27 Mayıs 2022 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • Her Güne Bir AyetRAMAZAN ÖZEL
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • Her Güne Bir AyetRAMAZAN ÖZEL
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

OKUMA ÜZERİNE

Yazar: Abdi KEÇELİ
27 Temmuz 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder
Kur’an evrensel bir kitapsa, Mekke toplumuna hitap ettiği kadar, günümüz toplumuna da hitap etmelidir. Kur’an’ı muhatap alan bir mü’min, onu kendi yaşadığı zamana bir türlü indiremiyor ve yaşadığı döneme anlatılır kılamıyorsa, vahyi kavramakta zorluk çekiyor demektir.
Kur’an’la sahih bir ilişki kurmadan, onu okuyup anlamadan inanıp inanmama konusuna girmek sağlıklı bir yaklaşım olmasa gerek. Çünkü Kur’an akleden bir insanın kendisini doğal olarak tanıyabileceğini tesbit ediyorsa, o halde aklı terk etmek vahyi terk etmekle eşdeğer tutulmalıdır.
Kur’an’ı anlamak herkesin harcı değil mantığı, yüzyıllardır bu topraklarda yedisinden yetmişine varıncaya kadar herkesin kimyasına kadar işlendi neredeyse. Aslında harcı olan bir şeyi, “değildir” diye üstünü örtmek Allah’a en büyük iftira olsa gerek. Herkesin bu kitabı anlama yetisi ve kabiliyeti var. Çünkü hepimiz akleden ve anlayan kalplere sahibiz. Tabii ki kendi elimizle küfre düşüp anlama yetimize ve anlayan kalplerimize bir mühür vurulmamışsa.
Kur’an’da bahsedilen hakikatler anlaşılması zor, müşkül ve derin hakikatler değildir. Herkesin kendi kapasitesince alacağı dersler mutlaka vardır. Çünkü Kur’an tefekkür edilerek, ona kendimizi teslim ederek okunduğunda anlaşılacaktır ki, okul görmemiş bir ihtiyarla, okul bitirmiş bir delikanlının üzerinde rahatça düşüneceği bir format üzere indirildiği görülecektir.
Bugün Kur’an’ın anlaşılmasında ki en büyük sıkıntı okuma sıkıntısıdır. Okuma derken yüzüne okumayı elbette kastetmiyorum. Bahsettiğim okuma vahiy-tabiat ve insan üçlüsü arasında geçen hadiseleri okumadır. Kamer suresinde kavim kıssaları anlatıldıktan sonra öğüt alan yok mu? diye defalarca sorulur. Aslında yaşanmış bu hadiseleri iyi okuyun, güncelleyerek kavrayın, anlayın ve yaşadığınız çağda bu veya buna benzer bir davranış var ise onlarla mücadele edin denmektedir.
Kur’an’da geçen kıssalara çok kısa göz atacak olursak, mesela Nuh kavminin ileri gelenleri, inanmamalarına gerekçe olarak Nuh’un yanındaki ayak takımı, aşağı sınıf insanları(!) gösteriyorlardı. “Bizim ayak takımımızdan başkasını yanında göremiyoruz.”(11/27). Bu ifade toplumun kastçı/sınıfçı bir toplum olduğunu haber vermektedir. Tarihe ya da uzaklara gitmeye gerek yok. Yaşadığımız şehre şöyle bir baktığımızda bu sınıfsal yapı varlığını canlı kanlı sürdürmektedir. Şehrin bir bölümü (kendilerini yüksekte gören elitlerin yaşadığı bölgeler) bakımlı yolları, parkları, renkli kaldırımları ve spor alanları ile; kalın duvarlar içerisinde güvenlikçisi bulunan siteleri ile; şehrin bir başka yüzü olan ve varoşlar ya da kenar mahalleler diye nitelendirilen yerlerin çarpık yapılaşması günümüzde sınıfsal bir yapıyı gözler önüne sermektedir. Hûd kavminin yüksek tepelere binalar yaparak merhametsiz davranan ve zorbalık yapan (26/128-130) militarist bir toplum olduğundan hiç şüphe yoktur.
Arzı imar etmek ve kayalara evler yapmakla nitelenen Semud kavminin durumu, kontrolleri kendi ellerinde olmayan ve Allah’ın kevnî/tabii bir ayeti olan devenin etrafında şekilleniyordu. Ama deveyi boğazlayarak aslında tabiatın dengesini bozmaya yelteniyorlardı. Tıpkı bugün sanayileşme adına yeryüzünü tarumar eden, eşyayı/tabiatı tahrif eden ve endüstriyel bir topluma tekâmül eden bir düşünce sahibiydiler.
Ticaretle uğraşan Medyen halkı, zengin olmaları sebebiyle güç dengesini kendinden yana kullanıyor ve terazinin kefesi de hep kendilerine çalışıyordu. Ayrıca her yolu tıkayan tüm çıkışları kendi istikametlerine çeviren ve Allah’ın haramlarını hiçe sayan bu toplum bugünkü tabirle tam bir kapitalistti.
Lut kavminin özelliklerine (hazcılık) değinmeyeceğim ama İbrahim’in kavmine mutlaka değinmem gerekecek zira sanki hala İbrahim’in kavminde yaşıyoruz. Kendi aralarında bir sevgi oluştursun diye taptıkları putlar bugün yine varlığını farklı isimler altında sürdürmektedir. Her tarikat mensuplarının ısrarla peşinden koştuğu ve kendilerini huzura kavuşturacaklarına inandıkları mürşit ya da şeyhler, İbrahim’in kırdığı putların kırıntılarından başka bir şey değildir. Bugün yeniden filizlenmiş, yeniden dal budak salmış bu putperest anlayış, bu sefer baltaya el koymuş, Allah adına mü’minlere vuran teokratik bir baltaya dönüşüvermiştir.
Kur’an’da anlatılan bu vasıflar, üç şey etrafında şekillenir. Bunlar ya kavimlerin temel vasıfları, ya elçilerin onları eleştirme sebepleri ya da kavimlerin elçileri reddetme sebepleri olmaları bakımından hem o kavimleri hem günümüz modern insanını kritik etmede önem arz etmektedir. Kur’an’da anlatılan bu kavimler özellikleri ile dünyadaki geçmiş ve gelecek tüm insanlığı resmetmektedir. Dolayısı ile bu kıssalar hayli zaman ve mekan üstüdür. Yani modern batı dili ile evrenseldir. Sınıfçı, hazcı, militarist, kapitalist, muhafazakar/teokratik kavramlar modern kavramlar olmakla beraber bunlar insan doğasında var olan belli evrensel ya da fıtri davranış biçimleridir. Bunların hepsine birden Kur’an, fücur adını vermektedir ve bu davranışlar insan var olduğu sürece var olacaktır.
Kıssaları çoğaltmak mümkündür, Yusuf, Yunus, Kehf, Fravun, İsrailoğulları…  Her biri yedinci asırda hatırlatılmasına rağmen günümüze de olanca canlılığı ile sadece isim değiştirerek varlıklarını sürdürmektedir. Olmayan tek şey bu vasıfları bulunduran insanlara nebevi bir haykırışla tepki koyacak insanların olmayışları.
Kur’an, dikkatli okunduğunda bir toplumun isteklerine cevap olduğu anlaşılacaktır. Cevap olsun diye inen bir ayeti sevap olsun diye okumak durağan, pasif, hayatın dışında bir toplum meydana getirmekten öte bir şey getirmeyecektir. Kur’an anlaşılmak, güncelliğini göstermek için tefekkürî okuyuş biçimini şart koşar.
Sahih bir tefekkür okuyuş biçimi sonunda kişi, kendi çıkarımlarından ziyade Kur’an’da bulunan gerçeğin akletmenin dışa vuran tezahürleri olarak görülür.
 Doğal olarak Kur’an’ın içerisine girmenin, ona açılmanın, ona bağlanmanın ön şartı tefekkürden başka bir şey değildir.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Tribünlere Oynamak

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Hint Hilafet Hareketi

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Okuma(ma)nın Zararları

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

İslamcılığın Kurucu Kavramlarından İctihad

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

Gözyaşlarımızın Coşkusundan Doğar Suretlerimiz

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Bayramın İçinde Bir Çocuk

Ahmet ALTINOK
Ahmet ALTINOK

Tepkiselliğin Müslümanlar Üzerindeki İzdüşümü

Erdem ZERAN
Erdem ZERAN

Kültürel İkilik

Yazarın Diğer Yazıları

  • Tanzimat ve Din
    21 Mart 2021
  • “Makbul Vatandaş”ın Peşinde
    18 Kasım 2019
  • Kızılderililer Nasıl Yok Edildi?
    27 Nisan 2019
  • Modern Türkiye’nin Doğuşu
    4 Nisan 2019
  • 1924 Siyasî Olayları ve Hilafetin Kaldırılması
    3 Mart 2019
  • Türkiye’de Saltanat Sonrası Siyasal Olaylar -1923-
    1 Ocak 2019
  • Mudanya Mütarekesi ve Saltanatın Kaldırılması
    16 Aralık 2018

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
    • Alıntı Makale
    • Alıntı Söyleşi
  • İslam Dünyası
    • Filistin
    • Suriye
    • İran
    • Irak
    • Arakan
    • Pakistan
    • Yemen
    • B.Arap Emirlikleri
    • Diğer
  • Dünya
    • Ortadoğu
    • Amerika
    • Avrupa
    • Asya
    • Afrika
    • Diğer
  • Türkiye
    • Aile ve Çocuk
    • Aktüel
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Kültür & Sanat
    • Siyaset
  • Tavsiyelerimiz Var
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist