Hem Kapitalist Çarka Su Ver Hem Şikayet Et

Hem faizden kazanmaya devam edeceğiz hem şikayet edeceğiz. Hem haksız kazanç elde edeceğiz hem sosyal adaleti savunacağız. Hem zenginliği paylaşmayacağız hem fakirliğin ne kadar erdemli olduğunu söyleyeceğiz. Olur mu?

Hem Çarka Su Ver Hem Şikayet Et

Bugünün İslam coğrafyasında yer alan ülkelerde küresel kapitalizm bütün acımasızlığıyla hâkimse ve bu çarkın işleyişini de Müslümanlar sağlıyorsa ters giden, yanlış bildiğimiz, çözmemiz gereken birçok sorun var demektir.

Yunus Emre Aydınbaş islamiktisadı.net sitesinde İnsan,İslam ve İktisat isimli makalede ekonomi ve iktisat kavramını ele almış.

Herkes için okunması gereken bir yazı olmuş.

Makaleyi kısaltarak alıyorum;

İktisat’ kavramı lügatte “haddi aşmama, aşırı gitmeme, dengeli ve mûtedil olma” anlamlarına gelmektedir.

Gündelik hayatta daha çok tercih edilen ekonomi kavramı ise günümüzdeki manasıyla ilk defa 19.yy sonlarında Alfred Marshall tarafından kullanılmış olsa da bu kavramın yeni bir kavram olmadığı bilinmektedir.

Oikonomia’ kavramı Yunancada ‘okios’ ve ‘nomos’ kelimelerinin birleşiminden meydana gelir.

Okios, geniş ailenin oluşturduğu ev anlamına gelir.

Nomos ise yönetme, düzenleme ve yasa-kanun anlamlarına gelen bir kavramdır. Ekonomi kavramının literal çevirisini ‘ev yönetimi/ idaresi’ şeklinde yapmak yanlış olmayacaktır.

**

Farabi, İbn-i Sina ve İbn-i Rüşd gibi akla ilk gelen meşşâî düşüncesinin temsilcileri dış aleme ait ameli konuları ve sosyal olayları üç başlık altında ele alırlar.

Bu başlıklar; Ahlâk, İlm-u Tedbî- ri’l-Menzîl ve İlm-u Tedbîri’l-Medîne’dir.

Bu üç başlıklar sırasıyla Ahlak, Ev İdaresi ve Şehir İdaresi yani Siyaset şeklinde günümüz Türkçesinde ifade edilmektedir.

**

Günümüzde ekonomi kavramı bir insan topluluğunun ya da bir ülkenin, üretim ve ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu eylemlerden doğan ilişkileri tüm yönleriyle inceleyen bilim dalını ifade etmek için kullanılmaktadır.

Artık konu ‘ev’in sınırları aşmış ve ölçeği büyümüştür.

üretim, tüketim ve bölüşüm biçimlerinden doğan süreçlerin analizi, ekonomi biliminin merkezini işgal etmektedir.

**

İslâm hakikattir, yapılan ilmî çalışmalar ise bu hakikatin bir yorumu olup, birer beşerî üründür.

Her dönemin kendi dinamikleri içerisinde ortaya çıkan İslâm yorumları, o dönemde Müslümanların yüz yüze kaldıkları meydan okumalara verdikleri bir cevaptır.

Bununla beraber bu yorumlar İslâm’ın teklifini asrın idrakine taze bir uslûp ile anlatma çabasıdır.

Bu beşeri çabaların neticesini hakikatin yerine ikâme etmek, İslâm’ın bir ideoloji mertebesinde eleştiriye açılmasına, diğer yandan İslâm’a atfedilen iktisadî sistemin uygulamasında ortaya çıkması muhtemel başarısızlıkların İslâm’a mal edilmesine kapı aralayabilir.

**

Bir ilim şayet bir medeniyet(i) taşımıyorsa, o medeniyetin mensuplarının yaşadığı fikrî, amelî, ahlakî sorunlarını çözmekten uzaklaşmışsa, bu ilim artık bir nostaljiye, bir özleme dönüşmüştür.

İktisat ilmiyle meşgul olan Müslümanlar, salt iktisadî problemleri değil aynı zamanda fert ve cemiyeti de içine alan çok yönlü, ciddi ahlâkî problemler sarmalını da konu edinmek durumundadır.

Zira asıl dönüştürücü unsur ahlâktır.

Yapılan herhangi bir çalışma manevî bilincin ve ahlâkın dönüşümü ile sonuçlanmıyorsa yani yeni bir insan tipi ortaya çıkaramıyorsa, bu çalışmaların usûl ve maksatları sorgulanmalıdır.

**

Yazının sahibi haklı değil mi?

Hem faizden kazanmaya devam edeceğiz hem şikayet edeceğiz.

Hem haksız kazanç elde edeceğiz hem sosyal adaleti savunacağız.

Hem zenginliği paylaşmayacağız hem fakirliğin ne kadar erdemli olduğunu söyleyeceğiz.

Olur mu?

Olmaz.

İslam ülkelerinde faizsiz sistemin payı ekonomilerinde yüzde 5’i bile bulmuyorsa,

Dünyada adil ekonomik sistem araştırmasında İslam ülkeleri ilk 100 ülke arasına giremiyorsa,

Bu konuda Hristiyan Avrupa ülkelerinin bile gerisinde kalıyorsa kimseden şikayet etmeyeceğiz.

**

Sorunun kaynağı biziz.

Bakacağımız ve şikayet edeceğimiz tek yer kendimiz.

Bu sorunu çözecek olan da biziz.

Mesela şu sorularla başlayabiliriz?

Ben kimim?

Ne olmak istiyorum?

Bunun için ne yapıyorum, ne yapmıyorum, yapıyorsam ne kadar yapıyorum?

Bulunduğumuz yeri, kilomuzu, boyumuzu, kapasitemizi bilirsek yürümemiz kolaylaşır.

Yolun bizi nereye götüreceğini baştan bilirsek sonra şaşırmayız.

Yeni Şafak / Yaşar Süngü