Hamas hareketinin yaptığı son seçimin sonuçları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Hareketin son haftalarda geçirdiği süreç, savunduğu demokratik katılım söylemiyle iç siyaset konusunda takip ettiği metodu uygulaması için tarihi bir fırsat oldu. Hamas hareketi Şura Meclisi ile Siyasi Birim üyelerini belirlemek için seçime gitti. Coğrafi olarak dağınık olmasına, içerde ve dışarıda karşılaştığı sıkıntılara rağmen bu seçimi başarıyla yaptı.
Hareket liderlerinin seçimi tam bir demokratik yolla yapıldı. Tabandan zirveye hareketin bütün birimleri seçime katıldı. Hamas gerçek manasıyla, içerik ve sonucuyla demokratik bir operasyon yaşadı.
Tabi böyle bir seçimde hareketin yeni liderlerinin ortaya çıkması, yeni ve taze kanların olması doğal karşılanmalıdır.
Hamas hareketinin şura ve demokratik seçimi esas alması ve bunu savunması, gerçek manada bunu uygulamak istemesi, seçimin bir yıl kadar uzun bir zamanı almasına yol açtı.
Fetih ve Filistin Yönetimiyle uzlaşı hareketin en önemli gündem maddesi. Son durum nedir bu konuda? Uzlaşıyı tamamlamak için sizin Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile ne zaman görüşmeniz düşünülüyor?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Filistin uzlaşısı hem Filistin hem de Hamas açısından ulusal bir zorunluluktur. Bu, hareketin değişmez tavrıdır. Çünkü bu olmadan Filistin ulusal projesi hayata geçirilemeyeceği gibi, işgale karşı çabaların birleştirilmesi de söz konusu olamayacaktır. Yine uzlaşı olmadan ne başkanlık seçimi ne de parlamento seçimi yapılabilir.
Hamas yeni liderliğiyle bölünmeyi ortadan kaldırma ve uzlaşıyı sağlama konusundaki çabaları sürdürme kararlılığındadır. İşgal rejimi uzlaşıyı kendi lehine kullanıyor, hayat bulmaması için engel üstüne engel çıkarıyor. Bunun yanında dış güçlerin olumsuz yaklaşımları ve Amerika’nın da vetosu var. Bütün bunlar Filistinliler olarak iç bölünmeyi sonlandırmamızı, ulusal uzlaşının önünde duran engelleri bir bir kaldırmamızı zorunlu kılıyor.
Hamas bir taraftan uzlaşıyı isterken, diğer taraftan ilkelerini, bu halkın hak ve hukukunun korunmasını da istiyor. İşgale karşı durmak için hem Fetih hem de diğer gruplarla buluşma noktaları arıyor. Hamas, seçim ve seçim sandığından korkmuyor. Çünkü Hamas Filistin’de demokratik seçim sisteminin kurulması gerektiğine inanıyor. Halkına güvenen Hamas, bu halkın tercihine saygı gösteriyor.
Uzlaşı hâsıl olur ve sonrasında Filistin Başkanlığı seçimi yapılırsa isminizin önünde “Başkan” kelimesini görmemiz mümkün mü?
Daha küçük yaşta İslamî çalışmalara katıldığım, ardından yirmi beş sene önce Allah’ın yardımıyla Filistin’in seçkin şahsiyetleriyle Hamas hareketini kurmaya başladığımız günden bugüne hiçbir zaman bir lakap almaya veya bir makamda oturmaya talip olmadım. Konumum ne olursa olsun kendimi bu halkın adil davasına adadım.
Kimseyle yarışmıyorum. Hamas kendini alternatif olarak sunmuyor. Tersine işgale karşı doğal hakkını kullanmak, ister FKÖ ister Filistin Yönetimi olsun Filistin karar mekanizmasında başkalarıyla ortaklık kurmak istiyor. Başkasıyla ortak olmak istiyoruz, onlara alternatif olma gibi bir derdimiz yok.
Hamas, Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry’nin barışı yaşatmak için bölgeye yaptığı ziyareti nasıl değerlendiriyor? Gazze bu çabalarda nerede duruyor?
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Arap-İsrail çatışmasına yönelik yeni bir proje ve bakış açısı taşımıyor. Hamas olarak Beyaz Saray veya başka bir ülkeye umut bağlamıyoruz. Tabi biz de Kerry’nin açıklamalarını ve barış görüşmelerini başlatma çağrılarını takip ediyoruz. Onun sorunun özünü oluşturan, barışı öldüren ve şimdiye kadar Filistin halkının hakkını kabul etmeye yanaşmayan işgalci İsrail’e baskı kurmak yerine Mahmut Abbas ve bazı Arap çevrelerine baskı yapma yoluna gittiğini müşahede ettik.
Kerry yerleşkeler hükümeti olan aşırı sağcı bir İsrail hükümetinin iktidarda olduğunu bildiğinden onunla çatışmaya girmeden ekonomik barış ve Batı Yaka’da ekonomik projeleri gündeme getirdi. Amerika’nın bu seçimi yanlış bir seçimdir. Daha önce bu tür çabalar başarısız kaldığı gibi bu da başarısız kalacaktır. Çünkü öze inmeden yapılan bir girişimdir. Kanaatimizce Filistin davasının geleceği ve Filistin halkının başta özgürlük, işgalden kurtuluş ve bağımsızlık olmak üzere doğal hakkına kavuşması burada, ancak bu topraklarda gerçekleşir. Bunun için de her türlü seçeneğe açık ve başta direniş olmak üzere birçok baskı kartına sahibiz. Bununla birlikte bölgesel ve uluslararası gelişmelere de açığız. Ama hiçbir şekilde kimseden bir şey dilenmiyoruz. Şunu açıkça ifade etmek istiyorum. Halkların özgürlük ve bağımsızlık sürecini ve trenini gücü ve büyüklüğü ne olursa olsun hiç kimse durduramaz.
Gazze, Amerikan girişimlerinden uzaktadır. Çünkü bu çabalar soruna köklü ve adil bir çözümü ve Filistin halkının çektiği sıkıntıları sonlandırmayı hedeflemiyor. Bunlar krizleri yönetme, zaman kazanma ve barış girişiminin gerçek bir barıştan yoksun kalması çabalarıdır.
Gazze’den bahsetmişken, Selefilerin bölgedeki etkisi nasıl? Gerçek bir varlıkları var mı?
Selefilik birçok ülkede var olan bir realitedir. Sadece Gazze’ye mahsus bir şey değildir. Bu, İslam’daki çok sesliliğin ve farklılığın doğal bir sonucudur. İlk dönemdeki Selefilik anlayışı Sahabe ve Tabiin dönemine dönme düşüncesidir. Bu manada Selefilik mutedil İslam’ın ayrılmaz bir parçasıdır.
Ancak bazen düşünce ve eylemlerinde aşırı bir grup çıkar ki bunlar sadece İslam’da değil başka din ve mezheplerde de vardır. Bu tür gruplar ve cemaatler Arap ülkelerindeki zalim ve despotların uygulamalarına bir tepki olarak doğdu. Yine bunlardan bazıları büyük devletlerin ve işgalci Siyonist rejimin yaptıklarıyla, bazı batılı ülkelerin Irak ve Afganistan’da yaptıkları zulümlere tepki olarak ortaya çıktı.
Gazze ise hem burada yaşayanlar hem de burayı ziyaret edenler için güvenli bir yerdir. Kimsenin birilerinden bir korkusu yok. Gazze’nin bazı grupların sığınağı haline geldiğine dair çıkan haberler gerçeği yansıtmıyor. Durum kesinlikle böyle değil.
İslamî Cihad Hareketiyle güçlü bir diyalogunuz var. Savaş meydanında ve siyasette ne tür işbirliği ve koordineniz var?
İslamî Cihad Hareketindeki kardeşlerimizle ilişkimiz şüphesiz çok güçlü ve sağlam. Gazze’ye karşı yapılan son iki savaşta bu güçlü ilişki kendini daha fazla gösterdi. Bu savaşlarda siyasi ve askeri işbirliği ve koordinasyon zirveye çıktı. Aramızdaki güçlü bağ ve işbirliği halen en güzel şekilde yürüyor. Her iki taraf da doğal ilişkinin bu olduğuna inanıyor.
Fakat buna rağmen bazı olumsuz zamanlarda iki hareketin yarıştığı ve çekiştiği de oldu. Ama çok geçmeden iki taraf da durumu fark etti ve birleştiren unsurların farklılıklardan daha fazla olduğunu gördü. Yine anlayışlarımız, metodumuz ve yaklaşımlarımız da oldukça birbirine yakın. Onun için siyasi, askeri, cephe ve benzeri alanlarda daha fazla ilişki geliştirme taraftarıyız. Önümüzde kenetlenmeyi, birlikte olmayı ve dayanışmayı gerektiren büyük tehditler var. Siyonist işgal yönetimine karşı savaşımız da birdir.
Arap devrimlerinden en fazla istifade eden tarafın Hamas olduğu söyleniyor. Mısır, Türkiye ve Katar gibi yeni müttefiklerinizle ilişkinizden biraz bahseder misiniz?
Öncelikle, Hamas hareketinin halkların özgürlüğünü ve bu halkların kararlarda söz sahibi olma isteğini desteklediğini belirtmek gerekir. Bununla birlikte hareket, kimsenin içişlerine de karışmaz. Onun için Arap devrimleriyle ilgili tutumu taşıdığı düşünceyle örtüşüyor. Hamas meydana gelen devrimler arasında bir fark görmüyor.
Yeni ülkelerle ilişkimize gelince bu ilişkiler yeni değil. Hamas’ın kurulduğu ilk günden beri sürdürdüğü ilişkilerin devamıdır bunlar. Herkes ile diyalog kapısını açık tutar kimseye kapısını kapatmaz. Ülkelere yakınlığımız o ülkelerin Filistin davasına verdiği destek oranındadır.
Hamas hareketi hiçbir devlete düşmanlık beslemediği gibi kendini başka bir ülkenin kucağına da atmış değildir. Arap ülkelerinin birçoğuyla iyi ilişkiler içindedir. Çünkü hareket, bu tür ilişkilerin işgale karşı duran Filistin halkına ve davasına bir destek olduğunu düşünüyor. Mısır, Katar ve Türkiye ile olan ilişkilerimiz ise son derece iyi durumda. Filistin halkına ve davası yaranına olan bu güzel ilişkileri takdir de ediyoruz. Bununla birlikte davamıza faydalı olduğu müddetçe herkesle ilişkilerimizi genişletme taraftarıyız da.
Mısır ile ilişkilerinize gelirsek, bu ülkenin basın yayın organlarında harekete yönelik suçlamaların ardından Mısır’la ilişkilerinizin sağlam olmadığını savunanlar oldu. Bu konuda ne dersiniz?
Tam tersine. Hamas’ın Mısırla olan ilişkisi daha önce görülmemiş bir boyuttadır. Ülkedeki birçok önemli şahsiyet ve kurumla da ilişkilerimiz var. Bizim için Mısır sıcak bir yuva ve kucaktır. Mısır’ın tarihi misyonunu yerine getirmesi için bu geçici aşamayı selametle geçirmesi temennimizdir.
Suçlamalarla ilgili Hamas Mısır’ın siyasi, askeri ve güvenlik birimleriyle bir araya geldi ve bakış açısını anlattı. Onlar da suçlamaların yerinde olmadığını düşünüyorlar. Mısır’ın askeri yetkilileriyle içişleri yetkililerinin son açıklamaları Hamas’ın suçlamalardan beri olduğunu gösterdi.
Suriye’deki duruma gelirsek, batılı bazı kaynaklar Hamas hareketinin Özgür Suriye Ordusu mensuplarını eğittiklerine dair raporlar yayınladılar. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz halkların özgürlük, onurlu yaşama, reform ve demokratik taleplerini haklı görüyoruz. Dolayısıyla bu taleplerde bulunan Suriye halkının yanındayız. Biz bu hak ve değerlere inanıyoruz. Bu bütün halkların, bütün insanların hakkıdır.
Bununla birlikte hangi devlet olursa olsun onun içişlerine karışmayız. Suriye krizine de müdahil değiliz ve orada taraf da değiliz. Burada akan kan, hayatını kaybeden insanlar ve yok olan ülke bizi çok fazla üzüyorsa da bakış açımız budur.
Buradan hareketle, Hamas’ın Özgür Suriye Ordusu mensuplarının eğitimine iştirak ettiğine dair çıkan batı kaynaklı raporlar ve haberler asılsız, yalan ve uydurmadır.
Daha önce Hizbullah ve İran ile güçlü ilişkilerinizin olduğunu biliyorum. Bu ilişki halen devam ediyor mu?
Evet, geçmiş yıllardan bilindiği gibi Hizbullah, İran ve başka ülkelerle güçlü ilişkilerimiz vardı. Bütün bunlar işgale karşı durmak içindi. Biz adil bir davanın sahipleriyiz. Her zaman davamızı desteklemek için mümkün olan bütün güçleri bir araya getirme çabamız olmuştur. Suriye’de devam eden kriz nedeniyle İran ve Hizbullah ile ilişkilerimiz zedelendi. Buradaki krizle ilgili tavrımız farklıdır. Fakat buna rağmen etkilense de halen ilişkilerimiz devam ediyor.
Suriye konusunda İran ile olan ihtilafınız açık. Peki, askeri ve ekonomik alanda size verdiği desteğin karşılığını nasıl vereceksiniz?
İşgale karşı kendisine yardım edenleri Hamas takdir ediyor. Bu konuda İran’ın verdiği destekten ötürü de minnettardır. Hamas yardım konusunda bir tek devletle sınırlı kalmıyor. Birçok tarafla bu konuda ilişki ve diyalog içinde. Hamas, görüş ve tutumda farklı düşünse de kendisine yardım eden ülkelerin geçmişteki ilişkilerini koruma yoluna gittiği gibi, gelecekte korumak için de çaba gösteriyor.
Gazze’de birçok kişinin sorduğu bir soru var. Sizi bir daha Gazze’de ne zaman göreceğiz?
Gazze’nin kalbimde büyük bir yeri var. Düşünce ve zihnimde de apayrı bir konumu var. Bunun birçok nedeni var. Güzel vatanımın bir parçası olmaktan öte bir yeri var. Birkaç ay önce orayı ziyaret etmem, oradaki halkla görüşmem, kaynaşmam, faaliyetlerine katılmam benim için onun değerini daha da büyüttü. Ona olan sevgim ve ikinci kez ziyaret etme arzum daha da arttı. İkinci bir ziyaretim yakında olabilir. Fırsat doğduğunda bunu yapacağım.
Sadece Gazze’yi değil, özgürlüğe kavuşacak Batı Yaka’yı ziyaret etmem de çok uzak değil. Direnişin darbeleri altında Gazze’yi terk eden işgal ordusu Batı Yaka’dan da kaçmak zorunda kalacak. Halkımız direniş ve mücadeleyle işgalciyi Batı Yaka’dan da çıkarmayı başaracak. O zaman ziyaretin de tadı farklı olacak. Çünkü işgalciden izin almadan orayı ziyaret edeceğiz.