KALBİ HASTALIKLAR: HASET

Haset insanların ellerindeki nimeti veya sahip oldukları maddi-manevi iyi özellikleri kıskanmak demektir. Kişiyi kıskanmayıp o nimetin bizde de olmasını istemeye gıpta denir.

Haset hem insanın iç dünyasını zehirleyen hem de kişiyi salih olmayan amellere sevk eden bir hastalıktır.

Ayrıca hasedin kişinin imanıyla bağdaşmayan bir yönü vardır. O da şudur: Kişi haset etmek suretiyle Allah’ın kulları arasında yaptığı taksim ve takdire razı olmadığını, teslimiyet göstermediğini ifade etmiş olduğundan Kuran’la taban tabana zıt bir ruh haline girmiş olur. Bu duygunun hedefinde doğrudan bir insan bulunsa bile dolaylı olarak imana aykırı bir durum gerçekleşmektedir.

Hasedin insanı inkara kadar götürebilecek bir hastalık olduğunu şu ayetlerden öğrenmekteyiz:

“Kitap sahiplerinin çoğu, gerçek kendilerine belli olduktan sonra sırf içlerindeki hasetten ötürü (haseden min indi enfusihim min ba’di) sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler.” 2(Bakara)/109

Bu nedenlerden dolayı arınılması gereken duyguların başında haset gelmektedir.

1. Hasedin sebepleri

1. Haset çoğu zaman bir tezahürdür. Onun altında çeşitli sebepler yer alır. Haset daha çok ’emsaller’ arasında cereyan etmektedir: Kendine rakip olamayacak kadar farklı kulvarlarda yaşayanlara haset fazla duyulmamaktadır, çünkü kişi kendisini onlarla kıyaslamamaktadır. Onların ‘ellerindekini’ bir nevi kabullenmektedir, çünkü yapacak bir şey yoktur ve çok ‘uzaklardadırlar’. Onlarla fiilen karşılaşıp bize direk rakip olmaları söz konusu değildir. Belki böyle insanlara karşı ‘uzaktan bir hafif haset’ duyulmaktadır. Gerçek, yakıcı, tesir edici haset yakında, gündelik hayatın içinde ilişkide olduğumuz veya ‘gördüğümüz’ insanlar arası cereyan etmektedir.

2. Kin ve Düşmanlık: Hasedin bir sebebi de kin ve düşmanlıktır. Başka bir sebepten değil, sadece düşmanı olduğu için karşısındaki insanın elindeki nimetleri çekemez ve haset eder. Bu haset biçiminde haset düşmanlıktan kaynaklanmıştır. Bazen de önce haset vardır sonra düşmanlık oluşabilir ve bu birbirini fasid dairede güçlendirir.

3. Sevmediğimiz kişilere sırf bu sebepten dolayı haset etme: Buradaki haset antipati duygusundan kaynaklanmaktadır. Kin ve düşmanlık boyutunda bir duygu beslemesek bile sırf o kişilere menfi duygu beslememiz içimizde hased duygusunu tahrik eder.

4. Başkasının üste çıkmasını gururuna yedirememe zaafı: Bu başkasının kendisinden daha yüksek bir seviyeye geçmesinin kişiye ağır gelmesi durumudur. Burada haset gururdan besleniyor.

5. Zarar görürüm, küçük ve aşağı görülürüm, itibarım azalır vb. endişelerden dolayı haset: Biri bir makam, ilim yahut mala kavuşursa o kimsenin kendisine karşı böbürleneceğinden ve kendisinin buna tahammül edemeyeceğinden korkmasından dolayı çekememe duygusu oluşmaktadır. Emsaller arasından birisinin eline bir nimet geçince kişi, kişiliği açısından daha aşağıya itildiğini vehmederek karşı tarafa haset besleyebilir. Burada haset ‘bir şekilde zarar görürüm’ korkusundan beslenmektedir.

6. Tekebbür: Kişi kendisini başkalarından büyük görünce küçük gördüğü kişilerin nimetine tahammülsüzlük oluşmaktadır. Müşriklerin ‘Kur’ân iki şehrin birinden bir büyük adama indirilmeli değil miydi?'(43/31) demeleri bu haset çeşidine bir örnektir. Burada haset büyüklük kompleksinden beslenmektedir.

7. Gayeye önce ulaşamama, yarışı kaybetme korkusu: Bu sebep bir hedef üzerinde çekişenleri ilgilendirir. Onlardan her biri başkasını o hedefe yaklaştıracak bir durumla karşılaştıklarında bunu hazmedemez. İslami gruplar arası rekabeti ele aldığımızda bu durum davayı kişilerle/nefsimizle/yapılarla özdeşleştirmekten kaynaklanır. Dava ancak benim nefsimle/gurubumla kaim, (bencil bir şekilde) yalnız bizimle yücelmeli diye insan bilinçaltında bir duyguya sahip olunca dinin başkasıyla yücelmesini çekememe hali doğmaktadır. Dinini/davasını kendi izzeti-nefsinden daha fazla seven kişiler ancak böyle bir hasetten kurtulabilirler. Burada haset bencillikten duygusundan beslenmektedir.

8. Baş olma tutkusu: Burada kişi ilimdeki (veya bir başka konudaki) şöhretine birisi rakip çıktığında onu kıskanır, kendisinden daha bilgili birisinin çıkmasını hazmedemez. Kendisinin gölgelendiği ve değerinin düştüğü vehmine kapılır.

9. Önyargı: Karşımızdaki insanın bazı söz, hal ve hareketlerinden onun bencil, kendini beğenmiş, kibirli birisi olduğunu zannedip böyle bir insana nimetleri layık görmemekten(bunları o sebeplerden dolayı hak etmediğini düşünmekten) kaynaklanan bir haset çeşidi de vardır. Burada dikkat edilmesi gereken şey o kişinin zannettiğimiz gibi olmayabileceğidir. Artı zannettiğimiz gibi olsa bile bu durum hasedi gerektirmemeli.

10. Kötü kalplilik: Bu hastalığa yakalanan kimse, başka bir kimseye bir iyiliğin dokunmasını istemez. Birinin iyiliğinden söz edilirse onun zoruna gider. Bu hangi alanda olursa olsun, burada kalbin gerçekten bozulmuşluğu söz konusudur. Diğer sebepler olmasa bile bu kişi haset eder.

2. Hasedi yenmek

1) Her şeyden önce Allah’ın nimetleri taksimine rıza göstermekle hasetten kurtulabiliriz. Bu razı olma halinin imanımızın bir göstergesi ve gereği olacağını unutmamalıyız:

Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuğu, dilediğine de erkek çocuğu verir. Yahut hem kız hem erkek çocuk verir. Dilediğini de kısır yapar. O her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir. (42/49-50)

Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında maişetlerini aralarında biz paylaştırdık ve onlardan bir bölümü (diğer) bir bölümünü ‘teshir etmesi için, bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle yükselttik. Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır.(43/42)

Kendilerine hak gelince: ‘Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz’ dediler. ‘Bu Kur’an iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı?’ dediler. Rabbinin rahmetini onlar mı pay-laştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaş¬tırdık.(43/32)

2) Bununla birlikte hasedin haram olduğunu unutmamalıyız. Bu suretle ‘haramdan uzak durma hassasiyetimizi’ kullanarak hasetten arınmış oluruz. Nefsimize o an ağır gelse bile bu ‘hassasiyet’i kullanabilirsek hasedin üstesinden gelebiliriz. Böylece haset ettiğimiz kişiye bir taviz verdiğimizden, onu sevdiğimizden değil, ancak Rabbimizin sevgisi uğruna, onun hatırına hasedi bırakma ‘fedakarlığı’ göstermiş olacağımızdan bu şekilde hasedi yenmek nefsimize ağır gelmez.

3) Haset duygusunu yenebilmek için başkalarını kıskanmanın bize hiç bir şey kazandırmadığını tam aksine zarar verdiğini bilmeliyiz. Bu zarar moral dünyamızın zehir edilmesinden bizi salih olmayan amellere sevk etmesine kadar uzanır. Hadiste belirtildiği gibi ‘Hased, ateşin odunu yakıp yok etmesi gibi insanın iyi huy ve amellerini giderir, yok eder.’ İmam Şafii şöyle demiştir: ‘Dünyada en huzursuz kişi, gönlünde haset ve kin tutandır.’

4) Başka insanlardaki güzelliklerin bize kesinlikle zarar vermeyeceğini, tam tersine gıpta edildiğinde bize de o nimete kavuşma konusunda motor güç olabileceğinin bilincinde olmalıyız. Dolayısıyla hemcinsimizdeki üstünlükleri bir tehlike olarak değil tam aksine bir sevinç vesilesi(zira gıpta etme duygusu bizi canlandıracaktır) telakki edersek hasetten kurtulabiliriz.

5) Başkalarıyla kendimizi kıyaslama hatasına düşmemek hasedi kökünden yok eden bir tedbirdir. Zira haset kıyasla oluşur. Yukarıda saydığımız hasedin sebepleri de hep kendisini başkasıyla kıyaslama üzerine oluşmaktadır. Dolayısıyla kıyas yoksa haset de yoktur.

6) Haset nefsin bir tepkisidir. Genelde birden nükseder. İşte o andaki güdüyü anında bastırmak gerekir, zira yılanın başını küçükken ezmek daha kolaydır.

7) Hasette en çok dikkat etmemiz gereken sevmediğimiz kişilerin aklımıza gelmesi durumunda otomatik olarak oluşan haset duygusunu bastırabilmektir. İnsanların sevmediklerimiz dahil iyi olmalarını, iyi özelliklere ve nimetlere sahip olmalarını istemek veya en azından nötr kalmak İslami ahlakın gerektirdiği bir özelliktir ve bu durumu onları sevmekle karıştırmamak gerekir. Yine sevmek zorunda değiliz, fakat bu onlara hasedi gerektirmez. Hasetten kurtulabilmek için bu ikisini ayırt edebilmeliyiz.

Uygulama kararları:

1. Gelecek derse kadar kıskandığımız kişiler varsa, onlara karşı hasedimizi gidermek. Bunun için nefsin hasetle ilgili isteklerini yerine getirmemek, hatta aksini yapmak. Sözgelimi haset edilen kişinin iyi taraflarını düşünerek onun iyiliğini istediğimizi kendi kendimize telkin metoduyla bilinçli bir şekilde söyleyeceğimiz ‘Ben bu kişinin iyiliğini istiyorum, Allah daha fazlasını versin’ sözüyle göstermek. Bu yapılınca haset taşlarını kırmış oluruz.

2. Hasede karşı ‘Rabbim beni hasetten koru.’ şeklinde önlem duası yaparak Allah’tan yardım dilemek.

hervele@gmail.com
Twitter.com/hervele1
facebook.com/sabri.aydin.758