وَلَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلاً مِنَ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ۟
﴿٣٤﴾
Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler, sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt indirdik. (24/34)
Sizin için indirmiş olduğumuz bu ayetleri mübeyyen bir şekilde sizlere bildirdik. Bu ayetin ifade ettiği iyice açıklanmış, açığa kavuşmuş, belli olmuş anlamına gelen mübeyyenlikle kast edilen, sure içinde bahsi geçen kadın-erkek münâsebetleri, evlilik, aile hayatı, fert ve toplumun iffet ve namus esasına göre yetiştirilmesi hususu gibi toplumsal yasaları ilâhî hükümleri kast etse de genel olarak Ku’an’ın tüm ayetleri toplumun her türlü ictimaî, iktisadi ve siyasi meseleleri de açıkladığını söylememiz gerekir.
“Sizden evvel gelip geçmiş kimselerin örneklerinden bir örnek”, ifadesini konu bağlamında düşünecek olursak, yani o kıssaların Yusuf ve Meryem kıssaları olduğu ve buna benzer bir mesele olan Hz. Âişe meselesidir. Kur’an’ı Kerim’in öğüt olmasının sırrı, geçmiş toplumların tecrübesini bugüne taşımasıdır. Bugün yaşadığımız hemen hemen her türlü olumsuzluğu geçmiş toplumlarda yaşamış, hatta Allah’ın şeref ile andığı kişilerde yaşamıştır. Ayetin bağlamı üzerinden örneklendirecek olursak bunların Hz. Yusuf ve Hz. Meryem olduğunu söylemiştik. Her ikisi de iffetin sembolü, her ikisi de Allah’a olan sarsılmaz imanın sahibiydiler.
İffet konusunda bu iki kıssayı misal vererek, hem Mekke toplumuna, hem de bizlere böyle bir mesele ile karşılaştığımızda nasıl bir konum alacağımızı bildirmektedir.
Bizler gayet açık ve ne dediği belli olan ayetleri doğru bir şekilde hayatımıza yansıtmalıyız. Bu ayetler insan, vahiy ve tabiat arasında birbirlerini destekleyici unsurlardır ki bu üçlünün motor gücü vahiydir, yani ayetlerdir. Kendisini ayetlere teslim eden insan, hem Allah, hem insan, hem de tabiat ile münasebetlerinde haddini bilir ve zararsız olur.
Toplumsal düzenin İslam üzerine devamı için, bilmediğimiz şeyin ardına düşmemek, boş yere yemin etmemek, iftira etmemek, yalan sözlerden kaçınmak durumunda olmalıyız. Bunlar takvanın/ korunmanın şiarlarındandır.