Kur’an’ın Yahudilik ve Yahudileşme ile ilgili ayetlerini değerlendiren yazar Asım Şensaltık, yahudilere ait özelliklerin hepimiz tarafından bilinmesi ve yapılmaması için Kur’an tarafından anlatıldığını, ancak müslümanım diyenlerin benzer davranışlar sergilemesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.
Filistinliler söz konusunda olduğunda genelde hakim olan anlayış ne yazık ki duygusallık ve hamaset içerikli değerlendirmeler şeklinde oluyor. Filistin’de ölenlerin cennete gidecekleri şeklindeki değerlendirmeler de bunun bir yansıması olsa gerektir. Halbuki Filistin konusunda konuşan yazar/çizerlerin bu ülkedeki İslami anlayış konusunda da fikir sahibi olup doyurucu bilgi vermeleri gerekirdi. Yani Filistin’deki örgütlerde ve diğer birçok İslami görünen örgütlerde(Hizbullah gibi) Kur’an’a dayalı bir anlayış mı vardır, yoksa rivayet kültürüne dayalı bir din anlayışı mı?
Bu tür örgütler ve Filistin halkının çoğu ne yazı ki rivayetlere dayalı bir din anlayışına sahiptir. En son İ. Heniyye’nin vefat eden liderlerinden dolayı Nakşibendilere taziye ziyaretinde bulunması böyle bir anlayıştan kaynaklanmıştır diye düşünüyorum. Bahsettiğim rivayete dayalı din anlayışı oldukça tehlikelidir. Zira Allah’ın Kitab’ının reddettiği anlayışların(hükümlerin) benimsenmesine yol açar!
İsteyen herkes ama bilhassa Gazze cihadında bile tuzunu ıslatmayanlar istedikleri an, siz deyin ki ‘sırası geldiğinde’ ‘duygusallık’ ve ‘hamaset’ söylemlerini silah gibi kullanmaktadır. Filistin’deki örgütlerde Kur’an’a dayalı bir anlayıştan ziyade rivayet kültürüne dayalı bir din anlayışı olduğu doğrudur. Filistin halkının çoğunun, rivayetlere dayalı bir din anlayışına sahip olduğu da doğrudur. Baksanıza, İsmail Heniyye Nakşibendi cemaatine taziye ziyareti yapmaktadır! Bu da sözünü ettiğimiz fikri ispatlamaktadır! İsmail Heniyye’nin ve Filistin halkının din anlayışı ‘oldukça tehlikeli’dir!
Şimdi bu durumda, tam bu noktada durup bir karar vermemiz gerekmektedir! Ne yapmalı, nasıl yapmalıyız? Galiba ilk yapmamız gereken, öncelikle şu duygularımızı söküp atmak olmalı ki, onların aklımızı-fikrimizi, düşüncemizi etkilemesine fırsat tanımamalıyız!
İkinci olarak oldukça tehlikeli din anlayışına sahip olan Gazze halkına yardımdan derhal elimizi-eteğimizi çekmeliyiz. Gazze’nin bebeklerine, tarihin kaydettiği en nadide mücadelelerden birini veren Gazze’nin şerefli kadınlarına bakıp bakıp da haklarında hamasi söylemler üretmemizi doğuran duygusallıklara kapılmanın anlamı yoktur! Gazze’ye yardım ederek, içinde bulunduğumuz derin zilleti bize fark ettiren Gazze cihadına dualar ederek, onların çok tehlikeli din anlayışlarına ortak olmaktan zinhar kaçınmalıyız! Yani (duygularımıza gem vurarak) daha açık şekilde söylememiz gereken bir şey bulunmaktadır: Yahudiler/Siyonistler Filistinlileri/Gazzelileri kıtır kıtır kesiyorlarsa da, ne yapalım! Onlar zaten Kur’an’a dayalı bir din anlayışına sahip değiller!
Geçmişte de Afganistan’da, Irak’ta, Bosna’da ‘rivayet kültürüne dayalı din anlayışı’na mensup milyonlar öldürülmüştü de, onlara da sahiplenmek gibi hatalar işlemiştik zaten! Tekrar aynı yanlışa düşmeyelim.
Şimdi iş, ‘Kur’an’a dayalı din anlayışı’ siperinin ardına sığınıp, rivayet kültürüne dayalı din anlayışının ‘oldukça tehlike’lerini hatırlatma zamanıdır!
sadece filistin değil tüm coğrafyalarımızda bu duygusal bakış ön planda… elan zulmün cari oluşu bunu belki normalleştiriyor. /Bu ülke/ ifadesi de aslında çok yönlü olarak okunmalıdır. geleneksel algı çoğunlukla hakikatin önüne geçip onu örtebiliyor. ama fikirler önemli… bunlar tartışılmalı… kabulü, içselleştirilmesi ağır gelse de olanla olması gereken birbirine karıştırılmadan, etraflıca tartışılabilmeli… barikai hakikat müsademei efkardan doğar denmiş….
Filistin’de zulüm gören insanlara destek verilmesin diye bir şey dile getirilmedi. Kur’an’a dayalı din anlayışını savunanların gerçekte Kur’an’a dayalı olmayan hareketleri öyleymiş gibi tanıtmalarına itiraz edildi. Bu hareketler Kur’an’a göre şirk olan şefaatçiliği savunuyor mu savunmuyor mu? İyice araştırıp cevap verin. Yoksa rivayetçi din anlayışına sahip olan mazlumlara sahip çıkılması istenmiyor diye bir pespayelikle bu tür anlayışları görmezlikten mi gelmek gerekiyor!?
Yapılan eleştirilere tahammül edemiyorsanız yorum hakkı da tanımayın. Kendiniz çalıp kendiniz söyleyin. Benim yaptığım yorumla hiçbir alakası olmayan iftira nitelikli şeyleri sıralayıp durmuşsunuz. Rivayetçi anlayıştan olanlara yardım edilmesini kerih görüyormuşum, zaten Filistin için de yardım etmeyenlerdenmişim gibi bir sürü zırvayı sıralamadan önce insan biraz Allah’tan korkar!
Kimin ‘eleştiri’ yaptığı ve kimin eleştiriye tahammül edip, kimin etmediği ortada değil mi? ‘Eleştiri’ değil aslında, tenkit diyelim biz buna. Her türlü makul tenkide tahammülümüz vardır ki, insanların yorum yazmalarına imkan tanımaktayız. Bizler Allah’tan da korkan kullarız. O yüzden size iftira atmadık ve iftira nitelikli bir sürü zırvayı sıralamadık, düzgün cümleler kurduk ve düzgün konuştuk. Cümlelerinizden bunlar mı anlaşılır diye, onları bir daha gözden geçirebilirsiniz vesselam.
yazı dili… aslında çok da farklı hassasiyetler değil dillendirilen… biri genel tutum diğeri reel tavırlar odaklı olunca böyle anlaş(ıl)mazlıklar doğabiliyor… teati önemli… barikai hakikat….