Musa Olamıyorsak Firavun’un Adamı Olmayalım

اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ 

﴿١٧﴾

فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ 

﴿١٨﴾

وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ 

﴿١٩﴾

Firavun’a git, zira o iyice azgınlaştı.

Ona de ki: «Arınmaya gönlün var mı?

İster misin, seni Rabbine giden yola ileteyim de O’nu tanıyıp saygıyla O’na teslim olasın! (79/17-18-19)

Firavun, Allah’ın hükümlerine muhalif, despot, kendini ilah yerine koyan, halkı güçlüler lehine sömüren ve halkı etnik sınıflara ayırarak bir kısmını yokeden bir kısmını da köleleştiren zihniyetin adıdır. Ne kadar da tanıdık geldi değil mi? Çünkü bu tür yönetimlere dünyanın her yerinde ve her zaman denk gelme imkanınız vardır. Dünya böyle yönetimlerle doludur. Allah, kendisine gönülden bağlı kullarına bu yönetimlere karşı davet dilini sürekli kullanmalarını öğütlemektedir. Uyarılmalıdırlar çünkü onlar her ne kadar kendilerini ilah yerine koysalar da Allah’ın en büyük ilah olduğunu hatırlamak zorundadırlar.

Firavunlar kibirli olurlar ve kendi hükümranlıklarının sürmesi için taraftar bulmaya ve kendi uydurdukları dini ayakta tutabilecek din adamlarına ihtiyaç duyarlar. Mısır’da Napoleon nasıl “müslüman alimlerden” kendi hegemonyasını ayakta tutacak taraftarlar bulduysa ya da Kemalizm kendine nasıl “Hocalardan” taraftar bulduysa bugün de Firavunlar kendilerini destekleyecek “İslami” STK, vakıf ve derneklerden kendi yönetimlerini ayakta tutacak taraftarlar bulmakta zorlanmayacaklardır. Allah, kullarına Musa gibi ve diğer resuller gibi olun da Firavunlar rahat yüzü görmesin derken bugün Musa olmaya and içmiş pek az kişi vardır.

Allah teslim olmaya, korkulmaya ve saygıyla önünde eğilmeye layık olan tek ilahtır. O öyle bir ilahtır ki, insanları etnik sınıflara ayırıp bir kısmını öldürürken bir kısmını da köleleştirmez. Hayy ismiyle hayat verir herkese. Allah öyle bir ilahtır ki; fakiri zenginin lehine daha da ezmez, ne fakirliği bir kazanç ne de zenginliği insanlar üzerinde bir baskı aracı kılmaz. Herkesin yeryüzü kaynaklarından adil bir şekilde faydalanmasının önünü açar. Allah’ın kanununda fakir için ayrı bir hukuk, zengin için ayrı bir hukuk yoktur. Hukuk herkes için aynı güç ve kudrettedir. Adam kayırmacılık, ihalede yandaş kayırma, doğanın rant için katliamı, neslin Firavunların keyfi için haz ve tüketim kölesi olması diye bir şey yoktur.

İşte böylesi bir dünyanın varedilmesi için Musa ve diğer resuller gibi olmayı tercih etmeliyiz. Eğer bir resul gibi olamayız diyorsak hiç değilse resullerin taraftarı olarak Firavunlara itaat etmeyen, onların değirmenine su taşımayan ve onların yönetimlerini güçlendirmeyen aksine zayıflatan müminler olarak varlığımızı muhafaza edebilmeliyiz.