Avrupa, ‘görünür olmayan’ bir İslam istiyor

Avrupa’da Müslümanlara yönelik yasaklar, Batı’nın kendi normlarına uymayan ayetlerin çıkarıldığı bir Kur’an ve özel alanlara hapsedilmiş bir İslam’ı kabullenen Müslümanlar istendiğini gösteriyor.

 Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özcan Hıdır, “Almanya İslâmı”, “Fransa İslâmı”, “Hollanda İslâmı”, “İngiltere İslâmı”, “Amerikan İslâmı” ve “Avusturya İslâmı” gibi kavramlarla Avrupa norm ve değerlerine tastamam uyum sağlamış, İslâm’ı yaşamayı özel alanlara hapsetmiş ve bunu gerekirse devletin yasaklamalarıyla da olsa gerçekleştirmiş bir anlayışın ifade edildiğini belirtiyor.

ÜLKELERE GÖRE İSLAM TABİRİ

Yeni Akit’te yer alan habere göre, Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Özcan Hıdır, Batı’nın İslam projesini analiz etti:

“Uzun süredir “Avrupa İslamı”, Avrupa’da alabildiğine gündemde olup tartışılan bir kavram. “Almanya İslâmı”, “Fransa İslâmı”, “Hollanda İslâmı”, “İngiltere İslâmı”, “Amerikan İslâmı” ve “Avusturya İslâmı” gibi alt versiyonlara sahip bu kavram, özellikle 11 Eylül 2001 hadisesi sonrasında, sözü edilen ülkelerde olduğu gibi, Avrupa çapında da siyasî bir proje olarak karşımızda.

Hemen hepsinde temel amaç, Müslümanların İslâmî kimlikleri/kişilikleriyle çelişse bile, Avrupa norm ve değerlerini içselleştirmeleri beklentisidir. Bu ise esasen kamusal alanda görünürlüğü en aza inmiş, hayata dair temel iddialarından mümkün olduğunca arınmış ve Avrupa’nın seküler toplum yapısına uygun hale getirilmiş, ‘görünür olmayan’ bir İslâm anlayışını ifade ediyor.

Macron’un ‘Fransa İslâmı’ adıyla dillendirip geçtiğimiz aylarda yayımlanan bir raporla belli oranda ete kemiğe bürünen projesi bunun en son ve somut versiyonu.

ULUSAL PİLOT İSLAM

‘Avrupa İslâmı’ dayatmaları konusunda önemli bir tecrübeye sahip olan Fransa’da, 300 sözde aydının imzaladığı ve Kur’an’ın ve İslâm’ın ‘reforme edilmesini’ talep eden bildiri de, Macron’un ‘Fransız İslâmı’ projesinden bağımsız değil. Almanya ve Avusturya’da da benzer projelerin devreye alınmaya başladığı biliniyor.

Bu anlamda Fransa, Almanya, Hollanda, Avusturya, İsviçre ve Belçika gibi önemli oranda Müslüman nüfus barındıran ülkelerde Müslümanlar ‘medenîleşerek’, ılımlaşarak, çerçevesi egemen devletlerce çizilmiş ‘ulusal pilot İslâmlar’ın bir parçası olacaklardır. Avrupa’daki ‘dinsiz dindarlık’ tartışmalarında olduğu gibi, Müslümanlar için de hayata müdahale etmeyen, tabir yerinde ise deistik anlamda ‘pasif bir Tanrı’ anlayışına sahip, Avrupa normlarına uymayan ayetlerin Kur’an’dan çıkarılmasına ses çıkarmayan Müslüman tipinin arzulandığı söylenebilir.

SEKÜLERLEŞMİŞ BİR İSLAM

Günümüzde İslâm ve Müslümanlara yönelik en yetkili ağızlardan da açıkça dillendiriliyor: ‘İslâm ve Müslümanlar aslında Avrupa’ya ait değildir’.

Bunun tersten okunuşu ise şudur: Müslümanlar şayet Avrupa’da yaşayıp gelecek inşa edeceklerse, ancak yukarıda bahsedilen ‘Avrupa İslâmı’ çerçevesinde norm ve değerlerinden arınmış, sekülerleşip ‘ehlileşmiş’ olarak Avrupa’da kendilerine yer bulabilirler. Şu halde, Avrupa’daki Müslümanların, kendileriyle ilgili bütün bu projelerin farkına varmalarının, bir Müslüman ülkesinde değil de ‘Avrupa’da Müslüman’ olduklarının ve orada ‘Müslüman kalarak’ oraya katkıda bulunmanın doğru yöntemleri üzerinde ciddiyetle durmalarının zamanı geldi de geçiyor.”

İktibas