Ramazan ayıyla ilgili birbirinden güzel onlarca yazılar yayınlandı ve elan yayınlanmaya devam etmektedir. Bizim bu yazıda üzerinde duracağımız nokta, güzel ve etkileyici yazılar okumanın insanın nefsinde otomatikman bir değişime yol açmadığını vurgulamak ve bundan sonra yapılması gereken aşamadan bahsetmektir. Okuduğumuz veya dinlediğimiz etkileyici yazılar/sohbetlerin değişim gücünü fazla gözde büyütmemek gerekmektedir.
Bu tür etkiler hafif bir rüzgarın yüzümüze eserken hoş ve tatlı bir etki bırakması gibidir. Belli bir süreden sonra etkisi kaybolmaktadır. O halde yapılması gereken bu etkiyi kalıcı hale getirmektir. Okuduğumuz/dinlediğimiz yazı/sohbetlerden sonra mutlaka oradaki ‘etki’deki enerji sönmeden, o etkiyi aksiyona geçmede bir motivasyon kaynağı olarak kullanmalıyız. Böyle olursa okuduklarımızın kalıcı bir faydasını görmüş oluruz. Etkilenmenin kendisi marifet değildir. Her insan birşeylerden etkilenir, duygulanır vs. Önemli olan o etkileri pozitif bir değişime aracı kılabilmektir. Tıpkı sahabenin okuduğu Kuran ayetlerinden hemen sonra aksiyona geçmesi gibi. Sahabenin aksiyoner bir okuma tarzıyla Kuran’a yaklaşması gibi biz de Ramazan ayına aynı duyguyla yaklaşmalı ve bu ayın kutlu manevi atmosferini hedef olarak belirleyeceğimiz bir konuda aksiyona geçmek için kullanmalıyız. ‘Nereye gitmek istediğini bilmeyen bir insan için bütün rüzgarlar elverişsizdir’ şeklindeki eski bir denizci sözünde belirtildiği gibi biz de maalesef Ramazan ayının rüzgarını ne tarafa doğru kullanacağımızı bilmiyoruz. Asıl sorunda burada yatmaktadır. Esen o tatlı rüzgarı kulluğumuzu daha iyi noktalara taşımak için kullanmalıyız. Zira insanın amel etmeye en müsait olduğu ay Ramazan ayıdır. Ramazanın manevi atmosferinde bir dinamizm oluşmaktadır. Bu dinamizn her sene ‘boşuna’ harcanmaktadır veya etkili/anlamlı/hedefli kullanılmamaktadır.
Yıllardır kambur gibi sırtımızda taşıdığımız zaaflardan sihirli bir değnek gibi(yukarıda bahsettiğimiz hoş etkiye kendimizi salıvererek) kurtulabileceğimizi umud ediyoruz. Zaaflar, hatalar, günahlar hiç kendiliğinden, gayret gösterilmeksizin düzelir mi?
Bu cümleden olarak Ramazan ayının ‘hayırlı’ olmasının yolu hedef koymak
[1] ve o hedefe gidecek somut bir eylem planı(neyi, ne zaman, hangi oranda, nasıl yapacağımızı) belirlemekten geçmektedir. Daha sonra bu hedefleri her gün gündemde tutup (erteleme tuzağına düşmeden) hayata geçirmek gerekmektedir. Hedeften kasıt daimi bir salih ameli/ibadeti hayatımıza ikame etmektir veya mevcut bir amelimizi daha titiz ve derinden yerine getirmektir veya nefsi bir zaafımızdan arınmaktır.
Ramazan ayının iki temel faaliyeti
1. Düşünmek
Beyin mide ile uğraşmayınca düşünmeye daha fazla zaman ve enerji ayırabilmektedir. Bu fırsatı kullanıp önemli konular(kainattaki ayetler, hayatın gidişatı, kulluk açısından hangi durumda olduğumuz, zaaflarımız ve bunları nasıl yenebileceğimiz, islami çalışmaların tıkanma noktalarını nasıl aşabileceğimiz vb.) üzerinde düşünmeye zaman ayırmak gerekmektedir. Gündelik hayatın ve aktüel siyasetin gündeminden ‘geri çekilip’, internette harcadığımız zamanı asgari düzeye indirip düşünmeye zaman ayıralım. ‘Düşünmek’ düşünce üretmekle sonuçlanan bir faaliyettir. ‘Düşünme etkinliği’ gündelik hayatta rutin işleri gerçekleştirken ‘düşünmemiz’den farklı bir etkinliktir. Biz bize sunulan verileri/olayları sadece pasif algılama, hazmetme ve beynimizde bir çekmeceye koyma işlemiyle vaktimizin büyük kısmını harcıyoruz ve bunun adı düşünme oluyor. Biz aslında düşünmüyor, sadece verileri kataloglaştırıyoruz. Her gün ‘tefekkür/düşünme’ faaliyetine zaman ayırarak, yani sırf ‘düşünerek’ 30 gün içinde 30 ders çıkarırız, her gün bizi kulluk hayatımızda ilerletecek 30 tane ibret çıkarabiliriz. Üzerinde düşündüğümüz her konuyla ilgili mutlaka bir ‘yeni’ fikir üretiriz. Düşünme faaliyeti Ramazan ayını hayırlı kılacak bir kazanımdır.
2. Nefsi değiştirmek
Ramazan ayının Kuran ayı olması onu çok okumayı mı gerektiriyor yoksa onun emirlerini ikame etmeyi mi gerektiriyor? Kuran okuyup bilgi açısından kendimizi geliştirmek mi yoksa Kuran’daki bir hükmü/emri/teşviki bu ayda uygulamaya başlama kararı alıp bu kararı uygulamak mı daha anlamlı bir faaliyettir? Kuran’a yeni başlayanlar için Kuran’ı bilgilenme maksadıyla bu ayda okumak anlamlı bir faaliyet olabilir fakat Kuran’ı en azından bir kere mealinden hatmetmiş bir insanın Kuran’ı tekrar tekrar okuması ve bunun sonucunda Ramazan ayını değerlendirdiğini düşünmesi bence bir yanılgıdır. Kuran uygulansın diye indirildiğinden, onun maksadına uygun bir okuma ondaki emirleri hayata geçirmeyi gerektirir. Kuran ayı olan Ramazan ayında Kuran’ın hakkını vermek istiyorsak onu okumaktan ziyade onun bir hükmünü daha derinden yaşama veya oradaki bir hükmü hayatımıza ikame etmeye veya nefsi bir zaafımızdan, bir günahtan/haramdan arınmaya çalışmalıyız. Bu sonuç bakımından daha hayırlı bir faaliyet olacaktır.
Bununla Kuran okunmasın demiyoruz, mutat faaliyetler devam etmeli fakat bu yetmez diyoruz. Mutlaka ama mutlaka bu ayda bir emri hayata geçirmelidir veya bir zaafımızdan arınmalıyız. Ramazan ayının sonuna geldiğimizde, bayram yapacağımız zaman ‘Ramazan ayına girişimle çıkışım bir olmadı, ben bir mesafe katettim, şimdi bayram etmeyi hak ediyorum’ diyebilmeliyiz.
Ameli hedef belirlemekàSomut eylem planıàHer gün gündemde tutmakàErtelemeden uygulamak
[1] Bu somut hedeflere birkaç örnek:
– Allah’ı daha fazla anmak/zikretmek/düşünmek
– Namazları daha bir huşu içinde kılmak
– Sabah namazlarını bundan böyle kaçırmamak, bu sorunu çözmek
– Gece namazlarına başlamak veya bu konuda denemeler yapmak
– Sabah namazlarından sonra uyumamak
– Kuranı düzenli okumak
– Düzenli bir şekilde kitap okuma alışkanlığı kazanmak
– İnsanlara karşı daha güzel ahlaklı olmak
– Planlı yaşamak, boş zamanları dolu dolu geçirmek, zamanı planlama sorununu çözmek ya da bu konuda bir adım atmak
– Kendine zaman ayırmak, baltayı bileğlemek, kendimizi tanımaya çalışmak
– İnsanlara İslam’ı daha fazla ve sistematik tebliğ etmek
– Nefsi zaaflarımız üzerinde düşünmek bunları yenmenin yollarını bulmak ve uygulamak
– Anne babaya daha güzel muamele etmek
– İnsanlara karşı daha sabırlı ve tahammüllü olmak, küçük şeylere öfkelenmemek