RAMAZAN AYINI HAKKIYLA İDRAK ETMEK

                          Her nefis yarın için ne hazırladığına baksın(59/18)

Her sene başlamasıyla bitmesi bir oldu dediğimiz bir Ramazan ayına daha kavuştuk. Günler yine birbirini kovalayacak ve zamanın ne kadar çabuk geçtiğine hayıflanarak bu ayı tekrar uğurlayacağız. Bu nedenle çok hızlı akan bu zaman diliminde Ramazan ayından gereği gibi istifade edip edemediğimizi sorgulamamız gerekiyor.

Ramazan Ayı’nın Hikmeti: Takvayı Artırmak

Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki ittika edersiniz/takvalı olursunuz. (leallekum tettekûn) (2/183).

Ramazan ayı takvamızı artırmak için özel bir eğitim ayıdır. Orucun hikmetini açıklayan bu ayet ittikaya dikkat çeker. Takva konusundaki mertebemizi yükseltmek bu ayın en önemli hikmetlerinden/hedeflerindendir. Bu hedefe ulaşabilmek için uygun bir plan ve program yapmalıyız. Geçen zamanı, ayın her dakikasını israf etmeden bilinçli bir şekilde değerlendirmenin gayreti içinde olmalıyız. Mü’min bu ayda özel bir ‘Kamp Eğitimi’ne tabi tutulmaktadır. Özel eğitimler daha fazla gayret, dikkat ve disiplin isterler. Otuz gün boyunca yemekten kesilmek bu özel disipline bir örnektir. Yemekten kesilmek kişinin tefekküre zaman ayırmasını sağlamak içindir. Mide boş olunca, mide sürekli çalışmayınca insan biyolojik olarak da bütün enerjisini tefekküre verebilir. Tefekkür kişinin kendisini sorgulamasına zemin hazırlar, bu da nefsimizde fark ettiğimiz kusurları değiştirme kararlarını beraberinde getirir. Böylece takvada bir adım daha ileri atmış oluruz.

Bununla birlikte Ramazan ayını sadece oruca indirgersek ciddi bir hata yapmış oluruz. İtikaf ibadeti de yine bu ayda gündeme gelen bir diğer özel eğitime bir örnektir. Kur’an’ın daha fazla okunması, sözümüze, gözümüze, davranışlarımıza, ahlakımıza daha fazla dikkat etmemizin istenmesi hep takvayı güçlendirme hedefine yönelik uygulamalardır. Aslında diğer 11 ayın da hedefi takvayı artırmaktır. Ramazan ayının diğer aylardan tek farkı, bu ayda bu hedefe daha yoğun kilitlenmemizin istenmesidir.

Soyut temennilerden somut davranış hedeflerine

Bu yazı ‘Hayırlı Ramazanlar’ diyerek girişini kutladığımız Ramazan ayının nasıl hayırlara vesile olacağına değinmeyi amaçlıyor.

Bu tür soyut temennileri somut hedeflere/uygulamalara tercüme etmediğimiz müddetçe Ramazan ayını hayırlara vesile kılamayız! Ramazan ayının hayırlı olup olmayacağı bizim elimizdedir.

Ramazan ayının farklı bir atmosfere sahip olduğunu hepimiz biliriz. Bu ayda bir motivasyon birikmesi oluyor. Bu biriken enerjiyi nefsimizi terbiyede, zaaflarımızı yenmede kullanmalıyız. Aslında bu motivasyon birikmesini etkili bir şekilde değerlendirmemekle kendimize yazık ediyoruz.

Ramazan ayı o kadar hızlı geçiyor ki kendimize somut bir hedef koymayınca ‘ben kendi adıma bu aydan ne kazandım, bende ne gibi bir iz bıraktı, beni Allah’a bir derece daha yaklaştırdı mı?’ diye sorduğumuzda olumsuz bir cevap almamız kaçınılmaz olur.
Altın değerindeki bu zaman diliminden gereği gibi istifade edemeyişimizin en önemli sebebi bu aya takvamızla ilgili bir hedef koymamaktır. Hedefsiz bir şekilde aya girip hedefsiz bir şekilde çıkmamızdır.

Herkes nefsinde gördüğü bir zaafı veya eksikliği giderme konusunda somut bir hedef koymalı ve bütün Ramazan boyunca bu hedefe konsantre olup bu ayın manevi atmosferinin yardımıyla belirlediği hedefe ulaşmaya çabalamalı… Zira bir müminin en dinamik olduğu bu aydan istifade etmemesi akıl kârı değildir. Diğer aylarda bu güçlü motivasyonu bulamayacağımız için, bu fırsatı kaçırmamak gerekir.

Bu somut hedefler şunlar olabilir:

– Allah’ı daha fazla anmak/zikretmek/düşünmek
– Namazları daha bir huşu içinde kılmak
– Sabah namazlarını bundan böyle kaçırmamak, bu sorunu çözmek
– Gece namazlarına başlamak veya bu konuda denemeler yapmak
– Sabah namazlarından sonra uyumamak
– Kuran’ı mealinden hatmetmek
– Kuranı düzenli okumak, bir ayda hatim gerekmeyebilir
– Düzenli bir şekilde kitap okuma alışkanlığı kazanmak
– İnsanlara karşı daha güzel ahlaklı olmak
– Planlı yaşamak, boş zamanları dolu dolu geçirmek, zamanı planlama sorununu çözmek ya da bu konuda bir adım atmak
– Kendine zaman ayırmak, baltayı bileğlemek, kendimizi tanımaya çalışmak
– İnsanlara İslam’ı daha yoğun tebliğ etmek
– Nefsi zaaflarımız üzerinde düşünmek bunları yenmenin yollarını bulmak ve uygulamak
– Anne babaya daha güzel muamele etmek
– İnsanlara karşı daha sabırlı ve tahammüllü olmak, küçük şeylere öfkelenmemek

vb. hedeflerden bir iki tanesi seçilip ulaşılmaya çalışılabilir.

Belirlenen hedefe ulaşmanın yolu ise, her gün sık sık kendimize koyduğumuz hedefi bilincimizde yeniden göz önüne getirmekten geçiyor.

‘Benim şöyle bir hedefim vardı, şu an o hedefe ne kadar yaklaştım, o hedefe göre bir haleti
ruhiye içine girebildim mi, yoksa halen üzerimde bir gaflet perdesi mi var vb.’ telkinlerle ruhumuzu bu konuda uyanık kılmalıyız, yoksa gündelik hayatın akıntısı bize hedeflerimizi sürekli unutturur. Hedefe ulaşmanın yolu hedefi sık sık hatırlamaktan geçer.
Hz. Peygamber’e (as.) atfedilen ‚Nice oruç tutanlar vardır ki, oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.’ sözünün kapsamı içine girmemek için Bayram’a takvamızı artırmış bir şekilde girme dileğiyle.
Vesselam…