İnna lillah ve innâ ileyhi râciûn. Allah’a aitiz ve yine O’na döneceğiz.
Ölüm hayatın en ‘acı’ gerçeği. Bu gerçek bütün insanları uykularından uyandırıyor. Biz müminler ölüme herkesten daha çok teslim olmuş kimseler olmakla birlikte, yine de her ölüm hepimizde yeni bir farkındalık oluşturuyor. Ölüm dürtüyor bizi. İnsanla Rabbi arasındaki bilinmezliğin derinlikleri en ince noktasına varıyor. İnsan henüz burada, dünyada iken musalla taşındaki kısa misafirliği ile öbür tarafa, ahirete açıyor gözlerini. Yum özünü aç gözünü. Biz mezardayken, hayat da bizimle beraber adeta donduruluyor ve dünyanın bütün mutantan deveranından selamette iken, birden bütün insanlıkla beraber gözümüzü ba’sü ba’del mevt’e açıyoruz. Yeniden diriliyoruz ve “meğer Allah’ın vaad ettiği gün gerçekmiş” hakikatine uyanıyoruz. Müthiş heyecanlandırıcı bir sahne. İşte tam o sahne insanın, “ah keşke dünyada iken, Allah’ın dışında önemsediklerimi önemsemeseymişim, keşke salih amellerimi çoğaltsaymışım” diyeceği geliyor gözümüzün önüne…
Bunun tek istisnası elbette müminlerdir; hayat denilen ilahi emaneti, sahibinin rızası hilafına çarçur etmemiş müminler…
İşte bu ebedi hakikat alemine içimizden bir kardeşimiz daha uyandı: Mehmet Alagaş. 1953 yılında başlayan hayat yolculuğu bugün, 12 Mart 2021 Cuma günü noktalandı. Mehmet Alagaş Türkiye’de Müslüman bir gençliğin oluşumunda emeği olan bir ilim ve fikir işçisiydi. İnsan dergisi ve İnsan yayınlarının kendine has farklı bir dokusu oldu. Cep kitapları türündeki çalışmaları, Anadolu gençliğine daha sıcak geldi. Şeytan ve Dostları, Aynalar ve İnsanlar, Müteşabih Müslümanlar gibi eserlerinde tevhidi vurguladı, tevhidden sapmalara dikkat çekti. Diyordu ki müteşabih Müslümanı anlatırken: “Binlerce yıllık insanlık tarihinde şeytan aynı şeytan, kafirler aynı kafir, müşrikler aynı müşrik olmasına rağmen Müslümanlar aynı Müslüman değildir günümüzde!” “Günümüzde milyarlarca insan ‘Ben Müslümanım’ dediği zaman, bu güzel söz ne yazık ki ortak bir kimliği, ortak bir kişiliği, ortak bir yolu ve yoldaşlığı, dünyaya ve içindekilere karşı ortak bir yaklaşımı kastetmiyor. Çünkü Kur’an-ı Kerim’deki karşılığı çok açık ve anlaşılır olan bu güzel sözün, günümüz yaşantısındaki karşılığı çok muğlak ve değişkendir.” Bu tespiti yaptığı 2013 yılından bu yana ‘müteşabih Müslüman’ın ‘değişkenliği’, ‘ben müslümanım’ sözünün muğlak ve müphemliği katlanarak sürmektedir.
Bir insanın, inandığı Din üzere yani Müslüman olarak can vermesi hayatın en büyük saadetidir. Umuyoruz ki Mehmet Alagaş Allah’ın ebedi ikramlarına mazhar olur, korku ve üzüntü çekmeyeceklerden olur. Kendisine Rabbimizden rahmet ve mağfiret, ailesi ve yakınlarına güzel sabırlar diliyoruz.
VENHAR