Sevgiden sevgiye fark var. İnsanın içtenliği sevgi ve yaklaşımından belli olur. Gönülden gelen sevgi, kalptendir ve içtendir. İçtenlik onun samimiyeti ve sürekliliğidir. Sevgi çıkara dönüşmedikçe içtenliğiyle devam eder.
Sevginin de türleri var.
Aklî, kalbi ve çıkara dayalı olan sevgi de yaşama biçimleri.
Akıl soğuk ve katıdır. Görünen yüze bakar. Hesabi ve çıkarcıdır. Siyasal akıl bu grupta yer alır. Siyasal düşünce büyük medeniyetin ruhuna ve özüne bağlı ise ona olan bağlanmalar da gönülden olur.
Dine ve onun gereklerine kalben iman etmiş olanların sevgisi çıkara dayalı olmaz. İbadetlerin ve yaşam biçiminin maddî bir karşılığı yoktur, daha çok vericidir. İbadetler zorla yaptırılan durumlar değildir. İnsanın içinden gelen ve ruhu ve kalbiyle bağlanılan hâl olur. İnsan aşk ile bağlı bulunduğu inancının gereklerini severek yerine getirir. Aksattığında huzursuz ve tedirgin olur. Maneviliğin dışına çıktığında artık o aklın tutsağı olur. Muaviye ile Yezit bunun en somut örnekleri. Diğer taraftan, kendilerini feda eden Hz. Osman, Hz. Ali, Hasan ile Hüseyin var. Celalli olan Hz. Ömer’in kararlılığı, merhamet ve sevgi dışı değildir. Tartısı sağlamdır. Çünkü dinin aklı çıkarcı değil, hakkaniyet gerektirir. İnsan merkezlidir. İnsanın korunmasına bakar.
Aklın aklı soğuk ve katıdır, dünyanın görünen yüzüne bakar. Manevilikten beslenmiyorsa sınırları dinlemez, aşar gider. Fransız kökenli pozitivist akıl, materyalizmi doğurdu. Metafiziği dışladı. Bu da Batı’nın başına belâ oldu. Müslümanlar da bu dalgaya kapılınca benzer duruma düştü.
Günümüz siyasal aklı bu ruhtan besleniyor. Hasbilikten uzak, acımasız, katı. İnsanı kazanmaya dönük olmuyor. Ayrıştırıcı, birbirine düşman edici. Müslümanların temel tezleri var. “Müslümanlar kardeştir” ilkesine bağlıdır. Bu, hiçbir çıkara dayanmıyor aynı safta buluşan insanların konumuna bakılmaz. Burada zengin, fakir, amir, memur, konumlu ya da konumsuz olmasına bakılmaz. Çünkü bunlar hesap günü adil bir tartıdan ve sorgulamadan geçerler. Hiç kimse orada korumalı olmaz. Kayda ne geçmişse onlar orada geçerli olur. Herkes yapıp ettiklerinin hesabını verir.
Siyasal akıl çıkarcıdır, renkten renge bürünür. Vefası olmaz, acımasızdır. Yol arkadaşlığı çıkara dayalıdır bir yerde başlar bir başka yerde biter. Kuralları yasaları dünyevidir çıkarları koruduğu sürece geçerlidir. Başkalarını çok da ilgilendirmez. Onda kurt kuzu hesabı ve adaleti olmaz. Kurt olmak ona göre daha çok uygun olur. Kurdu kurt olarak görür onun ruhuna bürünür. Kendisinden asla feda etmez, başlarını feda eder, gerekirse harcar. Kendine göre mantık yürütür. Bunun içindir ki çok değişken olur. Düşmanı ve sevmeyeni çok olur. Bağlıları ise çıkarları olduğu süreç sevgileri vardır. Sürekli olarak tedirgindirler, ne zaman gözden düşeceklerinin kaygısı içindedirler.
Adaletsiz olanlar da korku içindedirler. Bir gün başlarına ne geleceğinin hesabını yaparlar. Halkın arasına sivil olarak giremezler. Korumaları ve oluşturdukları yasalarla yaşarlar. Gözleri sadece kendilerindedir.
Kalbin aklı naiftir, merhametlidir, sevgi yüklüdür. Sevgilerinin acılarını çekerler ve katlanırlar. Kendilerini bir bakıma feda ederler. Onlar acı çekseler de asla kayıpları olmaz. Bir gün sevgi ruhu yeniden filizlenir. Aklı ile uyum içinde olur. Aklı da kalp sevgisi denetler, kontrol altına alır.
Müslüman olduğumuzdan önce insanlıktan sorumluyuz, özelde Müslümanlara özel ilgi alanımız olur, bu da doğaldır. Bu, asla adaletsiz olmamızı gerektirmez. Adaletsizlik zulümdür, zalim olmayı hangi gönül aklı tercih edebilir? İnsanlığın kurtuluşunu arzulamak da gönüldendir. Onlar dünyamıza dâhil olduklarında bizimle lokmalarını ve dünyalarını paylaşırlar. Bunun bir hesabı da olmaz. Hesabi olmayan sevgi aşk dili ve sevgi dilidir.
Milli Gazete / Ali Haydar Haksal