29 Ocak 2023 - Pazar
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • Küçük Müslümanlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • Küçük Müslümanlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Venhar Özel

Yolcunun İşini Kim Bilir?

Birbirinden bağımsız halde olan şeyler öyle bir anda, tam da siz oradan geçerken bir bütün oluştururlar ki, onların birbirinden bağımsız olduğu düşüncesinden ötürü utanmaya başlarsınız

Yazar: Mehmet Akif COŞKUN
11 Ocak 2023
Kategori: Venhar Özel
0 0
0
Yolcunun İşini Kim Bilir?
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Kendimizi Aramaklar Yolculuğu 16

Fotoğraf ve Yazı : M.Akif Coşkun

Bu yazı İktibas Dergisinin Aralık 2022 sayısında yayınlanmıştır.

Her yolculuk kendi sürprizlerini barındırır içinde.  Yolculuğun türlü hallerinde bu vaki olsa da pek de önemsenmez aslında. Bizi yolculuğa iten sebep her ne olursa olsun, planlı programlı, üzerinde titizlikle hazırlanarak çıkılan yolculuktan tutun da  spontane gelişen, hiçbir hazırlık yapmadan çıkılan yolculuğa ve hatta daha önce defaatle aynı yolda yapılan yolculuğa kadar hepsinde daha önce farketmediğimiz, yaşamadığımız sürprizleri serer önümüze. Her defasında  kendimizi ilk defa buluyormuş hissine kapılırız. Her defasında yol yeniden yaratılır. Güneşin parlaklığı, bulutların devinimi, rüzgarın esintisi her defasında yeniden kodlanır. Yeniden kodlanan sadece yolculuğun temel unsurları değildir. Yolcu da her defasında yeniden yaratılır adeta. Her yolculukta yeni bir bakışa sahip olur. Yeni bir ruh haline bürünür ve o halinin bakışlarına damıttığı keskinlikle yolculukta karşılaşacağı her ayrıntıya dikkat kesilir ve ondan bereketini değirmenin yollarını arar. Bu öylesine hayret verici birşeydir ki yolculuk sonunda kendini bir sonrakine amade kılar.  Sanki lezzeti her defasında tatlanan bir hali yaşar insan. İnsanın yaratılış vasıflarından biri olduğuna ve hatta en temel vasfı olduğuna inanırım bu yüzden. Kısa bir sokak yürüyüşünde bile bu halin nüvelerini tadıyorsak, bu hikmetli hali hafife almamak gerektir. Bilhassa kendimizi kendi irademizle kendi zindanlarımıza mahkum ettiğimiz, tarifinde ve çözümünde zorlandığımız bir çağı çiğerlerimize soluklarken bu gerçeğin üzerini bir kez daha çizmemiz gerektir.

Her yeni yolculukta yaşadığımız yeni sürprizler bizim anlam dünyamıza bir şeyler fısıldar. Birbirinden bağımsız halde olan şeyler öyle bir anda, tam da siz oradan geçerken bir bütün oluştururlar ki, onların birbirinden bağımsız olduğu düşüncesinden ötürü utanmaya başlarsınız. Gökyüzünde kendi kurallarını koyan bulutlar, onun altında dünyamıza renk veren kuşlar, ihtişamıyla yeryüzünde bir denge oluşturan dağlar vesair tüm bunlar birbirinden ayrı mıdır?  Hangisinin gerçeklerine tutunacağız peki?  Yukarıdaki fotoğrafı inceleyiniz. Hazırlık yapılmadan spontane gelişen bir niyetle çıkılan yolculukta tam da o güzergahtan geçerken karşılaştığımız bu manzara karşısında adeta yolculuğumuzu kısa bir süreliğine dondurmuş, göçmen kuşların masmavi gökyüzünde ve sanki usta bir ressamın elinden etrafa şeffaf bir şekilde fırçalanmış bulutların altında, arkasında ihtişamıyla göz kırpan dağı fonlayarak süzülüşüne dikkat kesilmiştik. O kuşlar sürü halinde kirlenmiş ve bulanıklaşmış gözlerimizden içeriye göç ediyordu sanki. Şimdi soralım kendimize tekrar? Hangisinin gerçeklerine tutunacağız? Kuşların mı? Gökyüzü ve bulutların mı? Dağların mı? Tüm bunları ayrı ayrı hikmetlendirebiliriz elbette. Tüm bunlardan kendimize anlamlar devşirebiliriz. Fakat yukarıdaki fotoğrafta oluşturduğu manzaranın bakışlarımıza haykırdığı kadar olur mu?  Peki bize ne haykırmaktadır bu?

Hepimiz birbirimizden farklıyız. Farlı renklere sahibiz. Farklı dillerden konuşuruz. Farklı gerçeklerimiz vardır. Farklı ruh ve duygu dünyasıyla yol alırız. Vazgeçemediğimiz zaaflara sahibiz. Bizi biz yapan vasıflara ve tecrübelere sahibiz. Her birimizin gölgesi bile farklı uzunluklardadır. Böylesine farklılıkları üzerimizde taşımamıza rağmen aynı yolda bizi yoldaş kılan şey nedir?  Bizler bir araya gelerek, birlik hassasiyetini temel alarak bir bütün oluşturabiliyorsak eğer, bu, teklik halimizde bizi birlik olmaktan alıkoyabilecek fazlalıklarımızdan kurtulabildiğimiz içindir. Gerçeklerimizin bir önemi yoktur. Yolculuk halinin ve bu yolculuk halindeki yorgunluğumuza tahammülümüzün bir önemi vardır. Tahammül yoldaşları birarada tutan bağdır. Her birimizin taşımakta zorlandığı yükümüz vardır. Bu yüklerimizi de haml edecek yoldaşa ihtiyacımız vardır. Yoldaş yükümüze hamal olur. Biz taşıyamadığımız o yükten kurtulmanın hafifliğini yaşarken aynı zamanda yoldaşımızın da taşımakta zorlandığı yükü hamlederiz kendimize. Onun taşımakta zorlandığı yükün hamallığını yapacak güce her zaman sahibizdir. Ve bu gücü sadece bu minvalde kullanabiliriz. Birbirimize tahammül edemiyorsak birbirimizin yoldaşı da değilizdir. O nedenle birbirimizi yakından tanımanın en iyi koşullarından biridir birlikte yolculuğa çıkmak.

Her yeni yolculukta yoldaşlarımızla aramızdaki bağı kuvvetlendirme imkanı bulurken aynı zamanda karşılaştığımız yeni sürprizlerle düşünce ufkumuzu da berraklaştırma imkanı bulur ve bu minvalde bakışlarımızdaki keskinliği de artırmış oluruz. Karşılaştığımız her neyse onunla bir bütün olmanın, o şeyin beklenilen eksik parçasının da biz olduğumuzun idrakini yaşarız. Sıradan bir kayanın üzerine oturmakla, yadımızda dağın sıcaklığına sarılarak sırtımızda biriken yüklerimizin gittikçe hafiflediğini hissederiz. Yükümüz hafifledikçe nefes almaya başlarız. Kendimizi aramaklar yolculuğunun bilinci alevlenir yeniden. Yükümüzü hafifleten nedir? Üzerine oturduğumuz o sıradan kaya, eteklerine yaslandığımız dağ, renkleriyle ve tüm canlılığıyla önümüze bir halı gibi serilen, bize hizmetini ilan eden vadi tüm bunlar sorumlu gördükleri yüklerimizi paylaşırlar aralarında. Yükümüzü hafifletip sırtımızı sıvazlayıp yolculuğumuzun daha bitmediğini hatırlatarak uğurlar bizi. Orası sadece bir durak yeridir. Orada durmaya ısrar etmek oraya hapsolmak demektir. Kendi ellerimizle inşa ettiğimiz zindanımıza hapsolmak demektir. Yolculukta devam asıldır. Devam etmeliyiz.

Yolculuğumuz devam ettikçe zamanın farklı evrelerine de yolculuk yaparız. Üzerinde yolculuk ettiğimiz yolun yeni olmadığını görürüz. Bu yolun ilk yolcusu olmadığını görürüz. Kimler yolculuk etti bu yollarda. Kimlerle yoldaş oldular? Neyin yolcusuydular? Hangi istikametin yolcusuydular? Tüm bunların kalıntıları tökezletir bizi. Yolumuzda irili ufaklı bu kalıntılar ayağımıza takıldıkça hızımız düşer. Acele etme ey yolcu. Yürüyüşüne bulaşmış kibrini silkele üzerinden. Adımlarını ağırlaştır, yürüyüşünü vakurlaştır ki bakışlarına merhamet gelsin. Ayağına takılan bu kalıntılar geçmiş yolculukların hikayesidir. Okumasını iyi bil ey yolcu. Okumasını bilen kendini de iyi okutacaktır kendisinden sonra gelen yolculara.

Yaptığımız her yeni yolculukta tüm bunları düşünerek ilerlerken aslında yazımın başında da vurguladığım o asıl meselenin, o kendi irademizle kendi zindanımıza kendimizi hapsetmenin farkındalığına sahip oluruz. Meseleyi tarifimizdeki zorluk ve çözüm yollarımızdaki kısırlık, yolculuk halimizin duraksadığına işarettir. Bir yerde sabit kalmışızdır. Yolculuğumuzda bizi etkileyen ve duraksatan bir güzellikte duraksamış (Örn. 2. Fotoğraf) , onu yolculuğun nihayeti kabul etmenin yanılgısına düşmüş ve orada donuklaşmışızdır. Kendimizi kendi zindanımıza hapsetmişizdir. Oysa yolculuk devam etmektedir. O donuklaştığımız yerde duraksayan, dinlenen, orayla bütünleşip bereketini çıkararak yoluna devam eden yolcuların ilerde yaşayacakları  ve birikmiş o dayanılmaz acı veren yüklerinden habersiz olacağımız gibi onlara tahammül dahi edemeyeceğiz. Böylesine bir çağı ciğerlerimize çekerken derdimizin tarifinde ve çözümünde yaşadığımız zorluk ancak yolculuğun devamıyla aşılacaktır. Kendimizi aramaklar yolculuğu nefes aldığımız sürece devam edegelen bir yolculuktur. Bu yolculuğun ne zaman biteceğini bilemeyiz. Ancak nerede biteceğini hergün şahidi olduğumuz ehli kuburdan ve hergün kulaklarımıza okunan selalardan aşinayız.

Bilincinde miyiz? Değil miyiz? O halde yeni bir yolculuğa çıkmanın tam vaktidir. Öyle uzunca ve etraflıca hazırlanmamıza luzum yoktur.

Kervanımız ne de olsa  yolda düzülecektir.

Etiketler: Mehmet Akif Coşkun

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

Yolcunun İşini Kim Bilir?

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Aile Kalabilmenin Diğer Adı: “Ölüm Kalım Savaşı”

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Hira

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Günümüz Ridde Olayları

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Aydınımız, Entelektüelimiz, Akademisyenimiz Var Mıdır?

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

"Tevhidi" Tarikatlar

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

İnsanın Allah’a Olan Yolculuğu

Abdi KEÇELİ
Abdi KEÇELİ

Matbuat Alemindeki Hayatım Ve İstiklal Mahkemeleri

Yazarın Diğer Yazıları

  • Kuşan Silüetini Nikabım Görünsün
    2 Aralık 2022
  • Bir Vadinin Kucağında Uyanmak
    2 Ekim 2022
  • Bazı Önemsiz Şeyler
    5 Ağustos 2022
  • Olgular Oyunu
    4 Temmuz 2022
  • Gözyaşlarımızın Coşkusundan Doğar Suretlerimiz
    5 Mayıs 2022
  • Arkanı Taşa Yasla
    4 Nisan 2022
  • Mukallib İnsan
    25 Mart 2022

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
    • Alıntı Makale
    • Alıntı Söyleşi
  • İslam Dünyası
    • Filistin
    • Suriye
    • İran
    • Irak
    • Arakan
    • Pakistan
    • Yemen
    • B.Arap Emirlikleri
    • Diğer
  • Dünya
    • Ortadoğu
    • Amerika
    • Avrupa
    • Asya
    • Afrika
    • Diğer
  • Türkiye
    • Aile ve Çocuk
    • Aktüel
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Kültür & Sanat
    • Siyaset
  • Tavsiyelerimiz Var
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist