18 Haziran 2025 - Çarşamba
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

SİSTEM ALGISI ÜZERİNE

Yazar: Bünyamin ZERAN
29 Temmuz 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder
       Tarihsel süreç içinde tağuti sistemler kendini yeniden reorganize edecek bir takım denemelerde bulunmuştur. Bu denemeler kuşkusuz dünya var oldukça da sürekli devam edecektir. Önemli olan tağutların sürekli kabuk değiştirerek kendi hegemonyasını pekiştirmek istemesi değil bunun karşısında müslümanların bu oyunu sürekli fark ederek hikmetli bir şekilde sıratı müstakiym üzere olabilmesidir.
            Tağuti sistemler sermaye sınıfının ekonomik desteği ve Firavunların sağladığı güvenlik ile kol kola girerek insanlar üzerinde hükümran olurlar. Hep efendi olarak kalmak ve ekonomik kaynakları elinde tutarak yeryüzünün hem Rabbi hem de ilahı olmak isterler. Sürekli korkular içinde yaşarlar, kendileri dışında kimseye güvenmez ve gündemin sürekli olarak belirleyicisi olmak isterler. Kendilerini ayakta tutabilmek için etrafındakilere ulufe dağıtırlar, makam mevki verirler ki çevreyi sürekli merkeze yakın tutarak hem çevreyi kontrol etmiş olurlar hem de çevreyi kendilerince onurlandırmış olurlar. Çevre eğer hikmetli değilse bu ulufe ve verilen makamları bir kazanım sayabilir. Dağıtılan ulufeler kimi zaman parasal olsa da bazı zamanlarda çevrenin kimi isteklerini yerine getirmek şeklinde olabilir. Çünkü bütünü elde tutabilmek kimi zaman bazı şeyleri geçici süreliğine feda etmekten geçer.
            Çevre merkezin çekim alanına kendini bir kaptırdı mı artık merkezin bir uydusudur. Merkezin aleyhine olacak hiçbir faaliyette bulunamaz. Bulunabilmesi ancak merkezin çekim alanının dışına taşarak bağımsız hareket etmesiyle mümkündür. Kurbağa deneyinde olduğu gibi öğretilmiş çaresizlikte bu çok da mümkün gözükmemektedir. Çünkü çevre merkezin çekim alanına bir anda girmemektedir. Süreçle birlikte yavaş yavaş girmektedir. Örnek verecek olursak mevcut müslümanları toparlasak ve hepsine 1923 yılından 2002 yılına kadar Türkiye’deki sistemi ne olarak değerlendiriyorsunuz ve 2002’den 2015’e kadarki TC sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz diye sorsak, ilk dönem için genelde aynı cevabı alacak olsak da ikinci dönem için kuşkusuz çok farklı cevap alacağızdır. Aslında sistem bir önceki dönemde olduğu gibi laik, Kemalist bir formdayken bir sonraki dönemde de aynı formda devam etmektedir. Sistem öz itibariyle kapitalist, laik, demokrat ve beşeri ideolojiler üzerine kurulu küfür sitemidir. Yalnızca bir takım şablonlar değişmiştir hepsi bu. Bu şablonların ötesinde bizim sisteme kattığımız mana değişmiştir. Bu nasıl oldu dersek merkezin çekim gücüne kapılan çevrenin hikmetsizliğine yormak gerekir.
            Sermaye sınıfı kendi davasını insanlığın ortak davası olarak gösterebilmektedir. Esas amacını gizleyerek adeta insanlığı layık olduğu uygar medeniyetler seviyesine çıkarmayı amaçlamaktadır. Uygarlıktan kasıtları sürekli birilerinin semizleştiği ve dünya halklarının büyük çoğunluğunun köleleştiği bir sistemi inşa edebilmektir. Tarihe baktığımız zaman bu yeni bir şey değildir. Fransa ve İngiltere’nin aralarında yaptığı yüzyıl savaşlarının finanse edilebilmesi için köylülere konan vergiler sürekli olarak artırılırken sermaye sınıfı daha çok kazanan taraf olmuştur, buna itiraz eden ve ayaklanan köylüler ise katledilmişlerdir. Sanayi devrimi İngiltere’sinin kentlerinde fabrikada çalışarak karnını doyurmaya çalışan işçiler sefalet içinde ölürken fabrika patronları semizleşmiştir. İki yıldır kriz yaşayan Yunanistan’da borçları ödeyebilmek için AB’nin sunduğu ekonomik kurtarma paketinde ilk kesintiler asgari ücretlilere olmuştur. Yine günümüz Türkiye’sinde halkın %65’i açlık sınırının altında yaşarken kişi başına düşen milli gelirin 11.000 dolar olduğu yalanı ile birçok usulsüzlüğün üzeri örtülmektedir. Yine zengin daha zengin olmakta ölen hep fakir olmaktadır.
            Sisteme bütüncül bir gözle baktığımızda mutlak surette değişmesi gereken bir şey olarak karşımızda durmaktadır. Müslümanlar sistemin restorasyonu ile uğraştıklarında bu bozuk olan sistemin ömrünü uzatmaktan başka bir iş yapmayacaklardır. Bir takım kazanımlar adına zalim oldukları tescilli olan kimselerin desteklenmesini meşru görmek zulme razı olmayı ve sistemi meşrulaştırmayı beraberinde getirmektedir. Hiçbir mümin ne adına olursa olsun zalimi ve zulmünü meşrulaştırıcı herhangi bir eylemde bulunamaz. Bu itikaden kötü olan bir şeydir. Buna oy vermekten tutun da, oy vermeyi meşru saymaya kadar bir çok şey dahildir. Müslüman kesimin zorunlu haller dışında merkezden bağımsız hareket etmesi gerekmektedir. Ancak o zaman merkezin çekim kuvvetinin dışında kalabilir. Aksi takdirde uydu vazifesi görmekten başka bir iş yapamayacaktır.
            Mevcut beşeri sistemler pislik üreten bir yapıya sahiptir. Bu sistemin içine en şahsiyetli birini dahi getirip koysak bu pislik ona da bulaşacaktır. Bu beşeri sistemin doğasında vardır. Bu pislikten arınabilmek ancak sistemin ilga edilmesi ve yeni bir sistemin İslami bir sistemin inşa edilmesi ile mümkündür. Bunu yapamadığımız sürece nesiller iğdiş edilecek, aileler parçalanacak, kültür endüstrisi yoluyla algılar değişecek, sistemler insanlar üzerinde hegemonya kuracak ve insanları tek tip kalıplara sokarak köle ve efendi diye iki sınıfa ayıracaktır. Fordist üretim tarzının isimlendirdiği mavi yakalılar (işçiler) ve beyaz yakalılar (efendiler) gibi… Tek tip yeme ve içme biçimi (fastfood ve cocacola), tek tip giyinme (jean), tek tip düşünme (realist) ve yalnızca paranın kölesi bir topluluk var etme çabası bugünkü sözüm ona uygar dünyanın hedeflediği bir sondur. Neye inanacağımızdan tutun da, nasıl yaşayacağımıza ve nasıl eğleneceğimize kadar olan her şeyi beşeri sistemler belirlemek isteyeceklerdir. İnsanlığın hayrına değil sermaye sınıfının kârına olacak düzenlemeler ve yasal dayanaklar oluşturma çabası gütmektedirler. Dolayısıyla bu sistemler kişilere bağlı değişebilecek yapılarda değildirler. Kişiler halkı ehlileştirmek için ancak havuç ya da sopa tercihinde bulunabilirler. Halkın kimi seçeceğine de sermaye sınıfı karar verir. Halk müthiş bir algı mühendisliği ile yönetilir kötülerin içinde en iyi olarak gördüğü birini seçmek zorunda bırakılır. Kim yönetiyor olursa olsun sermaye sınıfının adamı seçilmiştir. Çünkü beşeri sitemlerde özellikle kapitalizmin hakim olduğu sistemlerde bundan gayrisi zaten mümkün değildir.
            Algılarımızı ne yönetiyor? Bu sorunun cevabını kendimize dürüstçe verebilmeliyiz. İhtiraslarımız mı, hayal kırıklıklarımız mı, çıkarlarımız mı? Çünkü algılarımızda köklü değişimler var ve giderek zihin dünyamızda uçurumlar oluşmakta. Biz şeytanın hilelerine karşı Rabbimizce uyarıldık. Tuzaklara aldanmadan ve nehrin suyundan bir yudumdan fazla içmeden istikametimizi ve mücadelemizi korumak zorundayız. Sistemler elbette ki kendisine karşı gelen her şeyi silip süpürmek isteyecektir. O kendisine düşen mücadeleyi yapacaktır kuşkusuz. Ne var ki bizim algımızı inşa eden şeyin vahiy olduğunu unutmadan ve vahiyle bağımızı koparmadan algılarımızı yeniden ve sürekli olarak inşa etmek durumundayız. Açık bir bilinç ile ve vahyin belirttiği fıtrata yüklenilen o ahlak ile vahyi kuşanarak tüm şeytani düzenlere karşı uyanık ve hikmetli olmak zorundayız.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

'Makul Olmak' Kazandırır

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak
    19 Mayıs 2025
  • Yaşamak Yüklü Kelimeler
    15 Nisan 2025
  • Mehmet Kantar’ın Ardından Rahmetle
    27 Mart 2025
  • Ya Eyyühel Müzzemmil
    23 Nisan 2024
  • Sahip Çıkılası Kelimelere Tutunulmalı
    14 Mart 2024
  • Ben Filistinim
    18 Kasım 2023
  • Hayal İle Kurgu Arasında
    18 Haziran 2023
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

17 Haziran 2025
İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

16 Haziran 2025
HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

15 Haziran 2025
Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

13 Haziran 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist