Ramazan ayı, içinde insanlara doğru yolu gösteren, doğru ile yanlışı birbirinden ayırıp açıklayan, bir rehber olmak üzere Kur’an’ın indirildiği aydır. Sizden kim o aya erişirse oruç tutsun… (2/Bakara, 185)
Ramazan, kelime olarak yaz sonunda yağan ve ortalığı tozdan, kirden, arındıran bir anlam içermektedir. Bir nevi yaz yağmuru anlamına gelen bu ifade aynı zamanda serinliği ve rahatlığı da ifade etmektedir.
Bu ay hakk ile batılın tamamen birbirinden ayrıldığı, hakkın batıla galebe çaldığı aydır. Bu ayın içinde, yeryüzünün her bölgesindeki nifağın, fesadın ve zulmün son bulması için Kur’an inmeye başlamıştır. İslamsız ve imansız geçen bin aydan hayırlı olan Kur’an’ın inmeye başladığı kadir gecesi bu ay içerisindedir. İşte o kadir gecesinden itibaren karanlıklar yerini aydınlığa; zulumat yerini adalete; batıl ise yerini hak’ka bırakmaya başlamıştır. Bu geceden itibaren tüm kirli oyunlar deşifre edilmeye başlanmış, insanlar doğru ve eğri arasında bir seçim yapmak zorunda kalmıştır. Bundan sonra kirli maskelerinin üstündeki sahte gülüşler, yerini kapkara yüzlere, kin ve nefret dolu zorbalıklara bırakmıştır. İşte Müslümanın hareket noktası burasıdır ki buradan itibaren gerçeklerle baş başa kalmış, kendisine yeni bir ivme kazandırmak için mücadeleye girişmiştir. İşte Ramazan bu haliyle adeta bir rafine görevi görmekte tüm şirk ve küfrün pisliklerini arındırmaktadır.
[1]
Ramazan, fark etmektir… Hak ile batıl arasında ki derin ayrılığı ve bir birlerine olan ebedi düşmanlığı. Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlanmasıyla eğri ile doğrunun; hak ile batılın ayırt edildiği bir programın başlangıcı olarak; müminler için kirli düşüncelerden arınma; batıla karşı hakkı kuşanma; tüm yeryüzü müstekbirlerine karşı dik durma ve korunma bilinci olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ramazan, cahiliyenin kokuşmuş nemli havasından kurtulmaktır. Vahye teslim olmak; aşağıların aşağısı kokuşmuş çamurdan en güzel surete hicret etmektir.
Ramazan, kirli,uz ellerin çirkin maharetlerine karşı dik durabilme yürekliliğini öğütlemek ve o elleri kurutmanın başlangıç noktasını teşkil etmektir.
Ramazan haktır. Batılın zail olacağını ve dayatmalarının örümceğin ağı gibi zayıf olduğunu bildiren hak.
Ramazan, Kur’anla arınanların bir dünya kurmalarını salık veren bir hareketin, tohumlarının atıldığı bir aydır.
Ramazan, bir temizlik hareketidir. Şiddet, zulüm ve haramlarla çürüyen bir toplumu temizleme hareketi. Nefisleri Kur’an’la temizleme eylemi…
Ramazan hırs ateşini söndüren soğuk bir su; heva ve hevesleri yakan kor bir ateştir. Şirk toplumlarında mü’min olabilmek kor bir ateşi ele almak değil miydi? Bu ateşe razı olanlar ebedi ateşten azad olanlar, korunanlar olacaktır.
Ramazan şirke, zulme, zalime karşı bilenmektir, tavır almaktır. Tüm itham ve iftiralara karşı Meryem’ce tavır almaktır.
Ramazan bir mekteptir. Kur’an mektebi. Bu mektebin müfredatında ayılma ve akıllanma vardır; savrulmaya karşı ciddi bir duyarlılık vardır; hesap gününü ciddiye almak ve tüm yaşam dengelerini hududullah içine çekme vardır. Bu mektepte Allah’ın nurunun, ahlakının, izzetinin ve boyasının nasıl hayata yansıdığını öğreten büyük bir öğretmen vardır. Allah resulü…
Evet Allah resulünün Ramazanı nasıldı? Orucu, infakı, ihlası, namazı; azmi,cesareti, basireti… kısaca tüm eylemleriyle ashabına nasıl yön veriyor, onlara nasıl model oluyordu? Onları, hayatın engebeli yollarından nasıl uzaklaştırıyor ve nasıl bir hayat modeli öneriyor ve öğretiyordu? Acaba hayatın geçici menfaatlerini, dünya nimetlerini İslam için nasıl bir fırsata çeviriyordu? Hayatın çirkinliklerine karşı nasıl bir tavır alıyor ve aldırıyordu? Bu ve benzer soruları çoğaltıp cevaplarını yerli yerince bulduğumuzda göreceğiz ki O, bizlere de öğretmen olacak ve bizi de hayatın çirkinliklerinden çekip çıkaracaktır.
Şimdi bir Ramazan ayı ile baş başayız. O büyük öğretmene yakın olma adına neler yapabiliriz? O’nun peşinden gittiğimize göre O’na ne kadar yakınız? Getirdiği kitapla ne kadar barışık haldeyiz?
Bu günlerde vahiy yeniden iniyormuş gibi Kur’an okumalarımıza ciddi bir derinlik kazandırarak; yüzeyinde gezinmekten öte özüne inerek; Allah resulü ile aramızın farkında olmadan uzattığımız mesafeyi tekrar kapatma çabasında olabiliriz. Allah resulü’nün bakış açısını yakalayabilir; Ramazanı kirli emellerine alet eden bir zihniyetin elinden alabiliriz. Bu zihniyetin nasıl bir evrilme ile ramazanı kültürleştirdiğini fark eder, onların pis ellerini boşa çıkarabiliriz. Çünkü Ramazan demek batılın tüm oyunlarına karşı tavır almak, o şer oyununu bozmak demektir.
Ramazan’ın eskisi yenisi yoktur. Ramazan bir eylem biçimi; bir mücadele ruhu, siyasi, ekonomik ve sosyal zalimlere, tagutlara karşı direnmeyi hatırlatan bir aydır. Hani bir söz vardır, Ramazan da şeytanlar zincire vurulur diye. Evet iki ayaklı kapitalist şeytanların zincire vurulması gerekeceği yerde maalesef onların zincirlerine bağlanan bizler olmamalıyız. Onların zincirlerini çözen bizler olmamalıyız. Bunu her alanda dile getirmeli ve bu şeytanlara itaat eden, onların zincirlerini sevap olsun diye çözenlere karşı sukut orucu yerine hakkı haykırmalıyız.
Unutmamalıyız Ramazan eğlence değildir. Kültür değildir. Eğer Ramazana ulaşmak istiyorsak, onu solumak, hatta ona dokunmak istiyorsak evvela eğlence, festival, konser, şölen gibi rezaletleri aşmaktan başka çaremiz yoktur. Bu aşılmadığı sürece hepimiz Allah indin de sorumluyuz. Bunu aşmaya niyet etmek her müslümanın borcu olmalıdır.
Eğer bir Ramazan da tüketim ve eğlence iki katına ulaşıyorsa orada sözü edilen din İslam mıdır değil midir bunu tefrik etmek biraz zor olacaktır. O halde İslam’ın gerçeğini görmek için hepimiz Ramazan yağmuru Kur’an ile arınmaya. Arınalım ki sadece Ramazan ayında değil on iki ayın tamamında tüm şirk ve zulüm kirlerinden kurtulalım. Çünkü tüm hayata müdahil olan, arındıran, temizleyen bir kitabı bize Ramazan ayında indiren rabbimizin emri de bu yöndedir.
Ey Rabbimiz, bizleri bu ayda ve tüm aylarda yapacağımız ibadetlerimiz için güçlü kıl, adımlarımızı sağlamlaştır ve bizleri kafirler kavmine karşı muzaffer eyle.
[1] http://www.venharhaber.com/-ramazan-ayi-makale,1741.html