Size, yabancısı olduğum bir dalda, tıp alanında yazılmış bir kitaptan bahsedeceğim. Tıp alanında ama tamamen tıbbi terimlerle örülü, akademik bir çalışma olmadığı için, hem anlamakta zorlanmıyorsunuz, hem de anlatmakta. Kitap, sağlıklı bir hayat nasıl olur sorusuna verilmiş bir cevap niteliğinde. Cihanda, onun gibi bir ‘devlet’ bulunmayan bir nefeslik sıhhate bile vesile olabilir umuduyla kitabı tanıtmayı istedim.
Kendisi benim de doktorum olan iç hastalıkları uzmanı Dr. Murat Balanlı, aynı zamanda ilk kitabı olarak, üst başlığı ‘Kadim ve Bütüncül Şifa sistemi’, alt başlığı ‘İnsan Fıtratına Uygun Temiz Tıp’ olan ‘TİTREŞİM TIBBI’ kitabını yazdı. (Hayykitap, İst-Mart 2019, 231 sayfa).
Murat Balanlı, isim babasının kendisi olduğunu belirttiği Titreşim Tıbbı’nı yedi bölüm halinde yazmış. Birinci bölümde titreşim tıbbının felsefi arka planını anlatmakta. İkinci bölümde geleneksel Çin tıbbı, titreşim ve etkileşim konusunu işlemekte, üçüncü bölümde “titreşimimizi bozan yıkıcı duygular”ı, dördüncü bölümde ise titreşimimizi bozan dış etkenleri ele almakta. Beşinci bölümde “geleceğin tıbbı” dediği titreşim tıbbı ve titreşimsel iyileştiricilerden bahsetmekte. Altıncı bölümde titreşimimizi rezone edecek önerilerde bulunmakta. Yedinci bölümde ise hangi hastalığa hangi titreşimsel iyileştirici ile müdahale edilebileceğine dair önemli bilgiler vermektedir.
Dr. Balanlı’nın “hastalıkların iyileşeceği mekanlar, hastaneler değil, bizzat kendi bedenimizdir” cümlesi bütüncül (holistik) tıp sistemi dediği sistem gereği, hekimin yapması gerekenin sadece, vücudumuzdaki şifa enerjisini açığa çıkartması olduğu tespitinin bir neticesi olarak, insana son derece moral destek vermektedir.
‘Titreşim Tıbbı’nda modern tıp endüstrisine önemli eleştiriler yöneltilmekte. Endüstriyel tıp anlayışı ötesinde, insanın kendi bünyesinde var olan sağlıkla ilgili potansiyel güçleri öne çıkartan yaklaşımlara dikkat çekmektedir.
Bu arada insan sağlığını bozan faktörlere genişçe yer vermekte; mesela kibir, övünme, kin, korku, kaygı, dargınlık gibi olumsuz ve yıkıcı/öldürücü duyguların vücuttaki ‘bir’liği bozucu etkenler olduğunu işlemektedir.
Farklı branşlardan uzmanlara ‘görünmeyen düşman’ kimdir diye bir soru yöneltilse, alınacak cevaplar, ilim dalına göre farklılık arz edecektir. Dr. Balanlı’nın kitabında ise ‘görünmeyen düşman’, adeta içerisinde yüzdüğümüz ‘elektromanyetik dalgalar’dır. Pek çok insanın övünmekle ve sevinmekle bitiremediği, hayatımızı kolaylaştırdığı zannedilen teknolojik ürünlerin meydana getirdiği olumsuz titreşimler sağlığımızı bozmaktadır. Şöyle demektedir: “Teknoloji deyim yerindeyse dünyamızı karartıyor.”
Titreşim Tıbbı’nın, benim gibi tıbbiyeli olmayanlar için en cazip olan bölüm, titreşimimizi rezone edecek öneriler olarak önerdiği ve iğne-ilaç, acı şurup, röntgen v.b. içermeyen, herkesin memnun kalacağını düşündüğüm, insanın hayat felsefesiyle yakından alakalı, günlük yaşamda takip edeceğimiz birtakım uygulama, etkinlik ve ilkelerdir. (İnsanın maddi ve manevi bünyesini koruyacağı ‘sağlık kuralları’ demek yanlış olmaz sanırım). Önerilerin oldukça kapsamlı olduğunu düşünüyorum ve her birinde kendimce haklılık payları bulduğumu söylemeliyim. Bunlara genel olarak doğayla uyumlu yaşama, fıtrata uygunluk, yapay olan her şeyden olabildiğince kaçınma diyebiliriz. Bu kurallar neler mi?: Listenin en başına yürümeyi yazabiliriz. İkinci olarak, bir tıp doktorunun ağzından ‘tevazu sahibi olun’ diye bir tavsiye duymak ve bunun insan sağlığı ile alakası olduğunu öğrenmek, şaşırtıcı olmasa da güven verici. Sonra, konuşmaktan ziyade dinlemeyi tercih etme önerisi… Kusur arayıcı olmamak, gaflette olmamak, deyim yerindeyse ‘kronik’ öfkeden kaçınmak, şefkat ve merhamet yayıcı olmak, şükredici olmak, kin tutmamak, affedici olmak, gerektiği kadar uyumak, şifalı taşlar kullanmak, oruç gibi ibadetleri aksatmamak, duayı ihmal etmemek, renklerin insan kişiliğine verdiği enerjiden istifade etmek, gülmekten ve yerine göre ağlamaktan çekinmemek, çıplak ayakla toprağa basmak, güzel koku, ruhun gıdası olarak müzik dinlemek v.d.