Önce Zihinleri Sonra Rafları İşgal Ettiler

Örgütlü kötülüğün askerleri olan küresel şirketler haksız ve yok edici rekabetle önce ülkeleri işgal ettiler, sonra zihinleri sonra da market raflarını.

“Sadece Gazze değil, her yer işgal altında” diyor konuşmacımız.

Haklı.

Örgütlü kötülüğün askerleri olan küresel şirketler haksız ve yok edici rekabetle önce ülkeleri işgal ettiler, sonra zihinleri sonra da market raflarını.
İslam Düşünce Enstitüsü (İDE) tarafından düzenlenen “İnsanlık Vicdanı Yol Ayrımında: Gazze” başlıklı panelde konuşan edebiyatçı, çevirmen ve sosyal bilimci Ayçin Kantoğlu İsrail’in Gazze saldırılarında insanlığın yok edilişini tokat gibi cümlelerle anlattı.
Bu cümleler örgütlü kötülüğün yeryüzündeki temsilcisi olan israi’lin öldürmek için özellikle çocukları seçerken insan kalabilen ya da insan olduğunu hatırlayan herkesin içinden geçen ama seslendiremedikleridir.

Bu haykırışı herkesin duyması gerekiyor;

“Gazze dışında dünyada her yer işgal altında, hepimiz işgal edildik.

Bu savaş, insan haysiyetinin yeryüzünü aştığı bir savaştır.

Çünkü haysiyetin yeryüzünde ineceği bir yer kalmadı.

Bereket hala acıyı hissedebilecek yüreklerimiz var.

Buna sahip olmayanlar da var.

Üstelik kendi aramızda da var.

Bugün dünyanın her bir yerinde bu çocuklar için insanlar ayağa kalkıyorlar.

Tabii alıştığımız usulde İsrail-Filistin savaşı adını koyuyoruz ama bana sorarsanız bu insan haysiyetinin yeryüzüne açtığı bir savaştır.

Çünkü haysiyetin ineceği bir yer kalmadı yeryüzünde ve hava da.

Mutlak surette bir yere inecek.

Biz orada olacak mıyız olmayacak mıyız?

Aslında biraz meselemiz böyle.

Çünkü görünen o ki Gazze dışında dünyada her yer işgal altında.

Hepimiz işgal edildik.

Bununla nasıl başa çıkacağız?

Anam babam usulü başa çıkacağız.

Evdeki kör makası çıkaracağız, cebimize kursağımıza kadar girmiş olan bu kanlı eli, az çok demeden gözümüz gücümüz neye yetiyorsa kesmeye başlayarak.

Bu vatanın bir evladı olarak aslında burada bu konuşmayı yapıyorum. Kariyerimin bir anlamı kalmadı.

Kütüphanemin bile bir anlamı kalmadı.

Dönüp yaksam yeridir.”

Dinlemek isteyenler için linkini buraya koyuyorum; https://www.youtube.com/watch?v=NI9yf19SrZw
Gazze’de çocuklar 2 aydır bize Kur’an’ı tefsir ediyor” diyor konuşmacımız.

Gazze direnişini tek cümlede anlat deseler bu kadar veciz ve net anlatılamazdı herhalde.

**

Siyonist küresel sermayenin rekabet anlayışı da vahşidir.

Bir ülkeye girecekse 2 yıl zarar etmeyi göze alır.

Girdiği ülkelerde elindeki sermayenin gücünü kullanarak önce yerli rakipleri ezer.

En az 2 yıl boyunca düşük fiyat politikası izleyerek kendisine rakip olabilecek yerli sermayeli markaları tek tek iflas ettirir.

Bunu yaparken yerli medyada yaptığı yoğun reklam kampanyaları ile halkı markaya bağımlı müşteriye dönüştürür.

Yani önce zihinleri işgal eder sonra market raflarını.

**

İsrail Filistin’de yurtlarında sürdüğü Filistin halkının 16,5 milyon dönüm arazisine el koydu.

1948-1953 yılları arasında İsrail, 370 Yahudi yerleşim biriminin 350’sini Filistinli halkın ev ve topraklarına zorla el koyduğu yerlere kurdu.

Oslo Anlaşmaları sonrası, Batı Şeria ile Gazze’nin ekonomik parçalanması ve ayrı ekonomi birimlerine dönüştürülmesi, “barış süreci” adına meşrulaştırıldı. İsrail vahşi bir tecrit politikasını meşru bir hak olarak uygulamaya koydu.
1993-1996 yılları arasında İsrail Gazze Şeridi’nde 342, Batı Şeria’da 291 gün tam tecrit uyguladı.

11Tecrit, Filistin ekonomisini mahvetti.

Mart 2001 tarihinde İsrail başbakanı Ariel Sharon’un emriyle çukurlar kazılarak, yollar tahrip edilerek, bariyerler kurularak Batı Şeria ile Gazze geçidinde bulunan tüm Filistin yerleşimleri birbirinden yalıtıldı.

Örneğin, Ramallah’ı toplam 65 bin kişinin yaşadığı 25 köyü kapatmak amacıyla İsrail ordusu, iki metre derinliğinde onlarca çukur kazdı.

Bu aşılmaz çukurlar, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşmayı imkansız hale getirdi.

Yol, su, elektrik, telefon şebekeleri tahrip oldu.

“Birleşmiş Milletler, İşgal Edilmiş Topraklar Özel Koordinasyon Bürosu” tespitlerine göre 1 milyon Filistinli açlık sınırında yaşamaya ve kendi ülkelerinde kendi topraklarına mülteci kamplarında yaşamaya mahkûm edildi.

Tecrit, katliam, ekonomik soykırım siyasetleri Filistin’de yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısını 2 milyon kişiye çıkardı.

Batı Şeria’da yüzde 55,7 olan aşırı yoksulluk oranı Gazze’de yüzde 81,4’tür.

Filistin nüfusunun yüzde 64,2’sini oluşturan bu insanlar, ekonomik soykırım stratejisi ile hiçbir ulusal, toplumsal, beşerî birikimi bulunmayan bir kalıntıya dönüştürülmeye çalışılmaktadır.

Ne diyordu Cemil Meriç, “Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur.”
Yeni Şafak / Yaşar Süngü