18 Haziran 2025 - Çarşamba
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Venhar Çocuk Küçük Müslümanlar

Sultan Sarayı

Hanne Kuzu ve Safi eşek arılarından sürpriz bir şekilde kurtulduktan sonra Sultan Sarayı'nın yolunu tutarlar.

Yazar: Venhar Haber
19 Temmuz 2020
Kategori: Küçük Müslümanlar
0 0
0
Bir İsme Sahip Olmak Bu Kadar mı Sancılı Olurmuş?
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

9.Bölüm

Resimler: Ceyda Nur Tekne

Hanne Kuzu’nun sesi kısılmıştı ama, gözlerindeki kararlılık onun daha pes etmediğini gösteriyordu. Ağacın dalında, eline ne geçirdiyse eşek arılarına atıyor, onları var gücüyle savuşturmaya çalışıyordu. İnsan, kaybedecekse bile mücadele ederek kaybetmeliydi. Aslında hak uğruna mücadele ederek kaybetmek, kaybetmek anlamına gelmezdi. Belki de kazançların en hayırlısı buydu. İşte Hanne Kuzu, bu kararlılığı ile güzel bir örnek oluyordu bizlere.

Eşek arıları çemberi daraltmışlardı. Biri, Safi’nin kanadına, diğeriyse kafasına saldırıyordu. Hanne Kuzu ise eline geçirdiği bir dal ile kendilerini savunmaya çalışıyordu. Onlarca eşek arısının arasında hayat mücadelesi veriyorlardı.

Fakat tüm bunlar yaşanırken beklenmedik bir şey oldu. Gökyüzünden eşek arıların kafalarına çakıl taşları düşmeye başladı. Düşmek kelimesi olanları izah etmek için çok hafif kalır. Taşlar adeta üzerlerine yağıyordu. Taşların boyu küçüktü ama etkisi oldukça büyüktü. Taşlardan kimisi kafalarına düşüyor, kimisi kanadına çarpıyor, kimisi de gövdelerine. Her çarpmada müthiş bir sarsıntı yaşıyorlar, kimi dengesini kaybedip düşerken, kimisi de daha fazla dayanamayıp uzaklaşmaya çalışıyordu.

Hanne Kuzu ve Safi, bu beklenmedik gelişme karşısında şaşkına dönmüşlerdi. Tam herşey bitecek derken imdadına yetişen taş yağmuru, hadisenin seyrini değiştirmişti. Yukarıya baktıklarında gökyüzünde sürü halinde onlarca kuşun, ağızlarında fındık tanesi büyüklüğündeki taşları, eşek arılarına doğru uçup üzerlerine attıklarını gördüler. Taşlar küçük olmasına rağmen eşek arılarının dikkatini dağıtmayı başarmıştı.

Derken, kuşlardan bir tanesi Kara Boru’yu hedef almış ve ona doğru yaklaşmıştı. Aralarında çok az bir mesafe kalası ağzındaki taşı sertçe onun kafasına attıktan sonra Hanne Kuzunun tam önüne konup Kara Boru’ya bağırmaya başladı.

– Kardeşimi rahat bırakın. Yoksa size gününüzü gösteririm.

Hanne Kuzu’nun bu sesi işittiğinde, şaşkınlık ve sevinç ifadelerinin yüzünde oluşturduğu o müthiş ahengini görmeliydiniz. Karşısında Kara Boru’ya çıkışan serçe, Küçük Meryem’den başkası değildi. Onun o gür sesini nerde duysa bilirdi.

– Ama sen nasıl serçe oldun?

– Bunları daha sonra anlatırım Hanne Kuzu, önce şu eşek arılarından kurtulmamız lazım?

Bu arada Dilhan Dede ve diğer Küçük Müslümanlar da ağızlarındaki taşları atarak Hanne Kuzu ve Safi’nin etrafına konmuş, onları korumaya almışlardı.

Dilhan Dede ve Küçük Müslümanlar Hanne Kuzu’nun izini nihayet bulmuşlardı. Etrafının eşek arılarıyla kuşatılmış olduğunu görünce, hemen yakınlarında ne kadar kuş varsa örgütlemiş, ağızlarına birer taş alarak havalanıp yukarıdan saldırmayı tertiplemişti. Bu kısa sürede bundan daha parlak bir fikir gelmemişti Dilhan Dede’nin aklına.

Eşek arıları, bu taş yağmurundan oldukça etkilenmişlerdi. Kuşlar, peşi sıra taşları atıyor, sonra yere inip tekrar taş alıyor ve yeniden saldırıyorlardı. Dilhan Dede’nin tertibi başarılı olmuştu . Eşek arıları bu beklenmedik saldırı karşısında zayıf düşeceklerini anlayınca geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Üzerinden çok fazla geçmemişti ki Sultan Ana’nın diğer muhafız arıları da onları bulmuş, herbirini omuzlarına alıp, yaralı Safi’yi de omuzlayarak Sultan Ana’nın sarayına doğru yol almışlardı.

Artık nihayetinde tekrar kavuşabilmenin mutluluğunu yaşıyorlardı. Başlarından geçenleri birbirlerine anlatıyorlar, bu kısa ayrılığın onlarda yaşattığı özlemi gidermeye çalışıyorlardı. Kardeşlik ruhu işte tam da buydu. Arada bir ufak kavgalar, anlaşmazlıklar, tatsızlıklar olsa da kardeşler birbirlerine sahip çıkmalı, birbirlerinin kıymetini bilmeliydiler. Allah onların yokluğu ile kardeşlerini imtihan etmesin inşallah.

Saatler süren yolculuğun sonunda nihayet Sultan Ana’nın sarayına teşrif etmişlerdi. Saray, dışarından ince tül gibi narin bir duvarı andırıyordu. Beş köşeli tuğlalardan örülmüş gibiydi. Bal diyarında gördükleri herşey beş köşeliydi. Sarayın tamamını yukarıdan görememişlerdi ama o da beş köşeli olmalıydı. Saraya yaklaştıklarında, oldukça büyük kapıları içeriye doğru açılmış ve sarayın misafirleri içeriye alındıktan sonra tekrar kapanmıştı. Yolculuk esnasında küçük müslümanlara anlattıklarına göre sarayın gizemli bir yanı vardı. Sarayı ancak gönlü güzel, niyeti güzel olanlar bulabilir ve görebilirmiş. Öyle görünüyor ki eşek arıları bunu hiçbir zaman anlamayacak ve kötülüklerine devam edeceklerdi.

Sarayın içini tarif etmek olanaksızdı. Kelimeler bu sarayın güzelliğini ifade etmekte yetersiz kalır. İnsanların yaptığı saraylarla kıyaslanmamalı. İnsanlar yaptıkları saraylarla kendi ihtişamını ve kudretini göstermeye çalışır ve önünde sonunda o kudretinin, o ihtişamının içinde kendi sonunu hazırlar. O yüzden değerli dostlar, Sultan Ana’nın sarayını zihninizde hayal etmeye çalışırken insanların sarayına benzetmeden yapın. Hayal edemiyorsanız şayet, bir arı kovanını canlandırın gözününüzde. Canlandırdınız mı? Hah, işte ona benzer bir saraydı Sultan Ana’nın sarayı.

Saraya girdiklerinde onları ilk Sultan Ana karşıladı. Diğer arılardan daha büyük ve sade görünümlü Sultan Ana, onları tek tek bağrına basmıştı. Safiyi korumak için göstermiş olduğu büyük cesaretinden dolayı Hanne Kuzu’yu özellikle takdir etmişti.

Sultan Ana, misafirlerini layıkıyle ağırlamak için onlara türlü bal ürünlerinden bir sofra hazırlamış, daha sonra dinlenmeleri için sarayının en güzel odalarını ayırmıştı. Bir güzelce karınlarını doyurup, onlara ayrılmış olan odalarda istirahate çekilmişlerdi. O kadar mücadeleden sonra çok yorulmuşlardı. Birazcık uyku onlara iyi gelecekti.

Ertesi gün kahvaltılarını da ettikten sonra Sultan Ana’nın huzuruna çıkıp neden burada olduklarını anlattılar.

Sultan Ana onları dinledikten sonra,

– Neden burda olduğunuzu biliyorum değerli dostlarım. Diyerek devam etti.

-Siz daha gelmeden evvel Dilşad Nine’den haberinizi aldım. O yüzden Safi’yi size yardımcı olması için gönderdim. Uzak diyarlardaki dostlarımızın bize ihtiyacı olduğunda elbette karşılık vermek ve yardımcı olmak vazifemizdir. Hele ki Hanne Kuzu’nun eşek arıları karşısında gösterdiği cesaretten sonra, artık bu boynumuzun borcudur.

Hanne Kuzu, kendisine yapılan bu taltif karşısında yüzü kızarmıştı. Fakat içten içe Allah’a şükrediyordu.

Daha sonra Hanne Kuzu’nun getirdiği kavanozu alıp müsade isteyerek ayrıldı yanlarından. Diğer bütün kovanlardan daha büyük olanın içine girip, getirdikleri kavanozun içine yeterli miktarda bal özü koyup tekrar döndü küçük müslümanların yanına. Kavanozu Hanne Kuzu’ya teslim ederken sıkı sıkı tembihledi.

– Aman Hanne Kuzum, bal özüne iyi sahip çık olur mu? Kendisi hafiftir ama sorumluluğu çok ağırdır. Bu emaneti sağ salim sahibine ulaştıracağından kuşkum yok.

Sultan Ana kanatlarıyla Hanne Kuzunun saçını okşayarak devam etti,

– Unutma Hanne Kuzu, kendine olan inancını daima koru. Göründüğünden daha güçlü olduğunu asla unutma. Ne olursa olsun ümitsizliğe kapılma. Allah ümitsizliğe kapılan kimseleri sevmez. Allah her zaman seninledir.

Dilhan Dede, Sultan Ana’nın anlattıklarına pek dikkat kesilmeyen Fiyaka İbrahim’le Baba Salih’in enselerine birer şaplak indirerek,

– Bunlar sizin için de geçerli. İyi dinleyin haytalar. Diye uyarmayı ihmal etmemişti.

Sultan Ana’nın bu öğütlerini de kulaklarına küpe ederek vedalaşıp tekrar kuru ağaca gitmek üzere ayrıldılar saraydan. Sultan Ana, yanlarına her ihtimale karşı onlara göz kulak olması için Safi’yi ve iki muhafız arıyı daha görevlendirerek onların güvenliğini sağlamayı ihmal etmemişti.

Saraydan ayrılırken sarayın dış sutunlarına yazılmış olan şu ayet, Dilhan Dede’nin dikkatinden kaçmamıştı;

وَاَوْحٰى رَبُّكَ اِلَى النَّحْلِ اَنِ اتَّخِذ۪ي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتاً وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَۙ 

﴿٦٨﴾

ثُمَّ كُل۪ي مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُك۪ي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاًۜ يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ ف۪يهِ شِفَٓاءٌ لِلنَّاسِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ 

﴿٦٩﴾

Ve ayrıca Rabbin bal arısına ”Dağlarda, ağaçlarda ve insanların hazırladıkları kovanlarda kendine yuva edin!” diye vahyetti. Ve sonra da, ”Çeşit çeşit bitkilerden ye ve Rabbinin senin için belirlediği güzergahı mutlak bir boyun eğmişlik haliyle izle!” diye de ekledi. Onun karnından insan sağlığına yararlı rengarenk bir sıvı çıkar. Şüphesiz bunda, bunları düşünebilen bir toplum için alınacak dersler vardır. (Nahl 68-69)

Böylece küçük müslümanlar Bal özüne ulaşabilmenin sevinciyle Kuru ağacın yolunu tutmuşlardı. Hanne Kuzunun, görevi layıkıyle tamamlamış olmanın gururu ve sevinci dünyalara değerdi doğrusu.

Fakat bunları takip eden gizli tehlikeden de ne yazık ki habersizdiler.

 

 

Mehmet Akif Coşkun

Etiketler: Mehmet Akif Coşkun

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

'Makul Olmak' Kazandırır

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • “Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?
    17 Haziran 2025
  • İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”
    16 Haziran 2025
  • HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!
    15 Haziran 2025
  • Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta
    13 Haziran 2025
  • Bâtılın Bitmeyen Konsilleri
    8 Haziran 2025
  • Kurban Bayramımız Mübarek Olsun!
    6 Haziran 2025
  • Arafat’ta Dua Yasaklanabilir mi?
    5 Haziran 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

17 Haziran 2025
İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

16 Haziran 2025
HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

15 Haziran 2025
Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

13 Haziran 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist