Yaşanmakta olan hayatlar birer oyun mudur? Eğlencelik, zaman geçirmelik, oyalanmalık ya da asıl olan mı? Bu, insandan insana toplumdan topluma değişir. Hayatın asıl amacı, sorumluluk alanı nedir, bunun üzerinde durulmalı. Ne için ve neden yaşanıyor? İnsan kendisini bir kadere bağlı olarak bir akışa mı terk eder, yönünü belirleyerek asıl yön ve doğrultusunu mu seçer?
Soru sorma, kendisini soruların muhatabı kabul etme bir amaç olunca, kuşkudan çok kendisine bir yol bulma tercihini getirir. Soru soran soruların çözümünün peşine düşer. Nasıl bir yol ve yöntem tutturursa istenilene ulaşabilir.
Tercihler her insan için değerlidir.
Karmaşalarda yol bulmada zorluklar olur mutlaka. Karmaşa insan zihinlerini bulandırmak için başlıca bir yoldur. Günümüz karmaşasında insanların yol bulmaları oldukça güçleşmiştir. Hakikati kendilerine sunan, hakikatle yaşayan bilgeler, düşünce insanları görülmedikçe birer rehber olan bu öncüler görülmeyince, görülmek istenmeyince karmaşa daha karmaşıklaşır.
Hakikatin sözcüleri kendileri sahih ve hakikidir. Onların dili, bulundukları yolları, tutumları hem kendileri hem de toplumlar için değerlidir.
Dünya sahnesinin karmaşasında yön ve yol belirsizliği işlerini güçleştiriyor. Kimin hakikati temsil ettiği veya edeceği anlaşılamaz ve bilinemez. Zaman asıl ruhu karmaşadır. Karmaşa yumaklarının uçlarını ellerinde tutanlar nelerin olacağını bilirler.
Günümüz Müslümanlarının durumu bu karmaşa içinde debeleniyor olmalarıdır. Bir duyguları vardı, inanışları bulunuyor fakat sahnede yer alanların kimi kendisini temsil ediyor, kim kimin temsilcisidir bilmede ve seçmede zorlanıyorlar.
Olaylar yaşanıyor, yıkımlar oluşuyor, bir süre sonra bir bölgede bir durulma oluyor gibi görünüyor ne ki insanın uyanışı gerçekleşemiyor. Bu gibi durumlarda figüranlar vardır, verilen görevlerini hakkıyla yerine getirirler. Yeri ve zamanı gelince kendisine biçilen yere getiriliyor ya da geliyor. Sonrası nedir, nasıl olmuştur çok da önemli değildir. Bir toplum söz konusu bir figürana göre konumunu belirleyince hakikate ulaşması daha da zorlaşıyor.
Toplumlar bu gibi durumlarda rüyalar görürler, rüyaların etkisi onları bir süre etkiler, zamana ve etkisi geçince bir yenisiyle avunuyorlar. Sunulan hayattan da vazgeçemiyorlar, çünkü bu hayat onlar için artık bir seçenektir. Başka bir seçeneğin arayışında değildir.
Müslüman’ın hayat ve yol seçeneği bellidir. Belli olmasına karşın karmaşalarda figüranlar aracılığıyla yeni bir hayat anlayışı ve hatta yeni bir dini bakışlı anlayış benimsetiliyor. Onlar da buna razı oluyorlar.
Figüranlar görevlerini başarıyla yerine getiriyorlarsa onlarla bu hayat anlayışı sürer, kitleler de peşlerinden sürüklenir. Onlar o kadar inandırıcıdırlar ki yapıp ettiklerinin, söylediklerinin yeri nedir, uygun mudur, kendi anlayışına uyuyor mu, uymuyor mu ona bakıyorlar. Figüran rolünün başarısıyla yoluna devam eder, yıllar yılı oyalamasını bilir.
Müslümanların yaşadığı dünyada figüranlar söz sahibi. Zor zamanlarda bir el onları öne çıkarır, simgeleştir, sahnede tutmaya çaba gösterir. Onlar da görevlerinin hakkını elini tutanlara göre başarıyla sürdürür, kitleleri peşinden sürükler.
Hakikati temsil eden öncüler her zaman için yalnızdırlar. Onlar bildikleri yoldan, yolculuktan ödün vermezler. Büyük çıkışları normal bir zamana denk gelmeyebilir. Yeri ve zamanı gelince bir anda ortaya çıkarlar.
Dünyanın çaresini değiştiren öncüler her zaman bir başına olmuşlardır. Onlar çabalarından ve emeklerinden vazgeçmedikleri sürece yolculuğunun başarısını elde ederler.
En karmaşık zamanlarda Hakikat insanları sabırlıdırlar, hayatlarını sürdürürler, çileye razı olurlar. Başarının gelmesi de bir fırsata bağlıdır, bir umut ışığı olarak doğarlar.
Milli Gazete / Ali Haydar Haksal