Kur’an Günlüğü Notları
Ama imana erişen, doğru ve yararlı işler yapan kimseler -(ki) şüphesiz, Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz- işte, ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olan bunlardır. Araf 42
Malcolm X (Rahmet olsun bu vesileyle), iman ettikten sonra namazla olan yükümlüğünü şöyle anlatır:
“Yaşantım boyunca yüzyüze geldiğim imtihanların en zoruydu namaz. Namaz için diz çökmek inanılacak gibi değil ama tam bir haftamı adı. Hayatımın nasıl geçtiğini biliyorsunuz. Başkalarının evini soymak için kapıyı maymuncukla açarkenkinden başka hiçbir zaman bükülmemişti dizlerim daha önceden. Dizlerimi bükebilmek için epey zorluk çektim. Sonra utanıyordum da, bu yüzden sinir küpü olup çıkmıştım. Günahkarın, Allah’tan mağfiret dilemek için diz çökmesi, diz çöküp günahını kabullenmesi dünyanın en zor işi olsa gerek.”[1]
Hayatı boyunca küfrün içinde yaşamış, kibrinin esiri olmuş kimse için gayet basit bir fiziksel hareket olan diz çökmek, Allah’ın huzurunda diz çökme söz konusu olduğunda sanıldığı kadar kolay olmayabiliyor. Hayatımız boyunca küfrün içinde yaşamamış olsak bile nefsimize ağır gelmediğini kim inkar edebilir? Malcolm X’in namazla olan yüzleşmesi aslında insan tabiatının doğrulukla olan serencamının itirafıdır. Burada insan iki merhaleden geçmektedir sanki. İlki, nefsinin insanı durmadan müstekbirleştirdiği bir durum sözkonusudur. Diz çökmek için bu halden kurtulması gerekiyor insan. Kibirden elimizden geldiğince uzaklaşmaya çalışsak bile zaman zaman bu günaha bulaşabiliyoruz. O nedenle kibrimize ağır geliyor diz çökmek ( Diz çökmek Allah’ın insana yüklediği sorumlulukları kabul etmek demektir). İkinci merhale ise Malcolm X’in de ifade buyurduğu gibi günahını kabullenip Allah’tan bağışlanma talep etmek için diz çökmektir. Bu da kolay olmayan bir durumdur. Müslüman’ın kolay ile işi yoksa, böyle bir şeye tevessül etmesi halinde imanını tekrar gözden geçirmesi gerekir. Ayet’in parantez içine aldığı açımlama buna işarettir. ‘Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz’ demek, insana ancak taşıyabileceği kadar yük ile yüklenildiğini ifade eder. İnsan olmanın idrakine varan kimse sırtına ilk yükünü yüklemiş olur. İnsan olmanın yükünü, yani nisyan ile ünsiyet hallerinin yükünü[2].
İman sahibi, doğrunun derdinde olan insan her zaman sırtında doğal bir yükün taşıyıcısıdır. Hamalıdır demiyorum. Hamal, kendine ait olmayan bir yükün taşıyıcısıdır. İşte öyle bir yükün altında ezilebilir insan. Taşıyamayacağı yükün de hamallığına soyunarak aslında o yükün altında ezilir. İman sahibi kimsenin sırtındaki yük ise kendine aittir. Bile isteye o yük yüklenilir, o yüke razıdır. O yükten kurtulmak demek insanlıktan çıkmak olduğunun bilincindedir. Allah’ın huzurunda diz çökmenin zor olduğunu bile bile yılmadan usanmadan günün belli vakitlerinde yine de diz çökmenin yüküne razıdır. İnsanı altında ezmeyen bu yüke razı geldikçe ayaklarımız o denli sıratı müstakim üzere ivmelenir.
Sırtımızdaki bu doğal yükün bazen bizi rahatsız ettiği durumlarda aslında rahatsızlığın bu yükten değil de nefsimizin dürtüsünden geldiğini bilmemiz gerekir. Harama bulaşmamak ne kadar kolaydır? Günahı sırtlanmak ne kadar hafiftir? Hak yemenin ağırlığı neyle ölçülür? Vakit israfının yükü yemek israfının yükünden daha ağır olduğuna ne kadar vakıfız? Kalp kırmanın külfeti üzerinde ne kadar düşünürüz? Mazluma sahip çıkmamanın, zalime karşı dik durmamanın bedeli nedir? Namazda Allah’ın huzurunda diz çökerken neden zorlanmayız?
İnsanın dünyaya bir yük olarak geldiğini nasıl da ututtuk (nisyan). Hangi anne bu yükten şikayetçidir? Anne o yüke razı olmasaydı insan dünyaya gözlerini nasıl açabilirdi ki? Dolayısıyla müslüman olarak sahip olduğumuz yükümlülüklerden bereketini çıkardığımız ölçüde (doğru bir işi neden yaptığımızı bilerek, özündeki hikmetine vakıf olarak) bu yükün altında ezilmekten kurtulabiliriz ancak. Bu bilinç bize ayrıca, insanın bu doğal yükünün üzerine kendisini ezeceği fazlaca ve gereksiz yükleri yüklemesinden de uzak tutacaktır.
“Rabb’imiz! Unutur veya yanılırsak, bizi sorumlu tutma. Rabb’imiz! Bize daha öncekilere yüklediğin gibi büyük sorumluluk yükleme. Rabb’imiz! Bize gücümüzün üzerinde bir sorumluluk yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen, Mevlamız’sın. Gerçeği yalanlayan nankörler toplumuna karşı bize yardım et.”[3]
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, hiç şüphesiz, kaybedenlerden olacağız!” [4]
“Ey Rabbimiz, dar zamanda sana bağlanan kimseler olarak canımızı al!”[5]
“Ey Rabbim! Eğer dileseydin, daha önce de onları yok ederdin ve (onlarla beraber) beni de. İçimizden birtakım dar kafalıların yaptıklarından ötürü bizi yok edecek misin (şimdi)? (Bütün) insanlar Senin bir sınamandan başka bir şey değil; ki onunla dilediğinin sapmasına fırsat verir, dilediğini de doğru yola sokarsın. Bizim velimiz/yakınımız sensin: öyleyse bağışla, bize acı, çünkü bağışlayanların en hayırlısı sensin! Bizim için bu dünyada da, ahirette de iyi ve güzel olanı yaz. Bak işte, pişmanlık içinde Sana yöneldik!”[6]
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, hiç şüphesiz, kaybedenlerden olacağız!”[7]
[1] Malcolm X, İnsan Yay. S.330
[2] İnsan kelimesi arapçada iki köke atfedilir. 1- Nsy kökü, unutmak anlamına gelir-Nisyan. 2- Ens kökü, alışmak aşina olmak anlamına gelir-Ünsiyet.
[3] Bakara 286
[4] Araf 23
[5] Araf 126
[6] Araf 155-156
[7] Araf 10












Allah ecrini versin kardeş. Hamal olmadan kendi yükünü kabullenip sorumluluğu üzerinde yaşayanlara selam olsun.
Amin..Allah razı olsun hocam. Hürmetler..