisyonu 30 Ekim’de Anayasa Komitesi adı altında ilk toplantısını yapacak. Aynı tarihlerde, Cenevre’de ABD’nin de katıldığı Suriye sorununa siyasi çözüm ile ilgili görüşmelere devam edilecek. Şu an sahada bekleyen askeri konulara değinmek gerekirse, YPG / PKK’nın ve Kürtlerle ilgili sahadaki gelişmelerin Esat yönetimine entegrasyonu söz konusu. Soçi’deki Erdoğan-Putin görüşmesinde, DEAŞ ile mücadele ve mevcut varlıklarının (hapistekiler, toplama kampları vb.) idaresi, İdlib’teki yaklaşık 60 bin DEAŞ militanının temizlenmesi, Türkiye’nin fiili olarak kontrol ettiği bölgelerden çekilmesi ve devredilmesi konuları masaya yatırıldı. Rusya, bölgede Türkiye’yi ‘Adana Mutabakatı’ ile öngörülen 5 kilometre çizgisine geri çekmeyi hedefliyor. İlerleyen günlerde Adana Mutabakatı esas alınarak Türkiye’nin konumu belirlenebilir.
PKK VE YPG’YE YENİ BİR ALAN OLUŞTURULUYOR
PKK ve YPG sizce rejimle anlaşır mı?
Yukarıdaki endişe kapsamında taraflar Suriye’nin toprak bütünlüğüne her seferinde atıf yapsa da Rusların aklında başka şeyler olduğunu biliyoruz. Muhtemelen bu düşünceler ABD ile de paylaşılmış olabilir. Bu düşünce nedir? 2016 yılında Rusların yaptığı taslak Suriye Anlaşması’nda yazılı; “Kürtlere kültürel otonomi (özerklik) verilmesi konusudur. Bu ne demek? Şu an bunun altı doldurulmuş değil. Ancak Ruslar, kültürel özerkliğin içeriğini Esat’a dikte edecekler. Zaten Soçi Mutabakatı ile Esat’ın Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürtler ile diyalog kurması tavsiye ediliyor. Bu konular Cenevre’deki görüşmelerin en hassas konusu olacaktır. ABD ve YPG-PKK’nın niyetini biliyoruz. YPG/PYD’ye bağımsızlık isteyelim ama olmasa da Irak’ın kuzeyindeki benzer bir Kürt Yönetim Bölgesi kuralım diyorlar. Yani kendi parlamentosu, ordusu ve geliri olan bir özerk yönetim. Ruslar ise meseleyi, en azından yerel yönetim özerkliği, iki dil, merkezi yönetimde temsil şeklinde görüyor. Nitekim Putin yaptığı konuşmada kuvvetli ifadelerle “Suriyeli Kürtlerin hak ve hukukunun savunulmasına” yaptığı taahhüte dikkat çekti. Esat ise zaten hain olarak gördüğü YPG ve PKK’ya, bunların hiçbirini vermek istemiyor. İşte Esat ile neden konuşmalıyızın nedeni burada yatıyor. Çünkü Esat da bizim gibi YPG / PKK’yı terörist örgüt olarak görüyor. Ama Ruslar ve İranlılar YPG/PKK’yı bir terör örgütü olarak kabul etmiyor.
“ESAT’LA MUTLAKA GÖRÜŞÜLMESİ GEREKİYOR”
Hocam, terör örgütlerine karşı yürütülen operasyonun durdurulması sizce doğru muydu?
Ben daha önce bu durum hakkında yorum yapmıştım. Türkiye eline geçen tarihi bir fırsatı kaçırmıştır. Yapılan operasyondan esasen ben umutluydum. Çünkü operasyona dair yapılan açıklamaların tamamı, Suriye’nin kuzeyinden Irak’ın sınırına kadar bu bölgelerde mücadele edeceğiz demişlerdi. Ama bu sözün arkasında durulmadı. Hatta daha ilginci biz Münbiç’te ilerlerken, Münbiç’teki YPG ve PKK’ya Esat güçlerinden daha yakın bir mesafedeydik. Ancak askerimizin ilerleyişi durduruldu. Bölgeye biz girecekken, askerimizin durdurulması sonucu Esat güçleri bölgeye Ruslar tarafından yerleştirildi. Bu konuda bölgede bizimle hem fikir olan tek bir yapı var. O da Suriye’nin mevcut rejimidir. Ancak, bizim Esat’la görüşmeme gibi bir takıntımız var. Bu hususu da anlamış değilim, eğer Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bölgede huzur isteniyorsa Esat’la mutlaka görüşülmesi gerekiyor.
ABD ÜSLERİ VE ELÇİLİKLERİ KAPATILMALIDIR
Sait Bey, bölgenin huzurunu bozan ve barışı baltalayan kimdir?
Ortadoğu’nun çıbanbaşı Amerika’dır. ABD bölgede aktif faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiği müddetçe bölgemizde ve Ortadoğu’da huzurun gelmesi mümkün görünmüyor. Ülkemizde bulunan ABD üsleri ve hatta Adana ve Ankara’da bulunan konsoloslukları dahil kapatılmalıdır. Bugün ABD Büyükelçiliği’nin Adana Konsolosluğu Suriye’nin kuzeyinde Kürt devleti kurma projesinin mimarıdır. Her şey oradan yapılır bunu bilmeyen yok. Örnek vermek gerekirse, normal şartlarda büyükelçilik ve konsolosluklarda 100 ila 200 kişi çalışır. Ama Ankara’daki büyükelçilikte 1500’den fazla kişi çalışıyor. Bu nedenle Ortadoğu ve ülkemizde yapılan başlıca oyunların tamamında ABD’nin parmağını görüyoruz. Bu sebeple ABD’nin elçilikleri dahi tüm faaliyet gösterdiği alanlar kapatılmalıdır. O zaman bölgemizde her şey normale dönmeye başlayacaktır.
Milli Gazete