Geride bıraktığımız 23 Nisan kutlamalarında akıllarda kalan kare Milletvekillerinin Anıtkabir’i ziyaretleri oldu. Ortalık virüs salgınıyla korkuya teslim edilmişken, sosyal mesafe (baştan sona yanlış bir ifade) çağrıları yapanların saf saf ulu önder!in huzurundaki huşu dolu duruşları, ‘yine de geldik bak atam’ mesajı kutsanmış ruha hediye ediliyordu. Çocukların yokluğu ayrı bir hüzündü, çünkü bu bayramı onlara hediye eden atalarına bugün onlar gidemediler.
Kutlamalar evlerde yapılacak çağrısıyla beraber çoluk çocuk ailecek evlerinin balkonlarına döküldü tüm ulus. İstiklâl marşıyla, ıslıklar, alkışlar gökyüzünü inletti. Arkasına da selalarla, ezanlar.. Ramazan arefesi olduğu için, gidilemeyen camilerden dualar, salavatlar.. milli ve dini duyguların harmanlandığı bu kutlu gün içe sinmese de buruk ifa edildi.
Gönüller arzu ederdi ki yurdun dört yanından anıtkabire koşulsa da hınca hınç doldurulsa. Yoluna güç getiremeyenler de büstünün önünde saygıyla dursa. Çocuklar meclise girse, makam koltukları yalandan onlara bırakılsa, minicik ağızlarından dökülen, ataya ve açtığı yola övgüleri milletçe takdir görse. Medya da bu haberleri iştahla, iftiharla yayınlasa..
Peki yüzüncü sene-i devriyesi kutlanan meclis aynı meclis mi? Öyleyse neden ilk açılışında yapılan merasimin benzeri yapılıp, dualar, ayetler ve kurbanlar eşliğinde İslam’a bağlılık sözleri edilmiyor? Çünkü bu kutlanan şey ilk meclisle uzaktan yakından ilgisi olmayan, hile ile tasfiye edilerek yerine, asıl emellerine ulaşmanın teminatı olan ikinci meclisin şanına yakışan kutlamalardır.
Neyi kutladığını bilmeyen bir toplumla karşı karşıyayız. Kendini müslüman olarak tanımlayan bu toplumun İslamla alakalı ne kadar şiarı varsa hepsi bu meclis eliyle hayattan koparılmadı mı? Allah’ına, Rasulüne, kitabına, diline, tarihine, camisine, namazına, ezanına, kıyafetine, kültürüne.. toptan savaş açılmadı mı? Egemenlik göklerden alınıp yere indirilirken millete mi verildi sanılıyor?
Bu yapılanları bilen ya da bilmeyen farketmeksizin yine de atadan armağan bayramlara koşmanın izahı ancak salgın hastalıkla açıklanabilir. Bu salgına sebep olan virüs işte o mecliste vekiller eliyle üretilmiştir. Laboratuvar meclistir. Adı Kemalizm (orjinali Kamalizm) olarak belirlenen bu illet, tepeden tırnağa toplumun damarlarındaki asıl kana pompalanmıştır. Bu enjekteyi alan vatandaş celladına aşık olmaya başlamaktadır. Bunun için çocuklara armağan edilerek nesilden nesile bulaşması amaçlanmıştır.
Toplum artık safını seçmelidir. Bu beladan kurtulmak istiyorsa eğer İslam’la arasındaki mesafeyi kaldırmalı, kalbindeki maskeleri çıkarmalı, içini tevhidle dezenfekte etmelidir. Aksi taktirde yavrularımız egemenliği başka kapılarda arayacaklardır.
RABBİMİZLE BULUŞMAYA DOĞRU GİDİYORUZ. KURAN NURUYLA YIKANIP ,SÜNNET KOKUSUNU SÜRÜNÜP VE EN GÜZEL TAKVA ELBİSESİNİ GİYİP TEVHİD VASITASINA TESLİM OLUP TEVEKKÜL KORUMASI EŞİLİĞİNDE VUSLATA DOĞRU SIRATI MUSTAKİM YOLUNDAN GİDİP ÖYLE ÇIKMALIYIZ İLAHİ AŞKIMIZIN KARŞISINA.İNŞALLAH.