24 Mayıs 2025 - Cumartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

MİNAREDEKİ ÇAN

Yazar: Dilek BUZ
25 Temmuz 2018
Kategori: Makaleler
0 0
0
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder
Yağmurlu bir Cuma akşamıydı. Yorulmuştum ama sonunda yol bitmiş, Erzurum’a varmıştım. Tavsiye üzerine sıradan bir halk oteline yerleştim. Ucuz ama temizdi. Biraz gürültülüydü sadece. Odalardan çocuk sesleri geliyordu. İlk kez çocuklu bir Anadolu oteli görüyordum. Bunların çoğu, hastane postane gibi kurumlarda ki resmi işleri için gelen ailelerdi. Şehirde akrabası olmayanlar çaresiz soluğu böyle otellerde kalıyorlarmış. Bunu lobideki beyefendi söylemişti. Daha çok şey anlatacaktı ama müsaade isteyip ayrıldım.

Elbiselerimi dolaba yerleştirdikten sonra, odanın anahtarını cebime atıp dışarı çıktım. Yağmur yavaşlamıştı ama yağmaya da devam ediyordu. Kaldırımda yürürken şehrin merkezî bir yerinde olduğumun farkına vardım. Zira etrafımda tarihi eserler vardı. Taş duvarların yükselttiği camiler, bedestenler, kümbetler, evler, kale surları, minareler… Çok ilgimi çektiler ama yağmurda ve karanlıkta gezmenin pek akıllıca olmadığına ikna olup gördüğüm güzel bir çayhaneye girdim. Kapısının üzerinde “bab-ı muhabbet” yazıyordu. Ve içeri girerken başınızı göbek hizanıza kadar eğmek zorunda kalıyordunuz; o denli kısa bir kapıydı. Bu tür kapıların hikayesini daha önce okumuştum. İlim tahsil edilen yerlere girerken, ilme ve alime olan saygının bir ifadesi olarak baş eğmeyi zorunlu hale getiriyordu bu kapılar. Biz de baş eğerek girdik içeri. Ama içerisi artık medrese olarak değil çay ocağı olarak kullanılıyordu. Duvarlarında Osmanlıca kısa sözlerin bulunduğu tablolar vardı. İkisini zorlukla okuyabildim. “Fedakârlık ya hu…” “Bu da geçer ya hu…” 

Genç bir çocuk çay getirdi. Bardağın yanında küçük limon dilimleri vardı. Şekerlikte de yöresel ifadesiyle “kıtlama şeker”. Çayı şekersiz içerim; yine de ilk çayımı kıtlamalı içtim. Bu esnada duvarları izlemeye devam ediyordum. Tarihi tüfekler vardı. Geçen yüzyıla ait olduğu söylenen kılıçlar, kalkanlar… Sakin bir ortamdı. Kendi halinde nargile tüttüren birkaç kişi vardı. Ben de çok uzun kalmadım, birkaç çaydan sonra otele dönüp yattım.

Sabah erken bir vakitte kalktım. Akşam karanlıkta gördüğüm eserlerin yanına gittim. Tek tek etraflarında dolaşıp hem fotoğraflarını çekiyordum hem de derinlemesine inceliyordum. Aslında ben sanat tarihçisi değilim, açıkçası mimari sanattan da hiç anlamam. Ama böyle yerlerde tarihin ruhunu hissederim adeta; o duvarların, oyukların, ahşap kapıların, merdivenlerin yapılışını, orada çalışan işçilerin hikâyelerini, ustaların korkularını, hatalarını, can verişlerini, o dönemde yaşayan halkın, göğe doğru yükselen surları ağzı açık şekilde izlemelerini hayal ederim. Bir film gibi canlanır hepsi gözümde. 

Sonunda gezmekten yorulmuştum. İlk başladığım yere geri döndüm. Burası bir kaleydi ve kalenin bir köşesinde yüksek bir minare vardı. Farklı bir mimari yapıda oluşu ve kale içinde olması ilgimi çekmişti. Müzeler müdürlüğünün belirlediği giriş ücretini ödeyip içeri girdim. Sadece surların kapattığı içi boş bir alanla karşılaştım. Tarihi küçük bir mescid ve tarihi 6 adet top namlusu vardı orta yerde. Vakit kaybetmeden minareye yaklaştım. Kapısının açık olduğunu görüp taş basamakları çıkmaya başladım. Nefes nefese kalmıştım. Sonunda en tepe kısmına vardım. İlk gördüğüm hala tıkır tıkır çalışan kocaman mekanik bir saat oldu. Üzerinde “1877” yazıyordu. Burası altı pencereli küçük bir odaydı. Minarenin girişindeki levhada yazan bilgilere göre; 1150 yıllarında Saltuklular döneminde yapılmış olan minare, 19. yy’da saat kulesi olarak kullanılmaya başlanmış. Şaşırmıştım, ilk kez bir minarenin saat kulesine dönüştürüldüğünü görüyordum. Ama beni asıl şok eden kafamı kaldırıp tavana bakmam olmuştu. Tavanda kocaman bir çan asılıydı. Bir kilise çanı… Anlamaya, tahmin yürütmeye, hikayesini görmeye çalıştım ama nafile; kendimce hiçbir bir açıklama bulamadım. Erzurum’un böyle bir tarihi ya da hikayesi yoktu aklımda. Çaresiz merdivenleri inip benden giriş ücretini alan görevliyi buldum. Ve ona, minarede ki saati, saatin tepesinde ki çanı sordum. 
Cevap verdi. Görevlinin cevabı tarihi bir durumu açıklamaya yönelikti aslında. Ama ben iddiayı kaybeden çocuk misali, oradan boynumu büküp ayrıldım. Zira anlattığı şey, yakın tarihimin özetiydi, şu anımızın özetiydi, geleceğimizin öngörüsüydü. Cevap şuydu:

“Efendim, dönemin Osmanlı valisi, halkın zamana daha çok aşina olması için, vaktin ne olduğunu kolayca bilebilmeleri için, her saatin karşılığı olarak o kadar çan çaldırarak halka hizmet sunmak maksadıyla bu çanı getirtmiş. Bildiğim kadarıyla Vali, 1877 yılında bu saati, İngiltere’nin Osmanlı ile olan dostluğunun bir simgesi olarak İngiltere’den hediye olarak almış, yanında da yenilikçi bir uygulama olarak çanı getirtmiş. İlk zamanlar halk ne olduğunu anlamamış, sonra da “Müslüman memleketinde çan mı çalınır; bizim valimiz bu topraklara bu kadar mı yabancı?” diyerek isyan etmişler ve çan o günden sonra susturulmuş.”

Bizim yöneticilerimiz gerçekten bizden mi? Ya da siz, gerçekten bizden misiniz? 

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • “Batı Dersleri”
    23 Aralık 2018
  • Çocuklar Masum Değildir
    26 Temmuz 2018
  • Mülteci
    25 Temmuz 2018
  • KÜF
    25 Temmuz 2018
  • DOKTOR VE HASTA
    25 Temmuz 2018
  • ÇAYIN HİKAYESİ
    25 Temmuz 2018
  • Bir Sonbahar Yazısı
    25 Temmuz 2018
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

G. Birikim: Gazze’ye Yardım Edecektik!

G. Birikim: Gazze’ye Yardım Edecektik!

24 Mayıs 2025
Elias Rodriguez: Bizler -Bunun Olmasına İzin Verenler- Filistinlilerin Affını Asla Hak Etmeyeceğiz!

Elias Rodriguez: Bizler -Bunun Olmasına İzin Verenler- Filistinlilerin Affını Asla Hak Etmeyeceğiz!

23 Mayıs 2025
Siz Kiminle Müttefiksiniz?

Siz Kiminle Müttefiksiniz?

23 Mayıs 2025
Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

19 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist