22 Mayıs 2025 - Perşembe
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

OTORİTELERİN GÜCÜNE TESLİM OLARAK YOKSUNLAŞMAK/YOK OLMAK

Yazar: Bünyamin ZERAN
29 Temmuz 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder
“Sistemden beslenenler sitemi eleştirme hakkına sahip değildir” sözü söylendiği zamanda zulme karşı bir Ebu Hanife tavrı gösterildiği için benim gibi bir çok müslüman çok mutlu olmuştu. İsmet Özel’in nefis ifadesiyle “Allah insanı iddiasından vurur”du ve vurdu da. Gün oldu, zaman değişti ve sistemden beslenmemekle iftihar edenler artık sistemin baş köşelerinde bağdaş kurup oturur oldular. Hatta illerde bizzat il yönetim meclislerinde yer alarak şehrin yönetiminde söz sahibi oldular. Karşılığında itibar gördüler ve camia olarak popülariteleri artıp insanları cezbeder oldular. Uydurulan dine yaptıkları eleştiri kadar sistemin kalbine hiç bir eleştirileri olmadı bu zevatların. Zulüm başkalarından geldiğinde sesler yükseldi ama zulüm bizzat sofrasında oturdukları ağalarından geldiğinde ise sus pus olundu. İslam dininin pavluslarından olan Fethullah Gülen için “ilmine, irfanına, imanına şahit olan”lar ne zaman ki otorite ile çatışıldı ve ne zaman ki güç yarışına girildi bir anda şahitlik son buldu ve şikayetler başladı. Demek ki Ebu Hanife tavrı anlık değil ömürlük olmalıymış tıpkı merhum gibi gerektiğinde otoritenin zindanlarında Allah’a emanetini teslim etmeyi göze almakmış. Ebu Hanife olmak neyi niçin yaptığını bilmekmiş. Bizim cenahın genel anlamda vakıf olmadığı şeyde bu.

               Ferasetli bir duruş sergileyememek ilim eksikliğinden kaynaklanan bir mevzu mudur diye sorabiliriz. Bana göre ilmi anlamda ciddi tartışmamız ve açıklığa kavuşturmamız gereken meseleler olmasına karşın esas sorun bilgi sorunu değildir diye düşünüyorum. Ciddi bir karakter sorunumuz var. Niçin samimi değilizin cevabı da karakter sorununun içinde aranmalıdır. Bugün bizlerin karakterini inşa eden şey vahiy değildir. Çünkü beslenme kaynağımız ondan daha ziyade başka şeylerdir. Allah’tan başka ilah olmadığına inanmak yapılan bütün işlerin ve atılan bütün adımların onu razı etmeye dönük eylemler olmasına bağlıdır. O’nun razı olacağı eylemler de kuşkusuz vahyin alanına dahil olan eylemlerdir. Artık güce, prestije, kitlelere ve koca koca kurumlara binalara tapınan islamcılar çağındayız. Sayısal olarak daha fazla olan cemaaat, parasal olarak daha zengin olan cemaat diğerinden daha fazla iktidar sahibi olduğuna inanmakta. Medyada daha fazla boy gösterenler daha fazla üretken olduklarına inanmakta. Artık kalite dediğimiz şey söylenilen şeyin vahyin içeriğine uyumlu olmasıyla değil daha fazla insanlarca kabulüne endekslenerek belirlenir olmuştur. Artık hakikat yerini realiteye ve iktidarın dayanılmaz hafifliğine terketmiş durumdadır. İktidarın sofrasında oturanlar onlarla gülüp eğleşenler nasıl olacak da zulme karşı direnişin ateşleyicileri olabilecektir? Sisteme doğru koşanlar sistemin çekim alanına girerek nasıl zulmü bertaraf edecek karakteri ortaya koyabilecektir?

               Mavi Marmara gemisi üzerinden bu ülkede çok rant devşirildi. Bu ranttan beslenenlerin başında AKP vardı. Sonra bu ranttan faydalanan ve popülaritesi artan İHH vardı. Genel anlamda yönetici kadrosu eski islamcılardan (eski islamcı diyorum çünkü gemi saldırısı sonrasında hepsi AKP’ci oldu) olan İHH saldırı sonrası AKP ile içli dışlı olarak onların ekmeğine yağ sürmüşlerdi. İsrail düşman ilan edilirken el altından ticari ilişkiler ve anlaşmalar olabildiğince hızlı bir şekilde yürüyordu. Fakat eski islamcılar kendilerine sunulan kadar resmi görüyorlar resmin detayı ile ilgilenmiyorlardı. Bu tutumlarının da bir çok sebepleri vardır elbet. Ama en önemli sebeplerinden biri Kur’an’la inşa olmak yerine başkaca şeylerle inşa oluyorlardı. Selin önündeki kütük misali bir algı onları ulus devleti sahiplenmeye ve aidiyetlerini İslam’dan almak yerine vatandaşlıktan almaya doğru itiyor ve büyük Türkiye düşüncesi giderek onları büyülüyordu. İslami bir devlet kurma hayalleri giderek uzaklaşıyor ve yerini varolan devlet mekanizması içinde restarasyon düşüncesine terkediyordu. Sistemin komple değişmesi gerektiği fikrine olan inançları kayboluyordu çünkü buna dair ne bilgi olarak bir altyapıya ne psikolojik olarak bir dirence (sabra) ne de kardeşlik hukuku çerçevesinde sorunlarını kendi içinde çözebilecek bir duruşa sahiptiler. Sloganik olmayı bir türlü aşamadılar ve geleceğe dair güçlü bir altyapı ve birikim oluşturmaya gayret etmediler. Bir fidanın tohumunu toprağa saçtığımızda bile o fidandan meyve yemek için belki on yıl beklememiz gerektiğini bilirken bizler hemen bir şeyler olsun istedik. Hemen meyve yiyebilmek için GDO’lu tohumlar, kimyasal gübreler ve suni ortamlar oluşturduk. Sonuç ortada. Genetiği bozulmuş bir mücadele yerini iktidarın sofrasında, onun iltifatlarını kazanmaya ve onun açtığı duble yollarda aramaya koyuldu. Gel zaman git zaman ulus devletlerin bölgesel çıkar endeksli politikaları gereği helvadan yaptıkları putları yeme vakti geldi. İsrail’e dün düşman olanlar bugün tekrardan dost oldu. Bu dostluğu pekiştiren bir de antlaşma yapıldı. Hatta dün rantını devşirdikleri Mavi Marmara gemisini satarak yaptılar bunu.

               Mavi Marmara hadisesinde “otoriteden izin alınmalıydı” diyen Gülen’e karşın o zamanın başbakanı Erdoğan: “eğer otorite Türkiye’de bizsek biz zaten izni verdik” dedi. Ama şimdi Erdoğan diyor ki: “Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” Siyasete Demirel’in soktuğu meşhur laf: “Dün dündür, bugün bugündür.” Bu açıklamaya karşın İHH başkanı Bülent Yıldırım ise “Bu konuda biraz şaşkınız, kamu oyunda aktarıldığı gibi bunu bir zafer olarak görmüyoruz. Burada biz İsrail’in daha kazançlı çıktığı düşüncesindeyiz… ABD’nin ve Birleşmiş Miletler’in kabul etmediği ablukayı iki devlet resmi olarak kabul etmiş oluyor, Türkiye ve İsrail. Abluka kalkmadı ve Netenyahu dedi ki muazzam bir antllaşma yaptık… Ambargoya gelirsek  ambargo da direk Gazze limanından kaldırılmıyor. Bugüne kadar zaten bu anlaşma yapılsa da yapılmasa da Türkiye ve bütün Dünya Aşdod limanı üzerinden istediği yardımı oraya götürebiliyor…” diyerek eleştirdi. Aslında Erdoğan statükonun diliyle ve pragmatist bir bakışla hareket eden biriydi. Dün nasılsa bugün de öyleydi farklı davranmadı. Buradaki sorun post kapitalist kemalist sistemden beklentiydi. Eski islamcılar Erdoğan’ın bu sözlerine karşın eleştirel anlamda bir cümle kurmak şöyle dursun onu haklı bulmanın telaşına kapıldılar. Bülent Yıldırım eleştirisinin ardından Erdoğan’dan azar işitince çok sürmedi özür yazısı yayınladı. Oysa özür güçlüden değil haklı olandan dilenirdi. İşte karakter sorunu diye bahsetiğim şey tam olarak budur. Böyle devam ettikleri sürece de karakter yoksunu olarak konuşmaya, yazmaya ve kendi kendilerini tüketmeye devam edeceklerdir.

               Otorite treninin peşine takılmış bir vagon gibi sürüklenenler gelecekte bir nesil kurmaktan söz etmesinler. Çünkü nesli politize edip sistemin ellerine teslim etmektedirler. Sistemin açtığı duble yollarda İbrahimler değil ancak genetiği bozulmuş samiriler türer. Yanlıştan dönmek de bir erdemdir. Yaşadığımız sürece hala özümüze dönmek için bir şansımız vardır. Otoritelerin gücüne teslim olmak demek hem zihinsel hem duygusal olarak yok olmak, yoksunlaşmak demektir. Bu hastalığa bugün ziyadesiyle sahip islamcılar mevcuttur. Buhallerinden tevbe etmedikleri sürece İslam’ın taraftarlığı iddiasını da terketmeliler. Zira onlar İslam’ın değil ulus devletin temsilciliğini yapmaktadırlar. Bugün ki geldikleri nokta Doğu Perinçek ya da Ergenekoncular ile geldiği aynı noktadır. Büyük Türkiye idealinin bir parçasıdırlar. Oysa doğu da batı da Allah’ındır ve müminin bir sınırı olamaz. Bulunduğu yerde yeryüzünün bir parçasıdır ve orada zulmün son bulması için vahyin kendisine yüklediği sorumluluğa sahip çıkarak metodunu bizzat vahiyden aldığı şekliyle zalimlerle ve ürettikleri zulümlerle mücadele eder, onlarla işbirliği yapmaz ve onların gücüne teslim omaz. İzzeti ve şerefi yalnızca Allah’ın, resulünün ve mümin olanların yanında ararlar müminler ne kadar az olsa da, ne kadar güçsüz olsalar da, ne kadar fakir olsalar da ve ne kadar savunmasız olsalar da…

               “Elleriyle kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için “Bu Allah katındandır” diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!” (Bakara 79) Bu ayet bütün çağlara hitap edecek. Çünkü her çağın içinde kendi zihnindeki din algısını vahyin kendisi gibi sunup insanları kendi cemaatlerine, düşüncelerine, partilerine, tarikatlerine çağıran nice insanlar var. Kur’an oportünist ve pragmatist okumalardan beridir. Ellerimizle, zihnimizce uydurmuş olduğumuz bir kitaba iman etmek yerine zihnimizi hakikatle inşa eden bir Kur’an’a iman edelim. Ancak o zaman kölelik zincirlerimizi farkeder ve hem kendi köleliğimizin sonlandırılması hem de tüm insanlığın prangalarını çözmek için bir usul ve yöntem geliştirebiliriz. İşte o zaman zalim otoritelere karşı teslimiyetçi bir duruş sergilemek yerine onurlu bir duruş sergilemiş oluruz.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak
    19 Mayıs 2025
  • Yaşamak Yüklü Kelimeler
    15 Nisan 2025
  • Mehmet Kantar’ın Ardından Rahmetle
    27 Mart 2025
  • Ya Eyyühel Müzzemmil
    23 Nisan 2024
  • Sahip Çıkılası Kelimelere Tutunulmalı
    14 Mart 2024
  • Ben Filistinim
    18 Kasım 2023
  • Hayal İle Kurgu Arasında
    18 Haziran 2023
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

19 Mayıs 2025
Trump’ın Soytarıları Efendilerini Kutsadılar

Trump’ın Soytarıları Efendilerini Kutsadılar

19 Mayıs 2025
İp Gergin, Cambaz da

İp Gergin, Cambaz da

18 Mayıs 2025
Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

15 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist